Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1075 E. 2023/1018 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1075
KARAR NO : 2023/1018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2021
NUMARASI : 2020/107 E. – 2021/128 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararı İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/04/2021 tarih ve 2020/107 E. – 2021/128 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” markasını ilk kez 1994 yılında tescil ettirdiğini, 40 yılı aşkın süredir aralıksız ve yoğun olarak kullanması sonucu markaların tanınmış hale geldiğini, bu tanınmışlığın markalar siciline kayıt edildiğini, … markasının tanınmışlığına dair yargı kararlarının mevcut olduğunu, davalı şirketin başvuru konusu yaptığı 2018/120644 sayılı “… …” ibareli marka başvurusunun ilanına itiraz edildiğini, müvekkilinin itirazının YİDK tarafından ret edildiğini, oysa davaya konu “… …” ibaresinin müvekkilinin tanınmış olan … markasına ayırt edilmeyecek kadar benzer olduğunu, ilgili tüketicinin davalıya ait markayı ilk gördüğünde bu markanın müvekkiline ait … markası sanacağını, … markasının yeni bir versiyonu olarak düşüneceğini, davaya konu olan markanın tescilli halinde bu markayı müvekkilinin tanınmış seri marka ailesinin bir üyesi zannedilmesi durumunun gündeme gelebileceğini, müvekkilinin SMK’nın 6/3. maddesi anlamında 1935 yılından bu yana ticari hayatta faaliyet gösterdiğini, davaya konu olan başvurunun kötüniyetle yapıldığını ileri sürerek 2018/120644 sayılı “… …” markasının hükümsüzlüğüne, YİDK’nın 2019-M-11471 sayılı kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, taraf markalarının bütüncül algı, görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dahil olacak şekilde karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkilinin markasının esas unsurunu oluşturan … kelimesinin işini iyi bilen yetenekli kimse anlamına gelen … kelimesi ile akıl anlamındaki Us kelimelerinin birleşiminden oluştuğunu, anlamsal olarak davacı şirket adına tescilli … markalarından farklı olduğunu, markalar arasında herhangi bir bağlantı kurulmasının mümkün bulunmadığını, davacının 35 ve 44. sınıflardaki ürün ve hizmetler bakımından ciddi kullanımını ispat edemediğini, davacı şirketin … ibareli markasını tanınmış marka olduğunu ileri sürse de SMK’nın 6/5. maddesi kapsamında davacı şirketin Türkiye’de tanınmışlık düzeyine ulaşmış bir marka olduğunu ispatlayamadığını, davacının 6/3, 6/6 ve 6/9 hükümlerine ilişkin iddiaların ise yerinde olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “… …+şekil” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli itirazına mesnet tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik olmadığı, davacı tarafın “… …+şekil” ibaresi üzerinde SMK’nın 6/3. maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliğini kanıtlayamadığı, SMK’nın 6/5. maddesindeki tanınmışlık koşulunun oluşmadığı, davacı tarafın “… …+şekil” ibaresi üzerinde SMK’nın 6/6. maddesi kapsamındaki iddiasını kanıtlayamadığı, başvurunun kötüniyetli yapıldığı hususunun ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin dayanak markalarının esaslı unsuru olan … ibaresi ile davalı markasının esaslı unsuru … ibaresinin SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında benzer olduğunu, davalı markadaki “…” ibaresinin tali olarak kullanıldığını, davalı marka başvurusundaki tek esaslı unsurun “…” ibaresi olduğunu, tescili istenen 35., 37., 44. Sınıfların da ortalama tüketici dikkat ve algı seviyesinin normal olduğunu, … markasının tescili istenen sınıflarda güçlü ayırt ediciliğinin bulunduğunu, taraf markalarının esaslı unsurları arasında üst düzeyde bir işitsel ve görsel benzerlik olduğunu, müvekkilinin lehine emsal kararlar bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararı iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının dava konusu başvurusu olan “… …+şekil” ibaresi ile davacının itirazına mesnet olarak gösterdiği “…” esas unsurlu tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibasın olmadığı, davacı tarafın “… …+şekil” ibaresi üzerinde SMK’nın 6/3 maddesi anlamında, önceye dayalı kullanımın ve gerçek hak sahipliğinin kanıtlanamadığı, SMK’nın 6/5 maddesindeki şartların somut olayda bulunmadığı, davacı tarafın “… …+şekil” ibaresi üzerinde SMK 6/6 maddesi kapsamındaki iddialarının kanıtlanamadığı, dava konusu başvurunun kötüniyetli olarak yapıldığı hususunun ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55‬-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/09/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip