Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1095 E. 2023/1023 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1095
KARAR NO : 2023/1023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/04/2021
NUMARASI : 2020/288 E. – 2021/137 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/04/2021 tarih ve 2020/288 E. – 2021/137 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2015/05302 sayılı markasının 43. Sınıfta tescilli olduğunu, davalının “…” ibaresini 29, 30, 32, 35 ve 40. Sınıf mal ve hizmetlerde tescil ettirmek istediğini, davalının kötüniyetli olduğunu, müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkili markasının serisi olarak algılanacağını ileri sürerek dava konusu 2018/28107 sayılı “…” ibareli marka tescilinin hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafa ait markanın Aydın ili içerisinde kullanıldığını, coğrafi olarak belli bir bölgede tanınmış olduğunu, taraf markalarının karıştırılamayacak düzeyde farklı olduklarını, markaların ortalama tüketici nezdinde benzer algılar yaratmayacaklarını, müvekkilinin ise İstanbul merkezli olduğunu, belli başlı restoran ve otellere gıda tedariki yaptığını, hedef tüketicisinin son tüketiciler olmadığını, müvekkili şirketin sahibinin adının … olduğunu, İngilizcede “s” aidiyet eki ile “s” çoğul takısı şeklindeki kullanımlar olduğunu, her iki markadaki kesme işaretinin markaların farklılaşmasını sağladığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu davalının 2018/28107 sayılı markası kapsamındaki 43. Sınıf hizmetlerin, davacı yana ait önceki tarihli marka kapsamındaki hizmetler ile aynı tür ya da benzer olduğu, taraf markalarının esas unsurunu oluşturduğu tespit edilen “…’S” – “…” ibarelerinin bütünsel anlamda bıraktıkları algılar itibariyle ilgili tüketici kitlesi nezdinde yanılgı oluşturabilecek düzeyde benzerlik taşıdıkları, bu benzerliğin taraf markalarının aynı iktisadi – idari kaynağa ait markalar oldukları algısı oluştabilecek nitelikte olduğu, bu anlamda taraf markaları arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, bu nedenle davalı markasının 43. Sınıf hizmetler yönünden hükümsüzlük koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne davaya konu 2018/28107 sayılı markanın 43. Sınıf hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, kararda esas unsurların benzerliği tespit edilen markaların bütünsel anlamda bıraktıkları algıların benzer olduğunun ifade edildiğini, ancak ABAD kararlarında açıkça salt esas unsurların benzerliği nedeniyle iltibasın varlığından söz edilmesinin mümkün olmadığının belirlendiğini, müvekkilinin sunduğu mal ve hizmet ile davacı tarafından sunulan mal ve hizmetin niteliği, son tüketicileri, kullanım yöntemlerinin tamamen farklı olduğunu, müvekkilinin son tüketici ile hiçbir şekilde alım satım yapmazken davacı tarafın tüketici kitlesi son tüketicilerden oluştuğunu, müvekkilinin tescil ettirdiği markası ile davacı tarafın tescil ettirdiği markasına bütünsel açıdan bakıldığında iki marka arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının 2018/28107 sayılı “…” ibareli markası ile davacıya ait “… …” ibareli marka arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle, bütünsel olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, zira, tarafların markalarındaki esas unsurların “…” kelimesi olarak ortaya çıktığı, esas unsurların ortak olmasının da markalar arasındaki benzerliği gösterdiği, davalının markasının kapsamındaki 43. Sınıf hizmetlerin de, davacı yana ait önceki tarihli marka kapsamındaki hizmetler ile aynı tür ya da benzer olduğu, davalı markasının 43. Sınıf hizmetler yönünden hükümsüzlük koşullarının oluştuğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55‬-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/09/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip