Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1086 E. 2023/1020 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1086 – 2023/1020
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1086
KARAR NO : 2023/1020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2021
NUMARASI : 2020/79 E. – 2021/130 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararın İptali- Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/04/2021 tarih ve 2020/79 E. – 2021/130 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ve “…” ibaresine ekli ibare ve şekillerden oluşmuş 242 adet tescilli marka ve marka başvurusu sahibi olduğunu, müvekkiline ait “…” ve “…” kök ibareli bu markaların seri marka niteliğini taşıdığını, bu markaların neredeyse tamamında başvuru konusu davalıya ait “… …” ibareli markanın tescil için başvurulduğu sınıfları da kapsadığını, taraf markalarının iltibas yaratacak düzeyde benzer olduğunu, başvuru markasının tescili halinde tüketiciler nezdinde karışıklık yaratarak müvekkili aleyhine haksız avantaj ortaya çıkaracağını, müvekkilinin markalarının toplumun bütünü tarafından bilinir hale getirildiğini ileri sürerek YİDK’nın 2019-M-10959 sayılı kararının iptali ile 2019/07268 sayılı “… …” marka başvurusunun tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, …” ve “…” ibarelerinin ayırt ediciliği zayıf olması sebebiyle ticari hayatta herkes tarafından kullanılabilecek mahiyette olduğunu, kimsenin tekeline bırakılamayacağını, davacı yanın itiraza ve davaya dayanak göstermiş olduğu markalar arasında ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığını, davacının tanınmış bir marka olduğu iddiasının herhangi bir şekilde ispat edilemediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “… …+Şekil” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ve “… ” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle markaların bütünselliği de gözetilerek görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibasın ve SMK’nın 6/4-5 maddesindeki tanınmışlık koşulunun da oluşmadığı, kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiasının kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu “… …” ibaresinin, görsel, işitsel ve anlamsal olarak müvekkilinin markaları ile benzer olmadığı ve tüketici tarafından bağlantı kurulmayacağı kararının hatalı olduğunu, mahkeme kararının aksine, davalı markasındaki esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu iddiasının, müvekkilinin markasının kullanımla ayırt edici hale gelmiş olması ve seri marka niteliği taşıması nedeni ile haksız bulunduğunu, müvekkiline ait markaların seri marka niteliği taşıyan ve kullanım sonucu ayırt edicilik kazanmış markalar olduğunu, “…” markalarının seri marka olması nedeni ile davalı markasının müvekkilinin markalarının devamı ve yeni bir versiyonu olarak algılanabileceğini, seri markaların marka korumasından yararlanırken tanınmış markalara benzer bir korumadan yararlanması gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararın iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Şirketin “… …+Şekil” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ve “… ” esas unsurlu itirazına mesnet gösterdiği tescilli markaları arasında, biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle, bütünsel olarak SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki tüketici kitlesinin, yargılama konusu mallar/hizmetler için ayırdığı satın alma / faydalanma süresi içinde, davalının başvuru konusu markasını gördüğünde, derhal ve hiç düşünmeden bunun davacının itirazına mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, diğer yandan SMK 6/4-5 maddesindeki şartların oluşmadığı, dava konusu marka açısından SMK’nın 6/9. maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiasının da kanıtlanmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55‬-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14 /09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/09/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.