Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1124 E. 2023/179 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1124 – 2023/179
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1124
KARAR NO : 2023/179
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2020
NUMARASI : 2016/700 E. – 2020/656 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :
İLİŞKİLİ KİŞİ :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İstirdat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09/12/2020 tarih ve 2016/700 Esas – 2020/656 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin EPDK’dan aldığı spot LNG ithalat lisansı kapsamında doğal gaz toptan alım satımı ve buna bağlı faaliyetlerle uğraşan bir tüzel kişilik olduğunu, davalının ise boru hatları ile petrol taşımacılığının yanı sıra doğal gaz taşımacılığı, dağıtımı, ithalatı, depolanması, pazarlanması ticareti ve ihracatı alanlarında faaliyet gösterdiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 2014 yılı itibariyle davalının doğal gaz ithalat şirketlerine o yıl için tahsis etmiş olduğu kapasitenin 2014 yılı Kasım ayı itibariyle mevzuata aykırı bir biçimde kullandırılmasından kaynaklandığını, davalı ile birlikte 2014 yılı itibariyle yurt dışından doğal gaz ithalatı lisansına sahip olan 5 adet tüzel kişinin Kırklareline bağlı … köyünde bulunan doğal gaz giriş noktasından günlük 42.000.000 – Sm³ doğal gaz ithalatı yapabildiğini, günlük olarak belirlenen bu miktarın doğal gaz ithalat şirketlerinin yıllık olarak ithal edebilecekleri doğal gaz miktarlarının toplamı dikkate alınmak suretiyle belirlenmekte olup, her bir şirketin günlük kapasite rezervasyonunun da o şirket tarafından ilgili yıl ithal edileceği bildirilen yıllık doğal gaz miktarı üzerinden tespit edildiğini, davalı … dışındaki ithalat lisansı sahibi şirketlerden birinin kendi lisansı kapsamında belirtilen yıllık doğal gaz ithal etme hakkını 2014 yılının bitimine yaklaşık 75 gün kala doldurduğunu, bahse konu şirkete günlük olarak kapasite edilen rezervin kullanılmayan kapasite haline gelmiş olması gerektiğini ancak buna karşın giriş noktasına mevzuata aykırı bir biçimde günlük yaklaşık olarak 40.000.000 Sm³ doğal gaz arz edilmeye devam edildiğini, bu miktarların davalının onayı ile millileştirilerek ithal edildiğini, davalı da dahil diğer 5 tüzel kişinin doğal gaz tedarikçisi konumundaki yurt dışı firması tarafından yıllık ithalat kapasitesi 15/10/2014 tarihinde dolmuş olan bahse konu doğal gaz ithalat şirketinin mevzuata aykırı bir biçimde doğal gaz ithaline devam etmesinin 2014 yılının sonlarına doğru yaşanan Ukrayna krizi olarak adlandırılan piyasa krizine kadar iletim hatlarında bir dengesizliğe neden olmadığını, krizin 2014 yılı Kasım ayında yaşanması ile birlikte … giriş noktasından ithal edilmesi gereken günlük miktarlarda kısıntı yaşandığını ve yurt dışı tedarikçi firmanın tedarik etmesi gereken doğal gaz miktarlarını günlük 24.000.000 Sm³ düşürdüğünü, normal koşullarda davalı ile birlikte 4 doğal gaz ithalat şirketinin günlük doğal gaz ihtiyacının kriz sırasında 24.000.000 m³ olduğunu, davalı da dahil tüm şirketlerin günlük dengesizliğe konu toplam doğal gaz miktarının toplam 500.000 Sm³ olması gerektiğini, şebeke işleyiş düzenlemeleri esaslarına göre doğal gazın eksik arz edildiği bu gibi durumlarda eksik gelen miktarların oransal olarak tüm ihtalatçılara yansıtılması ve bu oransal hesaplamaya göre ortaya çıkacak günlük çekiş hakkından fazla doğal gaz çekişi yapan firma aleyhine sistemde dengesizliğe yol açtığı gerekçesiyle kapasite dışı doğal gaz miktarlarının dengeleme gazı birim fiyatı diye tanımlanan yüksek birim fiyatlar baz alınarak fatura edilmesi gerektiğini, dava konusu uyuşmazlığa temel olan hususun davalının ŞİD’e ve doğal gaz ithal hakkı sona eren şirketin ithalat lisansına aykırı olarak doğal gaz çekmesine izin vermesinden ibaret olduğunu, mevzuata aykırı uygulama sonucunda davacı şirketin 2014 yılı kasım ayında sistem dengesizliğine yol açan doğal gaz çekiş miktarının 14.895.195 Sm³ olduğunu, davalının davacı şirketçe gerçekleştirildiğini iddia ettiği doğal gaz çekişleri nedeniyle 30/11/2014 tarih 17.492.460,51 TL miktarlı ve 26/12/2014 tarih 2.546.256,60 TL miktarlı faturaları keşide ettiğini, davacı şirket aleyhine davalı tarafından faturaların keşide edildiği tarihlerde davacı şirketin doğal gaz tedarik fiyat ortalamasının KDV dahil 0,865072 TL olup, sistem dengeleme gazı fiyatının ise KDV dahil 1,110590 TL olduğunu, her iki birim fiyat arasındaki fark 0,245518 TL olup, bu bedelin sistemde dengesizliğe yol açtığı iddia edilen doğal gaz çekiş miktarı farkı olan 14.895,95 Sm³ ile çarpımı sonucunda ortaya çıkan müvekkili şirket zararının 3.657.038,49 TL olarak gerçekleştiğini, davacının bu miktar ilave haksız talebi de içeren faturalara konu miktarları doğal gaz ticaretinin kesintiye uğramaması ve kendi müşterileri ile ticari ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi amacıyla ihtirazi kayıt şerhi ile ödediğini ileri sürerek, bu miktar için davacı şirketin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, ihtirazi kayıt şerhi ile ödenen 3.657.038,49 TL’nin tahsil tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen Standart Taşıma Sözleşmesi’nin uyuşmazlıkların çözümü başlıklı 13. maddesinde “ŞİD madde 16.1’de özel olarak belirtilen konular dışındaki anlaşmazlıklar için başvuru mercinin Ankara Mahkemeleri ve Ankara icra daireleri olacaktır.” denildiğini, maddenin atıf yaptığı ŞİD 16.1 maddesinin ise, ŞİD’in uygulanmasından doğan kapasite rezervasyonları, iptalleri, tahsisler, sistem dengelemesine katılım bedelleri, kesinti dengeleme bedelleri, hizmet kesintisi bedelleri, acil durum, zor gün ve sınırlı kapasite günü uygulamaları hususlarında taşıyıcı ve taşıtan arasında çıkacak ihtilafların EPDK tarafından çözüme kavuşturulacağı, kurulun azami 30 gün içerisinde alacağı kararın taraflar üzerinde bağlayıcı olduğu, kurul kararlarına karşı açılacak davaların ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görüleceği, 16.1 maddede belirtilenler dışındaki hususlarda çıkabilecek uyuşmazlıkların çözüm prosedürünün STS’de düzenleneceği hükmünü haiz olup, bu hüküm uyarınca ihtilafın ilk çözüm merci EPDK ve EPDK kararı hakkında da Danıştay olduğundan davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, gaz tahsisatı konusunda tek yetkili olan yurt dışı tedarikçisi Rusya firması … ve davacının gaz satın aldığı tedarikçiler … şirketlerine davanın yöneltilmesi gerektiğinden ve müvekkili kuruluşun bu paylaşıma ilişkin sorumluluğu bulunmadığından müvekkiline husumet yöneltilmesinin doğru olmadığını, davacı şirketin piyasada faaliyet gösteren bir tedarikçinin lisansına aykırı olarak gaz ithal ettiği iddiasına dayalı tüm taleplerinin muhatabının EPDK olduğundan husumetin EPDK’ya yöneltilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak da müvekkili kuruluş tarafından tesis edilen tüm işlemlerin 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuata uygun olup, davalının ŞİD’e aykırı şekilde doğal gaz ithal hakkı sona eren şirketin doğal gaz çekmesine izin vermesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, diğer yandan Rusya’nın Ukrayna ile yaşadığı kriz sonucunda Türkiye’ye verdiği gaz miktarını azaltması nedeniyle davacının