Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1103 E. 2023/1116 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1103 – 2023/1116
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1103
KARAR NO : 2023/1116
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2021
NUMARASI : 2020/115 E. – 2021/93 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/03/2021 Tarih ve 2020/115 Esas – 2021/93 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin “… …” ibareli başvurusuna, anılan markalarına dayalı olarak yaptıkları itirazların dava konusu YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa markalar arasında iltibas bulunduğunu, müvekkilinin markalarını 2008 yılından beri kullandığını, “…” diye bir tatlı çeşidi bulunmadığını, müvekkilinin markaları tescilli olduğundan, korunması gerektiğini, anılan ibarelerin müvekkilinin kullanımı sonucu ayırt edici hale geldiğini ve müvekkili ile özdeşleştiğini, müvekkilinin markalarının tanınmış olduğunu, dava konusu başvurunun müvekkilinin markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını ileri sürerek, 2020-M-547 sayılı YİDK kararının iptaline ve dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, dava konusu başvurunun davacı markalarından farklı olduğunu, başvurunun asli unsurunun “…” ibaresinden oluştuğunu, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, davacıya ait … ibareli markanın olduğunu, onun da dava konusu yapılan emtialarda tescilli olmadığını, tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin markasınının esas unsurunun “…” olduğunu, taraf markalarında yer alan “…” ve “…” ibarelerinin bir tür tatlı çeşidi olduğunu, müvekkilinin kazanılmış hakkı bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu markanın asli unsuru “…” ibaresi olup, davacının dayanak olarak gösterdiği markalarının kapsamında böyle bir işaret veya benzerinin bulunmadığını, dava konusu markada “…” ibaresinin bir tatlı çeşidi olarak yer alması, ortalama tüketicilerin bu ibareyi bir tatlı çeşidi olarak algılayacak olması karşısında çekişme konusu yapılan bu söz dizisinin markasal etki yaratmayacağı, herhangi bir markasal etkisi olmayan bir ibareden kaynaklı olarak, asli unsuru “…” ibaresi olan davalı şirket markasının davacının “…” veya “…” ibareli markaları ile aynılık veya benzerlik içermediği, bu nedenle taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı gibi davacının SMK’nın 6/3-5-6 maddelerine dayalı iddiaları ile kötü niyet iddiasının da yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemenin gerekçeli kararının çelişkili bulunduğunu, “…” ibareli markaların 2008 yılından beri müvekkili adına tescilli olduğunu, anılan markaların müvekkili ile özdeşletiğini ve tanınmış hale geldiğini, taraf markaları arasında iltibas bulunduğunu, “…” ibarelerinin bir çiçek adı olduğunu ve markaların tescil kapsamında yer alan ürünler yönünden ayırt edici bulunduğunu, anılan ibarelerin zayıf marka niteliğinde olmadığını, dava konusu başvuruda yer alan asli unsurun” … “ibaresi olduğunu, dava konusu markanın müvekkili ile ilişkilendirilebileceğini, müvekkilinin markalarının serisi olarak algılanacağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, dava konusu “… …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin gerek başvuruda diğer ibarelerin altına gelecek şekilde, bu ibarelere göre daha arka planda konumlandırılmış olması gerekse de, Türkiye’de bilinen ve yaygın olarak kullanılan bir tatlı çeşidinin adı olduğunun, mahkemece görüşüne başvurulan ve aralarında gıda mühendisinin de bulunduğu uzman bilirkişi heyet incelemesi ile tespit edilmesi karşısında marka algısı yaratmayan tali unsur niteliğinde olduğu, buna göre dava konusu başvurunun asli unsurunun “…” ibarelerinden oluştuğu, anılan ibare ile davacıların markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibareleri arasında benzerlik bulunmadığının açık bulunduğu, dava konusu başvurunun asli unsurlarından birisinin “…” ibaresi olduğunun kabulünde dahi, davacının itirazına mesnet markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin Türkiye’de bilinen ve yaygın olarak kullanılan bir tatlı çeşidinin adı olduğunun, yine mahkemece görüşüne başvurulan ve aralarında gıda mühendisinin de bulunduğu uzman bilirkişi heyet incelemesi ile tespit edildiği, bu nedenle anılan ibarenin uyuşmazlık konusu 30. sınıf mallar bakımından ayırt ediciliğinin düşük bulunduğunun kabulünün gerektiği, dava konusu başvuruda yer alan diğer ibareler ile yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, davacının itirazına mesnet 2012/76740 sayılı ve münhasıran “…” ibaresinden oluşan markası ile dava konusu başvuru arasında emtia benzerliği şartının gerçekleşmediği, açıklanan nedenlerle mahkemenin taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı yönündeki kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, davacı markalarının tanınmış olup olmadığının varılan sonuca etkili bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı şirketin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 28/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :17/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.