Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/107 E. 2022/1687 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/107 – 2022/1687
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/107
KARAR NO : 2022/1687
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2020
NUMARASI : 2019/232 E. – 2020/231 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/09/2020 tarih ve 2019/232 E. – 2020/231 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin, dava konusu markanın yayınına itiraz etiğini ancak itirazın reddedildiğini, bu karara itirazın da dava konusu YİDK kararıyla reddedildiğini, oysa müvekkilinin 2010 yılından beri farklı spor dallarını da içine alan çeşitli etkinlikler düzenlediğini, tüm organizasyonlarının, dünya standartlarının üzerinde bulunduğunu, müvekkilinin temel faaliyet alanının 41. sınıftaki “Spor, kültür ve eğlence hizmetleri” olduğunu, hizmet alanıyla ilgili ve bağlantılı olarak diğer alt sınıflarda, organizasyonların reklamı, ilanı, ilgili dokümanların basımı, yayımı, dağıtımı, satışı ve ilgili diğer hizmetleri de kapsar şekilde tescil sınıfları belirlenerek özellikle 35. ve 41. sınıflarda müvekkilinin markalarının tescil edildiğini, dava konusu marka ile müvekkilinin markaları arasında karıştırılma olasılığı bulunduğunu, müvekkili tarafından yılda bir kez …’da gerçekleştirilen bir spor organizasyonunda “…” markasını görenlerin dava konusu marka ile karıştıracaklarını, davalının kötüniyetli olduğunu, emsal yargı kararları bulunduğunu ileri sürerek dava konusu YİDK kararının iptalini ve markanın sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin, Türkiye’de uzun yıllardan beri başarılı ve prestijli spor organizasyonları düzenlediğini, davacının müvekkilinin markalarına kötüniyetli olarak dava açtığını, “…” ve “…” ibarelerinin kimseye özgülenemeyeceğini, markaların benzer olmadığını, aralarında karıştırılma olasılığı bulunmadığını, ilgili tüketicinin dikkatli olacağını, davacı markasının tanınmış olduğu iddialarının asılsız olduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu, emsal dosyalarda karıştırılma ihtimalinin bulunmadığının tespit edildiğini, davacının mahkemeyi yanıltma amacında olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “… …” ibareli marka başvurusu ile davacının “… …” ve “şekil + … … …” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu, dosyaya yansıtılan delil ve belgelerde davaya konu marka başvurusundan önceki yıllarda davacı tarafın Nevşehir Ürgüp yöresinde “…” adında maraton yarışması düzenlediği ve 41. sınıftaki dava konusu hizmetlerle ilişkili/bağlantılı olmak üzere buna yönelik sponsor ve düzenleyen konumunda faaliyetlerde bulunduğu, SMK’nın 6/3. maddesi anlamında “…” ibaresi üzerinde markasal olarak önceye dayalı hakkı bulunduğu, SMK’nın 6/5. maddesindeki tanınmışlık koşulu ile dava konusu markanın kötüniyetli olarak başvurusu yapıldığı kanıtlanmasa da bu durum markalar arasında oluşan iltibası ve davacının önceye dayalı kullanım hakkını ortadan kaldırmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, dava konusu 2019-M-3019 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu 2017/122731 sayılı markanın sicilden terkin edilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili şirketin 2010 yılından beri davalı şirket ile aynı iştigal konusunda yaptığı etkinlikler de dikkate alınarak eskiye dayalı kullanım, tanınmışlık sağladığının açık olduğunu, tanınmışlık nedeniyle müvekkili şirket markasının zarar göreceğinin de çok açık bulunduğunu, davalının kötüniyetli olarak itiraz konusu başvuruları yaptığını, davalının ısrarla müvekkilinin öncelikli marka hakkı sahibi olduğu markalar ile iltibas yaratacak veya tanımlayıcı yeni marka başvuruları yapmaya devam ettiğini, davalının tüm başvurularının, başvuru hakkının kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ilk derece mahkemesi kararının gerekçe bölümünde her ne kadar bütünsel izlenime bakılması gerektiği belirtilmiş ise de, devamında dava konusu “… …” markası ile “şekil+ … … …” ibareli markalar arasında görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede benzerlik bulunduğunun kabulünün isabetsiz ve hukuka aykırı olduğunu, dava konusu marka ile davacının dayanak gösterdiği markaların, görsel, işitsel ve anlamsal bakımdan benzer olmadığını, “…” ibaresinin tek bir kişinin kullanımına özgülenemeyeceğini, dava konusu marka ile davacının markalarının tescilli olduğu 41. sınıfta yer alan mal/hizmetlerin yöneldiği “ortalama tüketici kitlesi”nin diğer sınıflarda yer alan ortalama tüketici kitlelerine göre daha bilgili, üst düzeyde dikkat seviyesine sahip ve ihtiyatlı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davanın tüm yönleri ile reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin isabetli olmadığını, markalar arasındaki benzerliğin değerlendirilmesinin, markada yer alan kelime ya da şekil unsurlarının birbirlerinden bağımsız olarak tek tek ele alınması yoluyla değil, markada yer alan tüm unsurların birlikte yarattığı bütüncül izlenime göre yapılması gerektiğini, markada, “…” ibaresine ve coğrafi bir yer adı olan, bu yönüyle de herkesin kullanımına açık tutulması gereken “…” ibaresine yer verildiğini, bu yönüyle davalı markasını bir bütün olarak gören ortalama tüketici kitlesinin, bunu davacı markalarıyla karıştırmaları mümkün bulunmadığını, ayırt ediciliğin sağlandığını, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 ve 6/3. maddesinin uygulanma koşullarının gerçekleşmediğini, verilmiş olan YİDK kararının hukuka uygun bulunduğunu, “… / …” ibaresinin bir coğrafi yer adı olması sebebiyle zayıf bir tanıtma işareti olduğunu, herkesin kullanımına açık coğrafi yer adının farklı eklerle veya kelimelerle birlikte kullanıldığı hallerde, her duyulduğunda veya görüldüğünde refleksif olarak itiraz sahibi firmayı çağrıştırmasının mümkün olmadığını, mahkemece uyuşmazlığın çözümünün teknik bilgi gerektirdiği kabul edilerek bilirkişi heyetinin görüşüne başvurulduğu, bilirkişi heyeti tarafından raporun düzenlendiği, raporun hukuka uygun olduğu, dosyada aksi yönde bir başka raporun da yer almadığını, rapordaki teknik hususlara itibar edilmeyerek kurulan hükmün hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının başvuru konusu yaptığı “… …” ibareli marka ile davacının itirazına mesnet olarak gösterdiği “… …” ve “şekil + … … …” ibareli tescilli markası arasında, biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu hizmetler için ayırdığı satın alma/yararlanma süresi içinde, davalının “… …” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “… …” ve “şekil + … … …” ibareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, somut uyuşmazlıkta SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulunun oluştuğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, “… + şekil – … …, şekil + … … …” ibareli markaların içinde bulunduğu markalara ilişkin vermiş olduğu 2019/4043 Esas, 2020/2272 Karar ve 02/03/2020 Tarihli kararın da bu yönde bulunduğu, zira bu kararda markalar arasında iltibas bulunmadığına yönelik Dairemiz kararının kaldırılmasına karar verilmesi nedeniyle bu sonuca ulaşıldığının anlaşıldığı, diğer yandan dosyada bulunan bilgi ve belgelerden, SMK’nın 6/5. maddesindeki tanınmışlık koşulu ile dava konusu markanın kötüniyetli olarak başvurusu yapıldığı hususlarının kanıtlanmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekili ile davalı …. Şti. vekili ve davalı …vekilinin istinaf başvurularının HMK’nin 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca taraflardan alınması gereken 80,70’er TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı ile davalılar …. Şti. ve …tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,3‬0’ar TL’nin davacı ile davalılar …. Şti. ve … ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı ile davalılar …. Şti. ve …tarafından yapılan yargılama giderlerinin anılan tarafların uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.