Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1149 E. 2023/1134 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1149
KARAR NO : 2023/1134
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2021
NUMARASI : 2020/109 E. – 2021/162 K.

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali – Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/05/2021 tarih ve 2020/109 E. – 2021/162 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış “…” markası ve www…com internet adresinin ve “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, davalı şirketin 2018/105010 başvuru numaralı ve “… …” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa Google arama motoruna “…” ibaresi yazılarak yapılan aramada ilk sıralarda www…com adresinin yer aldığını, dava konusu başvurunun müvekkilinin markasına ayırt edilemeyecek kadar benzediğini, “…” ibaresinin müvekkili tarafından “…” olarak kullanıldığını, bu indirim döneminin başka firmalarca da kullanıldığını, ancak hiçbirinin müvekkilinin markasıyla aynı/benzer olmadığını, başvurunun iltibasa sebebiyet vereceğini, “…” ibaresinin müvekkili ile özdeşleştiğini ve bu indirim dönemi için bu ibarenin kullanımının da zorunlu olmadığını, başvurunun müvekkilinin markasının ayırt ediciliğini zedeleyeceğini, SMK’nın 6/5. maddesi uyarınca tescil engeli bulunduğunu, başvurunun tesadüfen seçilmediğini ve kötüniyetle yapıldığını, aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, YİDK’nın 2020-M-400 sayılı kararının iptaline ve tescil eşlemleri tamamlanmışsa dava konusu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, müvekkilin “…” adıyla bilinen ve tanınan mağazalar zinciri ve bayilikleri bulunduğunu, taraf markaların ve kapsamlarındaki sınıfların benzer olmadığını, “…” ibareli çok sayıda markanın tescilli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu mal ve hizmetlerin, davacı markası kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/aynı tür olduğu, davalının “… …+şekil” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…+şekil” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, her iki markada ortak olarak “…” ibaresi yer alsa da bu ibarenin yaygın olarak kullanıldığı gibi markaların bütünsel açıdan karşılaştırıldığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar/hizmetler için ayırdığı satın alma veya faydalanma süresi içinde, davalının “… …+şekil” ibareli marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “…+şekil” ibareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, markalar arasında yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacının tescilli markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar/hizmetler algısının da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibasın bulunmadığı, aynı nedenle SMK’nın 6/4-5 maddesindeki tanınmışlık koşulunun da oluşmadığı, kötüniyetli başvuru yapıldığı veya TTK kapsamında haksız rekabet oluşturulduğu iddiasının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, taraf markalarını karıştırılmaya sebebiyet verecek derecede benzer olduğunu, markaların asli unsuru “…” ibaresi olup, “…” ve “…” ibarelerinin ayırt ediciliğinin bulunmadığını, dosyaya sunulan hukuki mütalaada bir markanın zayıf marka olup olmadığının tespitindeki kriterin o markanın hangi ürün/ürünler için tescilli olduğunun altının çizildiğini, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin bulunduğunu, müvekkili markasının tanınmış marka vasfı taşıdığını, davalı şirketin kötüniyetli olup müvekkili markasının itibarinden yararlanmaya çalıştığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YDİK marka kararı iptali ile hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu başvuru ile davacının itiraza mesnet markası arasında emtia benzerliği şartı gerçekleştiği, bununla birlikte marka işaretlerinin biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede SMK’nın 6/1. maddesi anlamında bir benzerlik bulunmadığı, zira bir bütün olarak tarafların markalarının “… …” ve “…” şeklinde olduğu ve ortalama tüketici nezdinde, İngilizce’de “…” olarak bilinen indirim gününün karşılığı olarak algılanacağı, itiraza mesnet “…” markasının da davalıya ait markaya benzemediği, öte yandan taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığından tanımışlığın somut uyuşmazlığa bir etkisinin bulunmadığı, başvurunun kötüniyetle yapıldığının da kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 28/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki … içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 21/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip