Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1071 E. 2023/1064 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1071
KARAR NO : 2023/1064
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/01/2021
NUMARASI : 2019/430 E. – 2021/27 K.

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/01/2021 tarih ve 2019/430 E. – 2021/27 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibaresinin davacının Swift uygulaması aracılığıyla kod yazmayı öğreten programının adı olduğunu, müvekkilinin eğitim programlarının bir parçası olan bu isim altındaki girişimi tüm dünyadan öğrencilerin katılımına sunduğunu, “…” ibaresinin dünya çapında tescilen ve ihdasen sahibinin davacı olduğunu, bu markanın marka olarak tescili için 10.11.2018 tarihinde WIPO nezdinde yapmış olduğu başvurunun davalı nezdinde 2019/05086 kod numarası ile işlem gördüğünü, başvurunun ilk önce Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından SMK 5/1(b) ve 5/1(c) maddeleri hükümleri gereğince reddedildiğini, davacının bu karara karşı dosyaladığı itirazının da YİDK tarafından huzurdaki davaya konu karar ile reddedildiğini, oysa söz konusu markanın ayırım gücüne sahip ve ayırt edici özelliği haiz bir marka olduğunu, markadaki “…” ibaresinin bir bütün olarak ele alındığında özgün ve ayırt edici niteliğe sahip bir slogan markası niteliği taşıdığını, ülkemizde daha önce aynı sektördeki diğer firmalar tarafından yaygın bir kullanımı olmayan bu sloganın tescil ettirilmek istendiği emtia bakımından ayırt edici niteliğinin bulunduğunu, bu sloganın anlamının Türkiye’deki ortalama tüketici tarafından direkt olarak anlaşılmayacağını, kaldı ki bu sloganın ana dili İngilizce olan ülkelerde tescil edildiğini/ilana çıktığını, bu ibarenin 09, 41 ve 42. Sınıflara giren emtia bakımından doğrudan tanımlayıcı olduğunun söylenmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek 2019-M-9041 sayılı kararının iptalini, 2019/05086 numaralı markanın tescil edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu “…” markasının şekil unsurundan yoksun bir kelime markası olduğu, Türkçe’de bu kelimelerin; “…” anlamına geldiği, bu anlamı itibariyle de marka olabilecek soyut ayırt edicilikten yoksun olduğu, “…” ibaresinin anlamının temel seviye İngilizce ile bilinebileceği/algılanabileceği, herkes tarafından bu şekilde algılanan ve yaygın olarak kullanılabilecek olan bir ibarenin, bir markanın esas unsuru olarak kullanılarak, belirli bir ticari kaynağa ait bir işaret olarak algılanması ve o ticari kaynağın emtialarını diğer ticari kaynakların emtialarından ayırması mümkün olmadığından, “…” işaretinin, kavramsal açıdan, “marka olabilme kabiliyeti”ne sahip soyut ayırt edici niteliği haiz bir ibare olmadığı, somut ayırt edici niteliği incelendiğinde de, bu markanın tescili kapsamına alınmak istenilen; “Bilgisayarlar ve yazılım kodlama alanlarında eğitici bilgisayar yazılımları; bilgisayarlar ve yazılım kodlamaları alanlarında indirilebilir elektronik kitaplar, kurs kitapları, eğitmen rehberleri ve öğretici yayınlar. Bilgisayarlar ve yazılım kodlama alanlarında indirilemez eğitici videolar. Çevirimiçi olarak bilgisayar yazılım bilgisi sağlamak; bilgisayar uygulamaları geliştirmek için destek ve danışmanlık hizmetleri.” açısından, “…” anlamına gelen bir ibarenin “kodlama eğitimi veren bilgisayar yazılımları/programları” veya “bu programlar/yazılımlarla ilgili eğitici materyal, eğitim/destek/danışmanlık hizmetleri” açısından kavramsal olarak bu mal ve hizmetleri doğrudan çağrıştırması, bu ibarenin anlamının söz konusu mal/hizmetlerle doğrudan bağlantısı olması yüzünden ve bu mal/hizmetleri, aynı malı/hizmeti piyasaya arz eden diğer ticari kaynakların mal/hizmetlerinden ayırması mümkün görülmediğinden, “marka olabilecek nitelikte ayırt edici bir ibare” olmadığı, bundan ziyade, ancak ve sadece, “bir markayı pazarlama stratejisi kapsamında destekleyebilecek bir slogan” olduğu anlaşılmakla, dava konusu edilen markanın somut ayırt edici niteliğinin de bulunmadığı, soyut ve somut ayırt ediciliği bulunmadığından davaya konu marka başvurusunun SMK 5/1-b kapsamında ayırt edicilik niteliği taşımadığı, cins, vasıf bildiren, tanımlayıcı bir durum olarak algılanabileceği, SMK 5/1-c kapsamında mutlak ret engeli oluşturduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemes tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda slogan markalarının sahip olduğu özellikler ve buna yönelik emsallerin dikkate alınmadığını, bu tespitlerin aynı zamanda markaların bir bütün olarak incelenmesi prensibine de aykırılık teşkil ettiğini, davalı Kurum nezdinde slogan olarak tescil ettirilmiş birçok marka bulunduğunu, müvekkili şirketin davaya konu “…” marka başvurusu gibi basit ve yalın sözcüklerden oluştuğu ve fakat sözcüklerin bir araya getirilmesi ile ayırt edici nitelik kazanarak tescil ettirebildiği görüldüğünü, “…” ibaresinin müvekkilin “…” markasının tescil ettirmek istediği ürün ve hizmetlere işaret etmesi ve müvekkilin işbu davaya konu marka başvurusunun orijinal bir slogan içermesi nedeniyle 09, 41 ve 42. sınıflarda yer alan mal ve hizmetler açısından ayırt edici olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, “…” ibaresinin bir bütün olarak tanımlayıcı olmadığını, müvekkili şirketin “…” ibareli markasının, İngilizcenin yoğun olarak bilindiği ve kullanıldığı Avrupa Birliği nezdinde 1443188 sayı ile 07.11.2020 tarihinde tescil edildiğini, ülkemizde ortalama tüketici bakımından doğrudan algılanabilecek nitelikte olmayan “…” ibaresinin SMK’nın 5/1(b) ve (c) maddelerinde belirlenen sebepler ile reddi yönündeki YİDK kararının yerinde olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK Kararı İptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının başvuru konusu yaptığı “…” markasının, Türkçe’de anlamının “…” olduğu, başvuru konusunun belirli bu anlamı itibariyle de marka olabilecek soyut ayırt edicilikten yoksun olduğu, zira “…” ibaresinin anlamının temel seviye İngilizce ile anlaşılabileceği, herkes tarafından bu şekilde algılanabilecek olan bir ibarenin, belirli bir ticari kaynağa ait bir işaret olarak algılanması ve o ticari kaynağın emtialarını diğer ticari kaynakların emtialarından ayırması mümkün olmadığından soyut ayırt edici niteliği haiz bir ibare bulunmadığı, diğer yandan tescili kapsamına alınmak istenilen mal ve hizmetler yönünden “…” anlamına gelen ibarenin, kavramsal olarak kapsamında bulunan mal ve hizmetleri doğrudan çağrıştırdığı, ayırt ediciliği bulunmadığı, kapsamındaki mallar/hizmetler açısından hedef kitle yani ortalama tüketici kitlesi nazarında cins, vasıf bildiren, tanımlayıcı bir durum olarak algılanabileceği, bu mallar/hizmetler açısından herkesin kullanabileceği ibare olduğundan bir kişinin tekeline bırakılmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/09/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip