Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1068 E. 2023/1014 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1068 – 2023/1014
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1068
KARAR NO : 2023/1014
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2021
NUMARASI : 2020/200 E. – 2021/172 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/05/2021 Tarih ve 2020/200 Esas – 2021/172 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 2019/30562 başvuru numarası ile “…” ibareli markanın tescilini talep ettiğini, başvurunun Markalar Dairesi Başkanlığının yazısı ile kısmen reddedildiğini, kısmen ret kararına müvekkilinin itirazlarının YİDK tarafından reddedildiğini, davalı şirketin gerekçe gösterdiği markanın dahil olduğu sınıf ile müvekkili şirketin marka sınıfları dikkate alındığında ürünlerin tüketici kitlesinin halk olmadığını, ürünlerin muhatabının teknikte uzman kişiler olduğunu, davalı şirketin “…” ibaresini içeren tüm ibarelere, tamlamalara ve kombinasyonlara ilişkin tekel hakkını elinde bulundurmaya çalıştığını, “…” kelimesinin ayırt edici gücü zayıf bir ibare olduğunu, müvekkili şirket …’ın tüketiciler nezdinde yerli ve milli bir marka algısı ile ayırt ediciliği yüksek bir marka yarattığını, müvekkili şirket tarafından yapılan tescil başvurusunda kısmi redde gerekçe olarak gösterilen markaya kıyasla ayırt edilmesini sağlayacak düzeyde ve yeterlilikte farklılık oluştuğunu, markaların aynı olmadıklarını, ilgili alıcılar nezdinde ayırt edilebilecek düzeyde farklı olduğunu ileri sürerek YİDK kararının iptali ile 2019/30562 başvuru nolu “…” ibareli markanın tescil talebindeki tüm sınıflar yönünden tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının “…” ibareli başvuru markası ile davalı firmanın “…” ibareli markası arasında arasında, her ne kadar … ibaresi ortak olarak yer alsa da, markanın bütünselliği açısından biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, davalı markasındaki “…” ibaresi ayırt ediciliği zayıf bir ibare olduğu, diğer yönden davacı markasındaki asli ayırt ediciliği yüksek olan savunma sanayinde yaygın bilinirliği olan … ibaresinin refleks olarak tüketici zihninde “…” ibareli başvuru markasını davalı markasından ayrı bir marka olduğu izlenimini vereceği, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas-benzerlik-karıştırılma ihtimali koşulunun oluşmadığı, aksi yöndeki bilirkişi görüşüne iştirak edilmediği gerekçesi ile davanın kabulüne, 2020-M-3884 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, başvurunun kısmen reddine mesnet marka “…” ibaresinden, davacıya ait başvuru markası ise “…” ibaresinden oluştuğunu, harflerin hemen hemen birbirinin aynısı olup, genel görünümleri ve bir bütün olarak bakıldığında markaların, görsel, işitsel ve kavramsal açıdan ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırma ihtimaline neden olacak şekilde hatta birebir aynılığa dek varan benzerliğe sahip bulunduğunu, aynı tür mallar üzerinde ortalama dikkate sahip tüketicilerin iki markayı birbirinden yeterince ayırt etme niteliğinin bulunmadığını, söz konusu markalar bakımından md. 6/1 deki karıştırma ihtimaline ilişkin koşulların gerçekleştiğini, bilirkişi raporuna aykırı eksik inceleme neticesinde karar verildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davacının “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvurunun yayımlanmasından sonra yapılan itiraz sonucunda başvuru kapsamında bulunan 13. sınıftaki “Ateşli, havalı, yaylı silahlar ile bunlara ait kılıf ve askı kayışları. Ağır silahlar, havanlar, roketler. Kişisel kullanım için koruyucu gazlar. Roket, roketatar ve füze sistemleri ile bunlara ait fırlatma ve tahrik sistemleri, roket ve füze sistemlerinin yakıt, mekanik, elektronik ve plastik parçaları, harp başlıkları ve aksamları. Mühimmat ve mermiler; torpidolar; patlayıcılar; patlayıcı tozlar; patlayıcılar için tapalar; piroteknik ürünler. Her türlü silahlar ve silah sistemleri.” malların başvuru kapsamından çıkarıldığı, bu karara yönelik olarak davacının itirazının da dava konusu YİDK kararı ile reddedildiği, bu bağlamda dosya kapsamındaki uyuşmazlığın davacının başvurusuna konu markası ile davalının itirazına mesnet markası arasında, somut uyuşmazlıkta başvuru kapsamından çıkarılan 13. Sınıf emtia yönünden SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında iltibas bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacının başvurusuna konu ibarenin “…” olduğu, başvuru konusu ibarede karşılaştırmada esas alınacak ibarenin “…” olduğu, zira … ibaresinin çatı marka olması nedeniyle iltibas karşılaştırmasında dikkate alınamayacağı, davalı markasının da “…” ibaresinden oluştuğu, bu itibarla taraf markalarında karşılaştırılacak ibarelerin aynı olduğu, “…” ibaresinin başvuru kapsamından çıkarılan dava konusu 13. Sınıf emtia için zayıf bir ibare olarak da nitelendirilemeyeceği, bu nedenle de tarafların markalarının görsel, anlamsal ve işitsel olarak benzer olduğu ve iltibas riski taşıdığı kanaatine varılmıştır.
Ancak 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinin somut uyuşmazlığa uygulanabilmesi için karşılaştırılan markaların kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği şartının da gerçekleşmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerden davalının itirazına mesnet markaları ile davacının başvurusunun kapsamında bulunan ve çıkarılan 13. Sınıf emtianın aynı/benzer olduğu, zira karşılaştırılan malların dağıtım kanalları, kullanım yöntemleri, hedeflenen halk kesimleri aynı olduğu gibi birbirlerini tamamlama veya birbiri yerine ikame edilebilme niteliklerinin de bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Bu itibarla somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6/1. maddesinin somut olaya uygulanabilme şartları bulunduğu için davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi kanaat ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmelidir. Diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilen yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmemiş, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin ise yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş, istinaf başvurusunun sadece davalı … tarafından yapıldığı dikkate alınarak vekalet ücreti taktir edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/05/2021 Tarih ve 2020/200 Esas – 2021/172 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45‬ TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından yatırılan 23,50 TL posta masrafı, 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 185,6‬0 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … verilmesine,
7-Davalı şirket tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/09/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.