Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1092 E. 2023/1069 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1092
KARAR NO : 2023/1069
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2021
NUMARASI : 2020/125 E. – 2021/121 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka Tescilinden Doğan Haklara Tecavüz ile
Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i, Terkin

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/03/2021 Tarih ve 2020/125 Esas – 2021/121 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin www…com alan adını 11.06.2006 tarihinde tescil ettirdiğini ve 2010 yılı Kasım ayından beri uzun yıllardır aktif olarak kullandığını, müvekkilinin birçok tescilli markasının bulunduğunu, 2015/71895, 2017/113990, 2017/113999, 2017/114013, 2019/38073, 2019/42084 sayılı markalarının tescilli olduğunu, davalı şirketin 2017 yılında kurulduğunu, müvekkilinin marka kullanımından 8 yıl sonra davalının 2018/63602 sayılı marka başvurusunda bulunduğunu, davalı şirket kurucusunun da ilaç sektöründe yer alan biri olarak müvekkili firmadan ve markasından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, davalıya Ankara 25. Noterliği aracılığıyla 29.08.2019 tarih ve 14428 yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, davalının ihtar edilen hususları dikkate almadığını, bu süreçte davalının marka başvurusuna yönelik itirazları sonucunda başvurunun tümden reddedildiğini, müvekkilinin markasının hem ülkemizde hem dünyada tanınır olduğunu, davalı eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabete sebebiyet verdiğini, davalının ticaret unvanının terkinini talep ettiklerini, “…” iaresinin ayırt edici ya da asli unsur olarak değerlendirilemeyeceğini, www…com.tr alan adının aktif bir şekilde kullanılmadığını ancak müvekkilin markasından yararlanma amacıyla kötüniyetle oluşturulduğunu, davalının www…com alan adında ve ayrıca www…. ve www….kapsamında gerçekleştirilen kullanımlarının bulunduğunu ileri sürerek, müvekkili markalarına davalının tecavüzünün tespitine, men ve ref’ine, davalı ticaret unvanının hükümsüzlüğüne, davalı adına kayıtlı www…com.tr alan adının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, www…com.tr alan adının müvekkiline ait olmadığını, müvekkili şirkete ait işyerinde yapılan tespitlerde “…” markalı herhangi bir ürüne rastlanılmadığını, ayrıca müvekkili şirketin yetkilisinin kendilerinin kit ürettiklerini, davacının ilaç ürettiğini, gerekirse logolarını değiştirebileceğini belirttiğini, müvekkili şirketin ticaret unvanının hukuka ve ticari uygulamalara uygun olduğunu, müvekkili şirketin davacı unvan ve markasından uzaklaşma gayesi içerisinde olduğunu, davacının markasının tanınmışlığına dair bir delilin bulunmadığını, müvekkili şirketin ise kötüniyetli olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafın www…com adresi başta olmak üzere https://www…. ve https://…sosyal medya hesaplarındaki kullanımların, davacı adına tescilli 2015/71895, 2017/113999 , 2014/114013 ve 2017/113990 sayılı markalardan doğan hakları ihlal eder nitelikte kullanımlar olduğu, bu kullanımların davacının marka tescilinden doğan haklara tecavüz teşkil ettiği, davacı ticaret unvanı ve davacı adına tescilli markalar ile aynı asli unsuru ihtiva eden www…com.tr alan adının karıştırılma ihtimaline yol açacağı ve bu nedenle www…com.tr alan adının terkini koşullarının oluşacağı, davalının “…. A.Ş.” şeklinde tescilli ticaret unvanı bulunmakla birlikte, gerek web sitesi gerekse de sosyal medya hesaplarında, anılan ticaret unvanının yalnızca “… …” ibarelerini ön plana çıkartacak şekilde kullanımları bulunduğu tespit edilmiş olup, davalı ticaret unvanının bu mahiyetteki kullanım biçimi itibariyle, davacı tescilli markalarından doğan hakları ihlal ettiği, bu nedenle davalı ticaret unvanından ortak unsur olan “…” ibaresinin terkini koşulunun meydana geldiği, davalı faaliyetlerinde kullanıma konu edilen işaretin bütünsel anlamda yarattığı algı itibariyle, davacı faaliyetleri ile aynı zamanda haksız rekabete sebebiyet verebileceği gerekçesi ile davanın kabulüne, davacının marka hakkına tecavüzünün tespitine, men’ine, ref’ine, haksız rekabetin tespitine, men’ine, ref’ine, davalı şirketin ticaret unvanındaki “…” ibaresinin terkinine, davalı adına kayıtlı “www…com.tr” alan adının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, 25.03.2021 tarihli kararda, dosya kapsamına kazandırılan bilirkişi raporundan hiç bahsedilmese de, mahkemenin anılan raporun davacı lehine olan tüm tespitlerini neredeyse aynen kararına geçirdiğini, davacı aleyhine olan tespitleri ise yok sayarak hüküm tesis edildiğini, bu rapora karşı ayrıntılı bir şekilde