Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1091 E. 2023/1024 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1091 – 2023/1024
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1091
KARAR NO : 2023/1024
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2021
NUMARASI : 2020/184 E. – 2021/36 K.

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/02/2021 tarih ve 2020/184 E. – 2021/36 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 1929 yılında kurulmuş ve İstanbul Ticaret Odası’na 04.09.1998 yılında kayıt olmuş bir firma olduğunu, müvekkilinin 2011 yılında “…” ünvanını marka olarak tescil ettirdiğini, aktif olarak kullanılan markanın bilinirliğinin tartışmasız olduğunu, … markasının tanınmış marka koruması kapsamında değerlendirildiğini, … markasının açıkça müvekkilinin marka hakkını zedelediğini, “…” markasının tüm mal ve hizmet sınıflarında tescilli olduğunu, tescil edildiği şekli ile kullanılmayan markanın kötüniyetli başvurulduğunu gösterdiğini ileri sürerek YİDK’nın 2020/M-2739 sayılı kararının iptaline, 2018/65193 sayılı “… …” ibareli marka tescil edilmişse hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, markaların ortak ibare dışında kalan diğer unsurların birbirinden tamamen farklı olup tescil talep edilen mal ve hizmetler bakımından SMK m. 6/1 kapsamında iltibas ihtimali bulunmadığını, 6769 s. Kanunun 19/2 kapsamında kullanımın ispat edilemediğini, davacının “…” markasına ilişkin tanınmışlık iddiasının peşinen başvurunun reddi sonucunu doğurmayacağını, kötüniyet iddiasını tevsik edici delil sunulamadığını, davacının, kötüniyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, … isminin müvekkilinin büyük dedesinin ismi olduğunu, bu ismin nüfus kaydında … olarak geçmekle birlikte müvekkilin ailesinin … nüfusuna kayıtlı olarak soylarının …’ten geldiğini, davacı ile herhangi bir benzerlik veya iltibasın söz konusu olmadığını, markaların logo şekillerinin alakasız olduğu gibi renklerinin de tamamen farklı olduğunu, yanyana iki markayı gören ortalama bir tüketicinin davacıya ait et-sucuk ürünleri ile müvekkilin vermiş olduğu iş makinesi ile hafriyat işini ilişkilendirmesinin akla gelmeyeceğini, davacı markasının tanınmışlığına ilişkin iddia edilen ihtimallere ilişkin ise herhangi bir somut delil sunulmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının gerekçe gösterdiği 2010/76017 sayılı markasının dava konusu 14 ve 37. sınıflara ait mal ve hizmetler bakımından kullanımın ispatlanamadığı, dava konusu marka işaretleri arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, somut uyuşmazlık açısından SMK m. 6/5’in uygulanma imkânı bulunmadığı, kötüniyet iddialarının ispatlanamadığı, YİDK kararının yerinde olduğu, YİDK kararının iptali şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin markasının t/02306 sayı ile tanınmış marka olarak tescilli olduğunu, bu hususa rağmen yerel mahkeme kararıyla müvekkilinin markasının 14. ve 37. sınıflara ait mal veya hizmetlerde kullanılmadığının gerekçe gösterilmesinin ve davalı markasının tescilinin hukuka uygun bulunmasının tanınmış marka ile korunmak istenen hukuki değere zarar vereceğini, müvekkilinin markasının ve davalı markasının görsel olarak benzer olmadığı yönündeki kararın yerinde olmadığını, müvekkilin markasının taklit edilerek davalı tarafından kullanıldığını, bu hususun açıkça müvekkilinin markasının ününden yararlanıp haksız kazanç elde edildiğini gösterdiği açık olmasına rağmen davalı markasını müvekkilinin markasıyla benzer bulmayan yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, müvekkilinin markasının tanınmış nitelikte olduğunu, SMK’nın 6/5. maddesinde bahsi geçen üç kriterin de huzurdaki uyuşmazlıkta gerçekleştiğini, SMK’nın 6/6. maddesi gereği de ticaret unvanının aynısının başka bir firma tarafından marka olarak tescilinin mümkün olmadığını, davacının “…” markasını kullanmasına yönelik herhangi bir haklı, mantıklı, hukuki bir gerekçe sunamadığını, davalı tarafın kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali, marka hükümsüzlüğü ile sicilden terkin istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dosya kapsamında davacının itirazına mesnet olarak gösterdiği 2010/76017 sayılı markasını dava konusu başvurunun kapsamında bulunan mal ve hizmetlerde kullanımının ispat edilemediği, dosya kapsamındaki istinafın tanınmışlık hususuna yönelik bulunduğu, dosya kapsamında bulunan incelemede de belirlendiği üzere davacı markasının “pastırma, sucuk, kavurma, salam ve jambon” gibi ürünlerde tanınmış olduğu belirlenmiş ise de, dava konusu markanın tescili halinde davacının markasının etkileneceği, davalının haksız menfaat temin edeceği veya davacının tanınmış markasının zarar göreceği hususlarının somut delillerle ortaya konulmadığı, SMK’nın 6/5. maddesindeki koşulların somut olayda gerçekleşmediği, diğer yandan dosya kapsamında bulunan bilgi, belge ve beyanlara göre tarafların marka kapsamları benzer bulunmadığı için SMK’nın 6/1. maddesinin somut olaya uygulanmasının da söz konusu olmayacağı, kötüniyet iddialarının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55‬-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/09/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.