Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1132 E. 2023/1032 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1132
KARAR NO : 2023/1032
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2021
NUMARASI : 2020/29 E. – 2021/82 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1 -… – …
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/02/2021 tarih ve 2020/29 Esas – 2021/82 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 2018/73583 sayılı “…” ibareli markanın tescili için yaptığı başvuruya karşı davalı firmanın 2011/45356 sayılı “…” ibareli markaya dayalı itirazının kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından 39. sınıf hizmetlerin çıkarılmasına karar verildiğini, bu karara karşı yaptıkları itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa söz konusu markaların görsel ve işitsel olarak birbirlerine benzemediğini, davalı firmanın unvanından da anlaşılacağı üzere sağlık sektöründe faaliyet gösterdiğini, başvuru kapsamından çıkarılan hizmetler bakımından bir faaliyeti olmadığını, “…” ibaresinin yer aldığı birçok markanın 39. sınıfta tescilli olduğunu, bu bakımından müvekkili başvurusunun reddinin eşitlik ilkesine aykırı bulunduğunu, dava konusu markaların ortalama tüketiciler nezdinde karışıklığa yol açmayacağını ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-10137 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu markaların karıştırılacak derecede benzer bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, davacı iddialarını kabul etmediklerini, davanın esas yönünden hukuki ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, markaların görsel ve işitsel olarak benzediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru kapsamından çıkarılan 39. sınıf hizmetlerin redde mesnet 2011/45356 sayılı markanın kapsamında bulunan hizmetlerle aynı ve aynı tür hizmetler oldukları, taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer bulundukları, davacı markasında yer alan “…” ibaresinin, “etkinlik şirketi” anlamına geldiğini ve anlamı itibariyle tanımlayıcı olduğundan markanın tali unsurunu oluşturduğu, diğer yandan markalarda ortak olarak bulunan “…” sözcüğünün “Parlaklığı birdenbire artan, patlamalı değişen yıldız” anlamına geldiği, bu sözcüğün anlamı itibariyle davaya konu 39/1 alt sınıftaki hizmetleri tanımlamadığı, bu hizmetlerin karakteristik özelliklerinden birine atıfta bulunmadığı, dolayısıyla somut ayırt edici niteliği haiz bir ibare olup her iki markanın da esas unsurunu oluşturduğu, “…” kelimesi haricinde kalan diğer sözcük ve şekil unsurlarının redde mesnet markada yer alan “…” ibaresinin markanın esas unsuru olma olgusunu bertaraf etmediği, davacı markasında yer alan “N” şeklinin de markada bulunan “…” ibaresinin esas unsur olma konumunu ortadan kaldırmadığı, bu hale göre daha önce redde mesnet “…” markasını 39/1 alt sınıftaki hizmetler üzerinde gören veya işiten makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…” markasını aynı/aynı tür hizmetler üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, davaya konu hizmetlerden yararlanmak için ayıracağı süre içerisinde, bu markayı redde mesnet markanın serisi bir marka zannedebileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında davaya konu hizmetler bakımından SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu markaların görsel ve işitsel olarak birbirlerine benzemediklerini, müvekkiline ait “…” markası ile redde mesnet “…” ibareli markanın karıştırılma ihtimalinin olmadığının daha ilk bakışta anlaşıldığını, işitsel yönden de markaların farklı olduklarını, davalı markasının hitap ettiği tüketici grubunun salt sağlık sektörü ile ilgili bulunduğunu, zira davalının ambulans hizmeti verdiğini, müvekkilinin ise bir organizasyon firması olup iştigal konusunun etkinlik, davet, fuar düzenlemek, bu organizasyonların ulaşımını sağlamak olduğunu, görüleceği üzere her iki markanın hitap ettiği tüketici kitlesinin birbirinden tamamen farklı bulunduğunu, bu nedenlerle ortalama tüketiciler nezdinde markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davalının 39. sınıfta herhangi bir faaliyette bulunmadığını, davalı firmanın 39. sınıfta herhangi bir alanda faaliyette bulunmadığı dikkate alındığında, müvekkilinin marka başvurusuna itirazının dürüstlük kuralı ile de bağdaşmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” ibareli marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin olduğu, zira her iki markanın da asli unsurunu “…” ibaresinin oluşturduğu ve bu ibarenin başvuru kapsamından çıkarılan 39. sınıf hizmetler yönünden ayırt ediciliğinin bulunduğu, öte yandan redde mesnet markanın tescil tarihi ile dava konusu başvurunun yapıldığı tarih arasında beş yıllık süre geçmediğinden redde mesnet davalı markasının kullanılmadığına ilişkin davacı istinafının da yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip