Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1128 E. 2023/1132 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1128 – 2023/1132
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1128
KARAR NO : 2023/1132
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2021
NUMARASI : 2020/37 E. – 2021/78 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali ile Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/02/2021 tarih ve 2020/37 E. – 2021/78 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, bu markayı mesnet göstererek davalı şahsın 2018/101179 başvuru nolu ve “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa başvurunun müvekkilinin markalarına iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu, başvurunun müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız şekilde yararlanacağını, markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğuracağını ve haksız rekabet oluşturacağını, başvurunun müvekkiline ait www…com.tr ibareli alan adı ile de benzer olduğunu, davaya konu marka başvurusunun kötüniyetle yapıldığını ileri sürerek, YİDK’nın 13.12.2019 tarih ve 2019-M-10516 sayılı kararının iptaline ve dava konusu marka başvurusunun tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şahıs vekili, taraf markaları arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, “…” ibaresinin günlük hayatta ve her sektörde sıklıkla kullanıldığını, bu nedenle ibarenin her görüldüğünde belli bir firma ile ilişkilendirilmeyeceğini, başvuruda işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun da bulunmadığını, “…” kelimesinin tek bir kişinin tekeline verilemeyeceğini, yine müvekkilinin tescil talebinde bulunduğu “…” kelimesinin 2011 yılından bu yana iş yeri unvanı olarak da kullanıldığını, bu nedenle müvekkilinin ibaresi üzerinde öncelikli hak sahibi olduğunu, Yargıtay’ın en güncel ve yeni tarihli kararlarında “…” kelimesinin yaygın olarak kullanıldığının ve bu durumun her zaman karışıklığa/ iltibasa yol açmayacağının kabul edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu marka başvurusu ile 2018/83525 sayılı “…” ibareli davacı markasının, çekişme konusu 07. sınıf bakımından aynı/aynı tür malları kapsadıkları, taraf markalarının davacı markalarının kapsadığı 07. sınıftaki malların satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki hizmetler bakımından da benzer olduğu, taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, zira markalarda ortak unsur olarak bulunan “…” ibaresinin ayırt ediciliği düşük ve zayıf bir ibare olduğu, davalı markasının bir bütün olarak “…” olarak algılanacağı, somut uyuşmazlıkta çekişme konusu olan 7. sınıftaki malların hem pahalı ürünler oldukları, hem de profesyonel iş sahibi olan, özen ve dikkat seviyesi yüksek tüketici kesimine hitap ettikleri, bu durumun iltibas tehlikesini azaltan bir unsur olduğu, taraf markaları arasında salt “…” ibarelerini dikkate alarak, bu markaların aynılığından kaynaklı olarak iltibas tehlikesinin bulunduğundan bahsedilmesi halinde, davacı lehine tek başına ayırt ediciliği oldukça düşük “…” ibaresi nedeniyle haksız rekabet ortamı sağlanacağı, emek ilkesine ve adil rekabet ortamına dayalı, serbest işleyen piyasa ekonomisinde, ayırt ediciliği oldukça düşük ibareler nedeniyle, salt bu ibareleri daha önce tescil ettiren kimse lehine her halükarda marka koruması sağlanmasının, gerek rekabet hukuku gerekse marka hukukunun temel ilkeleri ile bağdaşmayacağı, bu durumun piyasa ekonomisinin işleyişini bozacağı, piyasada tekelleşmenin yolunu açacağı, hakeza davacının salt kelime ibaresinden oluşan “…” veya “…” ibareli markasının bulunmadığı, bu ibarelerin yanına eklenen kelime veya şekil unsurları ile birlikte marka korumaları elde ettiği, somut uyuşmazlıkta çekişme konusu olan emtiaların, toplumda her kesime hitap etmeyen, fakat sanayide ve pek çok sektörde kullanılan mallar olduğu, bu yüzden de hedef tüketici/kullanıcı kitlesinin belli bir uzmanlık seviyesine sahip, satın aldığı ürünle ilgili bilinç seviyesi yüksek (profesyonel) tüketiciler/kullanıcılar olduğu, bu nedenle davaya konu emtialar ve başkaca emtialar bakımından ayırt ediciliği oldukça düşük “…” ibareli ürünlerle yaygın olarak karşılaşan, bu nedenle bu ibarenin markasal ayırt edici etkisinin oldukça düşük düzlemde kaldığı ilgili tüketici kesiminin, davaya konu “…” ibareli emtialar ile karşılaştığında, salt “…” ibaresinden kaynaklı olarak bu markayı, davacıya ait markalarla ilişkilendirmeyeceği, dolayısıyla ilgili tüketici kesiminin markaların farklı ticari kaynakları gösterir ibareler olduklarını algılayabileceği, bu nedenle somut olayda SMK’nın 6/1. maddesi hükmü bağlamında iltibas tehlikesi bulunmadığı, davacının “…” ibareli markası gıda ürünlerinin perakendeciliği hizmetinde bilinir hale gelmişse de taraf markaları arasında benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunmadığı, bu bağlamda 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesi şartlarından ilki olan marka işaretlerinin benzerliği koşulunun somut olayda gerçekleşmediği, kaldı ki davacının tanınmışlık mertebesine ulaştığı gıda perakendiciliği sektörü ile davaya konu 7. sınıf emtiaların yer aldığı makine sektörünün birbiri ile ilgisiz, aralarında ilişki bulunmayan sektörler oldukları, dolayısıyla da somut olay itibariyle 6769 sayılı SMK’nın 6/4. ve 6/5. maddesi anlamında bir tescil engeli bulunmadığı, davacının alan adı içindeki markasal kullanımının 07. sınıftaki mallara ilişkin olmadığı, kaldı ki somut olayda markasal benzerlik bulunmadığı, dolayısıyla da davacının, 6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddesi uyarınca, alan adına dayalı tescil engeli bulunmadığı, davalı şahsın kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunduğunu, “…” ibaresinin davalı markasının da baskın ve esaslı unsurunu teşkil ettiğini, başvurunun müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını ve SMK’nın 6/5. maddesi uyarınca da reddinin gerektiğini, davalının bu markayı seçmekte haklı bir nedeni bulunmadığından başvurunun kötüniyetli olarak yapıldığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markalarında “…” ibaresi ortak olarak yer almakta ise de, “…” kelimesi Türkçe’de “büyük, geniş” anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliği oldukça düşük olup, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar değerlendirilmesi gerektiği, diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulünün gerektiği, aksinin kabulü halinde, tasviri ve vasıf bildirici veya ticaret alanında herkesin kullanımına açık ibareleri bir şekilde tescil ettiren kişilerin, bu ibarelerin başkaları tarafından kullanımına engel olmaları sonucunun doğacağı, bu kapsamda yapılan değerlendirmede dava konusu başvurunun “…” ibarelerinden oluştuğu, “… …” olarak okunup algılanacağı, bu hali ile tertip tarzı bakımından davacının itiraza mesnet markalarından oldukça farklılaştığı, bunun yanında hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi başvuru kapsamında 07. sınıftaki üretimde ve hizmet sunumunda kullanılan makinelerin bulunduğu, bu emtiaların tüketicisinin bilgi seviyeleri ve marka farkındalıklarının yüksek olduğu, davalı konusu markanın davacı şirketin gıda perakendeciliğinde tanınmış markalarına yaklaşmadığı, tüketicilerin markaların ticari kaynağı konusunda bir yanılgı yaşamayacakları, markalar arasında başvurunun davacının seri markaları arasında sızması tehlikesini doğuracak bir benzerliğin bulunmadığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.03.2023 tarih ve 2021/7210 E.-2023/1877 sayılı kararında “…” ibaresinin, 07.02.2023 tarih ve 2021/5747 E.-2023/650 K. sayılı kararında “…” ibaresinin, 30.11.2022 tarih ve 2021/4304 E.-2022/8493 K. sayılı kararında “…” ibaresinin davacının itiraza mesnet markalarıyla benzer bulunmadığı, öte yandan taraf markaları benzer olmadığından tanınmışlığın somut uyuşmazlığa bir etkisinin bulunmadığı, kötüniyet iddialarının kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 28/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 25/10/2023

Başkan
Üye
Üye
Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.