dengesizliğe düşmesine sebep olunmasına karşın davacı şirketin konuyu aynı dönemlere tekabül eden Bosphorus hakkındaki gelişmelere bağlayarak davalının kusuru varmış gibi bir izlenim uyandırmaya ve mevzuatın uygulanmasına ilişkin olan faturalarla ilgili haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, davacı iddialarının aksine … şirketi ithalat limiti üzerinde gaz çekmiş olmasaydı dahi davacı şirketin dengesizliğe düşmüş olacağını, müvekkilinin ŞİD hükümleri çerçevesinde mevzuata uygun faturalandırma yaptığını, davacı şirketin dengesizliğe düştüğü tespit edilen miktarlar üzerinden dengesizlik ücretleri ve dengeleme gazı bedeli de dahil ŞİD’de yer alan düzenlemeler çerçevesinde faturalandırma yapıldığını, bu işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalı taraf görev itirazında bulunmuş ise de taraflar arasında uyuşmazlığın ve alacağın dayanağının standart taşıma sözleşmesi ve ŞİD hükümlerine dayandırıldığı, EPDK karar içeriği ile davanın niteliği de nazara alındığında görev itirazının yerinde olmadığı, …’un 8 ithalatçı şirket ile tahsisat protokolü imzaladığı ve talep miktarlarının da bu protokole göre belirlendiği, iletim sistem operatörü …’ın ise bu protokolün tarafı olmayıp … tarafından tespit edilen paylaşım miktarlarına göre EBT’de tahsisat işlemlerini gerçekleştirdiği, iletim sistem operatörü …’ın buradaki rolünün kendisine iletilen oranlarda taşıma yapmaktan ibaret bulunduğu, dava konusu olayda … ile ithalatçı şirketler arasında imzalanan tahsisat protokolünün olduğu, ithalatçı şirketlerin, … A.Ş. ile aralarında ayrı ayrı doğal gaz alım satım sözleşmesi bulunduğu, davacı … A.Ş. ile davalı … arasında ise standart taşıma sözleşmesi imzalandığı, taşıyıcı …’ın … giriş noktasında toplu olarak teslim aldığı doğal gazı üst akım operatörü … ile tedarikçiler arasında düzenlenen tahsisat protokolünde belirlenen miktara göre her bir taşıtan adına ayrı ayrı tahsis ettiği, iletim sistemi operatörü davalının gazın sisteme girişine izin verecek konumda olduğu, giriş noktasındaki boru hattının fiziki olarak tüm ithalatçıların kullandığı, …’ın tek bir ithalatçının gaz girişini engellemesi gibi bir durumun söz konusu olamayacağı, …’ın ülkeye girecek gazda kısıntı yapması halinde o noktadan giriş yapan tüm taşıtanları etkileyeceği, tek bir tedarikçinin gaz girişinin düşürülmesinin …’un bildirimi ile mümkün olabileceği, …’un tahsisat bildiriminde … şirketi adına tenzilatta bulunmadığı sürece …’ın yalnızca … bakımından ithal edilen gazın girişini azaltacak pozisyonda olmadığı, …’ın fiiliyatta …’un kendisine bildirdiği miktarlarla bağlı olarak tahsisat yaptığı, somut uyuşmazlıkta, uyuşmazlık konusu dönemde … giriş noktasından tek gaz veren … şirketi olup, ithalatçı şirketlerin almış oldukları gazı iletim hattında taşıttıkları, …’un hangi şirketin ne miktarda gaz aldığını …’a bildirdiği, iletim hattı giriş-çıkış miktarlarının bu bildirime göre şekillendiği, …’ın … ile bu şirketten gaz alan şirket arasındaki ilişkinin tarafı olmadığı, … ve müşterileri arasındaki nominasyona karışamayacağı, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin aralarında düzenlenen standart taşıma sözleşmesi olduğu, ancak gazın taşınması ile ilgili uyuşmazlık bulunmadığı, talebin ŞİD hükümleri ve tahsisat protokollerine aykırılık iddialarına dayandırıldığı, …’ın bu tahsisatı belirleme ve değiştirme hak ve yetkisinin olmadığı, …’ın ŞİD hükümlerine aykırı bir davranışının bulunmadığı, …’ın iletim hattındaki gazın mülkiyetini/ aidiyetini değiştirme, tahsisat protokollerini değiştirme hak ve yetkisi olmadığı için davacının meydana gelen zararından kaynaklı …’tan talepte