Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1134 E. 2023/1135 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1134 – 2023/1135
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1134
KARAR NO : 2023/1135
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2021
NUMARASI : 2020/152 E. – 2021/75 K.

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/02/2021 tarih ve 2020/152 E. – 2021/75 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin ülkemizde ev tekstili sektörünün lider kuruluşlarından biri olduğunu, davacının bu faaliyetlerini “…”, “…” markaları tahtında sürdürdüğünü, “…” markalarının serisi niteliğinde olmak üzere “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin itirazı üzerine davalı … Markalar Dairesi Başkanlığınca başvurunun kapsamından 08 ve 21. sınıflara giren emtiaların 35.05. sınıf altındaki satışı hizmetlerinin çıkartıldığını, bu karara yaptıkları itirazın ise Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedilmiş olduğunu, halbuki müvekkilinin “…” ve “…” ibareli markalarının tüketici nezdinde bilindiğini ve davalı şirket markalarıyla karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, tüketicilerin taraf markalarının farklı işletmelere ait olduğunu anlayacaklarını, ayrıca taraf markalarının bütünüyle bıraktıkları izlenim açısından da benzer olduğunun söylenemeyeceğini, kaldı ki davacının daha önceki tarihlerde tescil edilmiş “…” ibareli markalarından kaynaklanan müktesep hakkının somut olayda davalı kurum tarafından gözardı edildiğini, kısmi redde mesnet alınan davalı markaların 35.05. sınıf bakımından tescilli olmadığını ileri sürerek, YİDK’nın 2020-M-4757 sayılı kararının iptalini ve davacının 2017/27738 sayılı marka başvurusunun emtia listesinde yer alan tüm emtialar açısından tescil işlemlerinin devamını talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, müvekkilinin uzun yıllardır zücaciye sektöründe “…” ibareli markası ile faaliyet göstermekte olduğunu, davacının ise ev tekstili sektöründe faaliyet gösterdiğini, tarafların uzun yıllar farklı sektörlerde yan yana faaliyet göstermelerinden sonra davacının zaman içinde züccaciye sektöründe de faaliyet göstermek istemesi üzerine müvekkilinin markaları aleyhine davalar açmaya başladığını, davacının açtığı bu davalarının reddedildiğini, taraf markaları arasında iltibas yaratacak derecede benzerlik bulunduğunu, davacının markasında ön plana çıkartılan ibarenin “…” ibaresi olduğunu, davacının eski tarihli markalarının 35.05. sınıf yönünden müktesep hak sağlamadığını, müvekkilinin ürün sınıflarındaki tescilinin aynı ürün markasının mağazacılık hizmetlerinde kullanılmasına engel teşkil edeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının markasının kısmen reddedildiği 08 ve 21. sınıflardaki emtiaların toptancılığı/perakendeciliği hizmetleri açısından emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, taraf markalarının iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer oldukları, markalardaki diğer unsurlardan ziyade, zemin rengiyle birlikte bütünleşmiş “…” ibarelerinin ilk anda göze çarptığı, algılandığı, bu ibarenin taraf markalarında benzer bir biçimde dalgalı şekilli parlak renkli zeminler üzerinde beyaz ve büyük puntolu harflerle yazılmış olduğu, markalarda geçen diğer tali unsurların renk tonunun da benzediği, bu olguların markaları genel görünümleri itibariyle birbirlerine yakınlaştırdığı, bu yüzden de, karşılaştırılan markalarda ortak olan “…” ibaresi dışında kalan farklılıkların, markaları görsel olarak birbirlerinden uzaklaştırmaya yetmediği, dolayısıyla taraf markalarının görsel açıdan birbirlerine benzer olduğu, görsel açıdan ortaya çıkan bu yakınlaşmanın, duysal/fonetik/işitsel ve anlamsal/kavramsal açılardan bakıldığında da aynı sonucu verdiği, tarafların markalarında ortak olan “…” ibaresinin okunuşu aynı olduğundan, markaların fonetik açılardan da birbirlerine benzediği, markalarda ortak unsur olan “…” kelimesinin Türkçe’de yerleşik “soyluluk, iktidar, güç veya hükümdarlık sembolü olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık” anlamı bulunduğu ve bu anlamın, davalı şirketin markalarında geçen “… şekli” tali unsuruyla da pekiştirildiği, davacının markasında geçen “…” ibaresinin, İngilizcede “masa örtüleri ve yatak çarşafları, keten örtü” anlamlarına geldiği ve bu anlamı itibariyle, davacının faaliyet gösterdiği sektör de gözetildiğinde, ayırt ediciliği “…” ibaresinden daha düşük seviyede kaldığı, davalının markasında geçen “mutfakların baş tacı” sloganı ile, …” gibi, ayırt edicilikleri nispeten düşük kelimelerin de, aynı şekilde, davalının markasında geri planda kaldığı, dolayısıyla markaların, bu açıdan dahi benzer olduğu, ortalama tüketici kitlesinin daha sonra davacıya ait “…” markasını davaya konu hizmetler üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, bu markayı davalı şirkete ait markaların serisi zannedebileceği, bu hususta yanılsamaya düşebileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla somut olayda karşılaştırılan markalar arasında SMK’nın 6/1. maddesi hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunduğu, davacının eldeki davaya konu marka başvurusu bakımından müktesep hakkının bulunduğunun kabul edilmesi için, önceki tarihli tescilli markalarının eldeki davaya konu hizmetler bakımından tescilli markalarının fiilen tescilli oldukları bu hizmetler üzerinde kullanılması gerektiği, davacının kısmi ret kararına konu hizmetler üzerinde bu kullanımı ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin önceki markalarından kaynaklı müktesep hakkının bulunduğunu, müvekkilinin genel olarak perakendecilik hizmetini kapsayan markalarının bulunduğunu, genel olarak perakendecilik hizmetinin tüm malların satışı hizmetini kapsadığını, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin de bulunmadığını, ürün sınıfının perakendecilik hizmeti sınıfının tescilini engellemesinin de mümkün olmadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, başvuru ile itiraza mesnet markalar arasında emtia ve işaret benzerliği şartının gerçekleştiği, her ne kadar davacı vekili müvekkilinin genel olarak perakendecilik hizmetini kapsayan markalarının eldeki davaya konu başvuru yönünden müktesep hak teşkil edeceğini ileri sürmüş ise de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.09.2017 tarih ve 2016/2289 E. – 2017/4810 K. sayılı kararından da anlaşılacağı üzere 35. sınıf içerisinde yer alan toptan ve perakende hizmetleri bakımından sunulacak hizmetin hangi sektördeki malları kapsadığı konusunda bir sınırlama bulunmayıp genel olarak tescil yaptırılmış ise, toptan ve perakendecilik hizmeti açısından hak iddia edebilmek için çekişmeye konu mallarla aynı ya da benzer tür emtiaların satışı hizmetinin sunulduğunun kanıtlanmasının gerektiği, somut uyuşmazlıkta davacının davaya konu başvurusu kapsamındaki malları 35. sınıf perakendecilik hizmeti bakımından tescilli markası kapsamında satışa sunduğunu kanıtlayamadığı, YİDK kararıyla davalı şirketin itiraza mesnet markaları kapsamındaki 08. ve 21. sınıf mallar nedeniyle, davacının davaya konu marka başvurusunun kapsamından bu sınıflardaki malların perakendecilik hizmetinin çıkartılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, nitekim, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 09.03.2023 tarih ve 2021/7203 E. – 2023/1471 K. sayılı ilamının da bu yönde olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 28/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 21/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.