Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1119 E. 2023/1077 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1119 – 2023/1077
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1119
KARAR NO : 2023/1077
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/04/2021
NUMARASI : 2020/240 E. – 2021/152 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/04/2021 Tarih ve 2020/240 Esas – 2021/152 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin kurye aracılığıyla perakende ürün satışı gerçekleştiren bir teknoloji platformu hizmeti sunduğunu, müvekkilinin 2015/28811 tescil numaralı “…” ibaresini Nice sınıflandırmasında yer alan bütün sınıflar bakımından tescil ettirdiğini, ek olarak 2018/42383 tescil numaralı “… …” , 2017/47052 tescil numaralı “… …” ibareli marka başvurusuna yapılan itirazın reddedildiğini, başvuru markasının müvekkili markalarının türevi niteliğinde olduğunu, “…” ibaresinin benzerlik değerlendirmesinde esas alınmayacağını, 35. sınıfta yan unsur olarak kullanıldığı pek çok markanın tescilli olduğunu, “…” kelimesinin 2015 yılından önce ortalama tüketici nezdinde herhangi bir kelime kadar ayırt edici görülebilecekken, günümüzde yüksek tanınmışlık ve ayırt edicilikten istifade eden, ticari işletmelerce kullanılmak istenen bir markaya dönüştüğünü ileri sürerek, TPMK YİDK’nin 17/03/2020 tarih ve 2020/M-2395 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, YİDK kararının davacı tarafa 01.04.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, 2 aylık süre içinde YİDK iptali davasını açmadığını, müvekkilinin 1997 yılında kurulduğunu, bütüncül değerlendirme neticesinde taraf markaları arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını, davacının “…” ibareli hiçbir markasının bulunmadığını, müvekkilinin “…” ibaresinin markasal ayırt ediciliğinin çok daha yüksek olduğunu, “…” ve “…” kelimelerinin kavramsal olarak farklılık gösterdiğini, davacının dayanak marka olarak gösterdiği “…” esas ibareli markaların, “online sipariş sektörü” bakımından ve dolayısıyla buna ilişkin emtialar bakımından zayıf marka olduğunu, online sipariş sektöründe “…” ibaresinin kullanımının zorunlu olduğunu, davacının yalnızca beş ilde hizmet verdiğini, oldukça sınırlı bir coğrafyada hizmet verdiğini, Kurum nezdinde tanınmış marka başvurusunun da bulunmadığını, davacının kötü niyet iddiasını somut bir gerekçe veya delille ispat edemediğini, davacı tarafın asıl amacının markalarının korunması değil, “online sipariş” sektöründe tekel olmak ve haksız şekilde kazanç elde etmek olduğunu savunurak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, taraf markalarının bir bütün olarak değerlendirildiğinde fonetik, okunuş, şekil, yazı karakteri ve genel intiba olarak benzer olmadığını, tanınmışlık koşullarının oluşmadığını, SMK 6/5 maddesinde belirtilen risklerin varlığının davacı tarafından ispatı gerekeceğini, kötüniyete dayalı iddiaların ispatlanamadığını, sadece karıştırılma tehlikesi olduğundan bahsedilmesinin ya da tanınmışlık iddiasının ileri sürülmesinin kötüniyetin ispatı için yeterli olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, başvuru markası ile davacının redde mesnet markaları arasında bütüncül değerlendirme sonucunda marka ve işaretler arasında ilişkilendirme de dahil karıştırılma/benzerlik ihtimalinin bulunmadığı, davacının “…” ibareli markasının marka işlem dosyasında sunulan deliller ışığında “online pazar yeri, mağazacılık hizmetleri ve bu hizmetlerle iç içe geçmiş olan reklamcılık ve pazarlama hizmetleri” bakımından tanınmışlık düzeyine ulaşmış marka olarak nitelenebileceği, davacı yanın başvurunun kötü niyetli olduğu yönünde somutlaştırılmış bir delil ibraz etmediği, YİDK kararının yerinde olduğu, TPMK YİDK’nın 17/03/2020 tarih ve 2020/M-2395 sayılı kararının iptali şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalının 29.07.2019 tarih ve 2019/41855 başvuru numaralı “… …” ibareli markasının müvekkiline ait 03.04.2015 tarih ve 2015/28811 başvuru numaralı tescilli “…” ve türevi markalarına ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, karıştırılma ihtimali bulunduğunu, bu bağlamda davalının TPMK kararlarına ve kriterlerine riayet etmediğini ve kötü niyetli olarak hareket ettiğini, YİDK tarafından tesis edilen 17.03.2020 tarih ve 2020-M2395 sayılı kararın iptaline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenim dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “… …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, bir bütün olarak dava konusu başvurunun, gerek davacı markalarında yer almayan “…” ibaresiyle gerekse de davacının “…” asıl unsurlu markalarına nazaran tamamen farklı bir anlamı bulunan “…” ibaresiyle davacı markalarından yeterince farklılaştığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, davacı markalarının tanınmış olmalarının tescil engeli oluşturmayacağı, dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55‬-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/09/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.