bulunulamayacağı, kaldı ki davacı talebi doğrultusunda, dava konusu edilen durumun salt dengesizliğe düşme durumu değil …’ın kusuru ile 8.140.217 Sm³ yerine fazladan 14.895.195 Sm³’lük dengesizliğe düşüldüğü iddiası olup, davacının talebi doğrultusunda yapılacak bir hesaplamanın varsayımsal olacağı, ayrıca …’un … şirketine doğal gaz vermemiş olsaydı dahi gazı hangi tedarikçiye ne kadar teslim edeceğinin hesaplanabilir nitelikte olmadığı, davacının davalıdan talep edebileceği bir zararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, huzurdaki davanın konusunun tahsisat değil, teslimat olduğunu, davalı tarafın ısrarla davayı başka bir yöne çekmeye çalıştığını ve kendilerinin tahsisat protokolüne etkileri olamayacağını belirterek kusurları bulunmadığını savunduğunu, dava konusu ihtilafın, doğalgazın Türkiye’ye girişi değil, ithalat izinleri devam eden şirketler arasında dağıtılması gerekirken dava dışı ithalat izni biten şirkete de teslim edilmesi olduğunu, yerel mahkeme tarafından davalının sistem operatörü olarak yükümlülüklerinin yok sayıldığını, sisteme giren doğal gazın giriş noktasında engellenmesinin mümkün olmayabileceğini ancak bu durumdaki gazın dağıtıma sokup teslim edilmesini engellemenin davalının elinde olduğunu, yapması gerekenin, sisteme gelen doğal gazı, ithalat lisansı biten tedarikçiye tahsis etmeyerek, bu miktarı da diğer tedarikçilere teslim etmek ve taşıtanların daha fazla gaz alabilmelerini sağlamak olan …’ın, tüm bu yetkilerine rağmen, tahsisat protokolünde kabul edilmiş olan miktarın üstündeki doğal gazın sokulmasına müsaade ettiğini ve iletim hatlarına dahil ederek diğer tedarikçilerin kullanabileceği doğalgazın kullanılmasını engellediğini, davalının dosyaya sunduğu kendi delillerinin dahi yerel mahkeme kararındaki, “…’ın … ve müşterileri arasındaki nominasyona karışamayacağı” yönündeki tespite aykırı olduğunu, …’ın tahsisatı belirleme ve değiştirme hak ve yetkisi yoktur” yönündeki tespitin açıkça hatalı bulunduğunu, “kapasite” ve “lisans miktarı” kavramlarının birbiriyle hiçbir alakası bulunmadığını, yerel mahkeme kararında, davalının “maksimum ayrılabilir kapasite aşılmamak kaydıyla ithalat izninden fazla kapasite rezervasyonu yapılabileceği” yönündeki savunmasına yer verildiğini, kapasite konusunun, herhangi bir giriş ve çıkış noktasından geçebilecek gaz miktarı ile ilgili bir kavram olduğunu, dava konusu ihtilafın “yıllık ithalat miktarı izni” ile ilgili olup, dava dosyasında bu durumun detaylı olarak ve hiçbir tereddüte mahal vermeyecek şekilde açıklandığını, davalının ŞİD’e ve mevzuattaki diğer hükümlere aykırı davranmak suretiyle müvekkili şirketin zarara uğramasına sebep olduğunu ve sebepsiz zenginleştiğini, haksız tahsil edilen bu bedelin iade edilmesi gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, davalının şebeke düzenlemeleri mevzuatına aykırı olarak tanzim ettiği ileri sürülen fatura bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının, dava dışı …’un kendisine bildirdiği miktarlarla bağlı olarak tahsisat yaptığı ve tek bir ithalatçının gaz girişini engellemesinin mümkün olmadığı, diğer yandan uluslararası konjonktürden kaynaklanan arz kaynaklarında azalmanın mevcut olduğunu bilen basiretli tacir konumundaki davacının, dengesizliği bertaraf etmek için çıkış noktasındaki gaz çıkış miktarını azaltarak kendisini dengeleme imkanının mevcut olduğu, davacının uğradığını iddia ettiği zararın ve dengesizliğin, tedarikçi ülkeden gelen doğal gaz miktarının düşmesi olduğu, sonuç olarak davalının şebeke düzenlemeleri mevzuatına aykırı bir davranışının bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.