Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1155
KARAR NO : 2023/1143
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2021
NUMARASI : 2019/121 E. – 2021/51 K.
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/02/2021 tarih ve 2019/121 Esas – 2021/51 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili adına tescilli “…”, “…” asıl unsurlu markaların bulunduğunu, davalı gerçek kişinin ise 2017/108087 sayılı “…+şekil” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili markaları ile dava konusu başvuru arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğunu, özellikle “…” markaları ile “…” markasının aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, kendileri adına tescilli … ve … türevi markaların seri marka niteliğinde bulunduğunu, “…” markasının da bu seriye dahil bir marka olarak algılanabilme riskinin son derece yüksek olduğunu, davaya konu “…” markası ile kendileri adına tescilli markalar kapsamındaki malların da aynı bulunduğunu, dolayısıyla markalar arasında karıştırma tehlikesinin olduğunu, dava konusu başvurunun tescili durumunda müvekkili markalarının ayrım gücünün yok olacağını, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-11383 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … … vekili, müvekkilinin “…” markasını önce tescilsiz, 2015 yılından bu yana da 2015/92806 sayılı marka kapsamında tescilli olarak kullandığını, müvekkili başvurusu ile davacı markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacı tarafın iştigal konusu olmamasına, farklı dağıtım kanallarına sahip ve farklı sektörlerde olmasına rağmen stoklama mantığı ile tüm marka sınıfları yönünden tescil gayretinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “…+şekil” ibareli marka başvurusu ile davacının 2013/46172 sayılı “…” ibareli tescilli markası arasında dava konusu markanın kapsamında yer alan 35. sınıftaki tüm hizmetler bakımından ortalama tüketici kesimi nazarında görsel ve sesçil benzerlik oluştuğu, 21. ve 31. sınıftaki mallar yönünden ise emtia benzerliğinin oluşmadığı, davacının “…” ibareli markaları açısından ise markalar arasında görsel ve işitsel benzerlik bulunmadığı, buna göre 35. sınıf hizmetler yönünden SMK’nın 6/1 maddesindeki koşulların oluştuğu, 21. ve 31. sınıftaki mallar yönünden ise anılan madde koşullarının oluşmadığı gibi SMK’nın 6/5 maddesindeki tanınmışlık şartlarının da bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK’in 2018-M-11383 sayılı kararının dava konusu edilen 2017/108087 sayılı markanın kapsamında yer alan 35. sınıftaki tüm hizmetler yönünden iptaline, dava konusu markanın bu hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, davalının “…+sekil” ibareli başvuru markası ile davacının “… (2013/46172)” ibareli tescilli markası arasında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunmadığını, davalı markasında yer alan esas unsurların göz ardı edildiğini ve parçalara ayrılarak inceleme yapıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin “…+şekil” ibareli marka başvurusu ile davacının “… (2013/46172)” ibareli tescilli markası arasında dava konusu markanın kapsamında yer alan 35. sınıftaki tüm hizmetler bakımından ortalama tüketici kesimi nazarında görsel ve sesçil benzerlik oluştuğu yönündeki mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, zira hem işitsel olarak hem de görsel olarak taraf markaları arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını, davacı markası ile müvekkili markasının tescil edilen hiçbir sınıf yönünden, aynı tüketici kitlesine hitap etmediğini, aynı reyonlarda satılmadığını, aynı tedarik ya da satış kanallarını kullanmadığını, benzer ihtiyaçları gidermediğini, sonuç olarak markalar arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin olmadığını, müvekkilin işbu davaya konu marka başvurusundan önce de 2015/92806 sayılı “…” ibareli markasının tescilli olduğunu ve davaya konu markanın da önceki tarihli markanın seri markası olarak algılanacağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet 2013/46172 sayılı “…” ibareli marka arasında, başvuru kapsamında yer alan 35. Sınıf hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel ve işitsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira davacının anılan markasının dava konusu başvuruda da aynen yer aldığı ve başvuruda farklı olarak yer verilen “K” harfinin, yeterli ayırt ediciliği sağlamaya elverişli olmadığı, özellikle işitsel benzerliği ortadan kaldırmadığı, seri marka koşullarının da somut olayda gerçekleşmediği anlaşılmakla, davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … ile davalı … tarafından istinaf başvuruları sırasında yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davalı …’dan ve davalı … ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 28/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/09/2023
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…