Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/114 E. 2022/1549 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/114 – 2022/1549
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/114
KARAR NO : 2022/1549
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2020
NUMARASI : 2019/231 E. – 2020/226 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/09/2020 tarih ve 2019/231 E. – 2020/226 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin…’ndaki oteli nedeniyle şirket unvanında Nişantaşı’ndan esinlenerek … ibaresini unvanı olarak aldığını, müvekkilinin uluslararası otel zincirleri olduğunu, … ile yaptığı Franchising Sözleşmesi ile “… …” adıyla işletmeye başladığını, “… …” ibaresi için tescil başvurusunu yaptığını, söz konusu başvurunun ilanına davalı tarafça yapılan itiraz sonucunda başvurunun ret edildiğini, oysa tarafların markaları arasında gerek yazım biçimi, gerek renk ve kullanılan şekiller dikkate alındığında “… …” ibaresiyle “…” arasında herhangi bir benzerliğin bulunmadığını, karıştırılma ihtimalinin olmadığını, her iki şirketin faaliyet alanlarının tamamen farklı bulunduğunu ileri sürerek 2019-M-2463 sayılı kararının kaldırılarak “… …” isminin marka olarak tescil edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin … sayı ile 43. sınıfta tescilli “…” markasının 2014 yılından beri tescilli olduğunu, belirli tanınmışlık düzeyine ulaştığını, başta konaklama, otel hizmetleri olmak üzere birçok alanda faaliyet gösteren saygın bir şirket olduğunu, davalının markasının müvekkilinin “…” markalarına yönelik iltibas tehlikesi yaratarak haksız rekabet yarattığını, taraf markalardaki esas unsurun “…” ibaresi olduğunu yazı stillerinin de aynı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının “Şekil+… …” ibareli marka başvurusu ile davalının “…” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davalı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı hizmetler algısı oluşabileceği yani markaları karıştırabileceği, bu açıdan SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulları oluştuğundan YİDK kararının yerinde ve doğru olduğu, davacı taraf marka başvurusu üzerinde aynı zamanda davalı markasından önce tescilli ticaret ünvanına bağlı hak iddia etse de marka başvurusu ve ticaret ünvanı (klavuz unsuru) aynı/benzer olmadığı gibi aynı/benzer olsa dahi bu durum kendisinin marka tesciline öncelik sağlamayıp SMK’nın 6/6. maddede ve yukarıda açıklandığı şekilde başkasının marka başvurusuna engel oluşturabileceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin “…” ibaresini 25.02.2014 tarihinde İstanbul Ticaret Siciline tescil ettirdiğini, diğer yandan davalı şirketin 16.05.2014 tarihinde, yani müvekkili şirketten aylar sonra gayrimenkul ticareti alanında faaliyet göstermek üzere kurulmuş bir şirket olduğunu, bilirkişi heyetinin, her iki markanın fonetik yapısını karşılaştırmadığını, bilirkişi heyetinin böyle bir dosyada rapor düzenleme yetkinliğinin bulunmadığını, her iki markanın hitap ettiği kitle ile satış fiyatları arasında ortalama 11 kat fark olduğunu, yerel mahkemenin, her iki otelin satış rakamları ve hitap ettikleri kitleyi araştırmadan karar tesis ettiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka tescili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı şirketin “Şekil+… …” ibareli dava konusu marka başvurusu ile davalı şirketin “…” ibareli itiraza mesnet tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas koşulu oluştuğu, davacı taraf marka başvurusu üzerinde aynı zamanda davalı markasından önce tescilli ticaret ünvanına bağlı hakkı olduğu iddiasında bulunmuş ise de, bu durumun davacıya marka tesciline öncelik sağlamayacağı, ancak bir başkasının marka başvurusuna engel olabileceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.