itirazları sunulmasına rağmen yerel mahkemece itirazların giderilmesi için dosyanın ek rapora gönderilmediğini, dosya kapsamına sunulan hiçbir delilde gerek alan adı gerekse sosyal medya hesaplarının müvekkili firma adına kayıtlı olmamasına rağmen mahkemenin “davalı adına kayıtlı “www…com.tr” alan adının iptaline” şeklinde karar vermesinin usul ve esasa aykırı olduğunu, müvekkili şirketin ticaret unvanının hukuka ve ticari uygulamalara uygun bulunduğunu, ticari dürüstlük kurallarına aykırı herhangi bir unsur taşımadığını, TTK.md.52’nin uygulama alanı bulabilmesi için ticaret unvanının ticari dürüstlüğe aykırı olarak kullanılması gerektiğini, dosya kapsamında bulunan deliller incelendiğinde müvekkili firmanın kendisini davacı şirket gibi gösterme gayesinin olmadığının görüleceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili katılma yolu ile sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde, her bir dava bakımından ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bir adet maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, her bir dava yönünden ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının bu yönüyle kaldırılmasını, talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, marka tescilinden doğan haklara tecavüz ile haksız rekabetin tespiti, men ve ref’i, terkin istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı şirketin internetteki kullanımların, davacı adına tescilli markalarından doğan hakları ihlal ettiği, davalının “…. A.Ş.” şeklindeki tescilli ticaret unvanının kullanımının ticaret unvanının yalnızca “… …” ibarelerini ön plana çıkartacak şekilde olması nedeniyle davalının ticaret unvanının bu mahiyetteki kullanımının davacının tescilli markalarından doğan hakları ihlal ettiği, davalının ticaret unvanından, ortak unsur olan “…” ibaresinin terkini koşulunun oluştuğu, davalı faaliyetlerinde kullanılan işaretin bütünsel anlamda yarattığı algı itibariyle aynı zamanda haksız rekabete sebebiyet verdiği, mahkemece hükmedilen yargılama gideri ve bu arada vekalet ücretinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki diğer istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin istinaf itirazlarına gelince, dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelere göre, dava konusu internet sitesinin davalı şirket tarafından kullanıldığı anlaşılsa bile, bu sitenin sahibi olmadığı anlaşıldığından, mahkemece dosyada taraf olmayan bir kişi adına kayıtlı bulunan “www…com.tr” alan adının iptaline yönelik karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
Bu durumda Dairemizce HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmelidir. Diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilen yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmemiş, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin ise yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/03/2021 Tarih ve 2020/125 Esas – 2021/121 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA;
3-DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
4-Davacının marka hakkına tecavüzünün TESPİTİNE, MEN’İNE, REF’İNE,
5-Haksız rekabetin TESPİTİNE, MEN’İNE, REF’İNE,
6-Davalı şirketin ticaret unvanındaki “…” ibaresinin TERKİNİNE,
7-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
8-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 269,85.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45‬TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
9-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 25.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 25.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 3.600,00.TL bilirkişi ücreti, 116,50.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 22,00.TL tebligat ve posta giderleri toplamından oluşan 3.900,6‬0.TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 1.950,3‬0 TL.’ye 54,40.TL peşin harç, 54,40.TL başvurma harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.059,1‬0 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
12-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 24,50.TL tebligat ve posta giderleri toplamından oluşan 186,6‬0.TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 93,3‬0 TL davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
13-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
14-Davalıdan peşin olarak alınan 59,30.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
15-Davacıdan alınması gereken 269,85.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬.TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
16-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/09/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip