Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1083
KARAR NO : 2023/887
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2020
NUMARASI : 2018/389 E. – 2020/414 K.
DAVACI : … – (TC:…)
VEKİLİ :
DAVALI : 1 -…
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/11/2020 tarih ve 2018/389 E. – 2020/414 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin uzun yıllardan beri yaptığı yatırımlar ve emek ile eğitim sektörünün öncülerinden biri olarak bulunduğunu, … Üniversitesinin kurucusu olduğunu, bu sektörde pek çok markasının bulunduğunu ve bunlara kullanımla ayırt edicilik kazandırdığını, müvekkiline ait çok sayıda “…” esas unsuru taşıyan seri markalarının bulunduğunu, davalı … adına diğer davalı … nezdinde 2017/83023 nolu tescil başvurusu yapılan… ibareli markaya süresi içinde yapılan itirazın YİDK’nın 2018-M-6170 sayılı kararı ile reddedildiğini, oysa davalı başvurusunun kötüniyetli olduğunu, … seri markalarının kullanımla ayırt edicilik kazandığının ve tanınmış marka olduğunun mahkeme kararları ile tespit edildiğini, müvekkilinin markaları ile davaya konu marka arasında birebir benzerlik bulunduğunu, kapsamlarındaki hizmetler arasında ayniyet bulunduğunu ileri sürerek YİDK’nın 2018-M-6170 sayılı kararının iptaline, marka tescil edilmiş ise hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davaya konu “…” ibaresinin coğrafi bir yer adı olduğunu, markalar arasında hem logo hem de marka bakımından benzerlik bulunmadığını, davacının iddiasının aksine ortalama tüketici kitlesinin markayı bütün olarak algılayacağını, aralarında en küçük fark olan markaların ayniyet arz etmeyeceğini, sunulan hizmetlerin coğrafi menşeini bildirmesi nedeniyle davaya konu ibarenin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, tüketicilerin taraf markalarının, farklı ticari kaynaklardan geldiğini algılayacaklarını, dolayısıyla 6769 sayılı Kanun’un 6/1. maddesi kapsamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacı şirket markasının tanınmış marka kaydının olmadığını, bir markanın salt tanınmış olmasının, farklı mal ve hizmetleri de kapsayacak geniş çaplı bir korumadan yararlanmasını sağlamayacağını, bunun için SMK m.6/5’deki diğer koşulların da bulunması gerektiğini, markalar arasındaki benzerliğin tek başına, başvurunun kötüniyetle yapıldığını ispata yeterli olmayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “…+şekil” ibareli marka başvurusu ile davacının “… …” ve diğer ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibasın bulunmadığı, SMK’nın 6/5. maddesindeki tanınmışlık koşulunun da oluşmadığı, dava konusu marka açısından kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin uzun yıllar emek harcayarak “… …” markasına ayırtedicilik sağladığını, çok sayıda markasının bulunduğunu, uzun yıllardır ciddi kullanımının olduğunu, karşı tarafın marka başvurusunun kötüniyetli yapıldığını, zira müvekkilinin markalarının tanınmış marka olduğunu, davalının da tanınmış markanın ayırt edilemeyecek kadar benzerini başvuru konusu ettiğini, markalar arasında ciddi benzerlik bulunduğunu, zira okunuşlarının aynı olduğunu, markaların kapsamlarının da aynı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının “…+şekil” ibareli marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet olarak gösterdiği “… …” ve “…” esas unsurlu diğer tescilli markaları arasında, biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar / hizmetler için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının “…+şekil” ibareli başvuru konusu markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “… …” ve diğer ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, marka işaretleri arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, zira davacı tarafa ait markaların yer adı olması nedeniyle zayıf marka niteliğinde bulundukları, zayıf markaların koruma alanlarının ise daha dar olduğu, zayıf markalar söz konusu olduğunda küçük farklılıkların dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabileceği, somut uyuşmazlıkta da başvuru konusu ibareye yapılan eklerle davacı markalarından yeterince ayırt ediciliğin sağlandığı, diğer yandan taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/5. maddesindeki tanınmışlık koşulunun da oluşmadığı, ayrıca davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan, haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hususlarının da kanıtlanmadığı, diğer yandan dava konusu marka açısından kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/06/2023
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…