Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1065 E. 2023/1017 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1065 – 2023/1017
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1065
KARAR NO : 2023/1017
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2020
NUMARASI : 2019/292 E. – 2020/309 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali-
Markanın Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/11/2020 tarih ve 2019/292 E. – 2020/309 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının marka tescil başvurusunda bulunduğu “…” ibareli marka ile müvekkili şirket adına tescilli ve tanınmış “…” ve “…” ibaresini taşıyan markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, müvekkiline ait “…” ve “…” kök ibareli bu markaların seri marka niteliğini taşıdığını, tarafların markalarının esas ve ortak unsurlarının aynı olduğunu, davalının markasının tanınmış olan müvekkilinin markasının gücünün ve etkileme alanının zayıflamasına neden olacağını ve “…” markasının, tüketici gözünde ürün veya hizmetin kaynağını belirtme fonksiyonunu giderek zayıflatacağını, yoğun tanıtım ve kullanım nedeniyle “…” ibaresinin müvekkili ile özdeşleştiğini, marka başvurusunun kötüniyet taşıması nedeniyle tüm mal ve sınıflar açısından hükümsüz kılınması gerektiğini ileri sürerek 2019-M-7147 sayılı YİDK kararının iptaline ve 2018/84815 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, “…” ve “…” ibarelerinin ayırt ediciliğinin zayıf bulunduğunu, ticari hayatta herkes tarafından kullanılabilecek mahiyette olup, herhangi bir şahsın tekeline bırakılamayacağını, davacı şirketin “…” markaları ile müvekkili şirketin “… şekil” ibareli markasının karıştırılamayacağını, zira müvekkili şirket tarafından özel olarak tasarlanmış turkuaz ve açık kahverengi renklerde bir baykuş figürü ile anılan baykuş figürünün altında “…” ifadesi yer aldığını, davacı şirketin markalarının ise düz yazıdan ibaret olup, herhangi bir ayırt ediciliği bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesinin bulunmadığı, davacıya ait “…” ve “…” ibareleri etrafında oluşturulan seri markaların ayırt ediciliğinin düşük olduğu, SMK’nın 6/1. maddesinin koşullarının somut olayda gerçekleşmeyeceği, davacı tarafça ibraz edilen bilgi ve belgeler kapsamında davacı yana ait markaların tanınmış marka olduğu yönünde bir kanaat oluşmadığı, davacı markasının tanınmış olduğu kabul edilse dahi, taraf markalarının benzer olmadığı gözetildiğinde, davalıya ait markanın, davacıya ait markaların ayırt edicilik karakterine ve itibarına zarar vermesi ve tanınmışlığından haksız yarar sağlanması ihtimallerinin somut olay bakımından mevcut olmadığı, davalı şirketin kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiasına dayalı istemlerin yerinde bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu “…” ibaresinin, görsel, işitsel ve anlamsal olarak müvekkilinin markaları ile benzer olmadığı ve tüketici tarafından bağlantı kurulmayacağı yönündeki kararın hatalı olduğunu, dava konusu marka ile müvekkilinin markaları bakımından ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali gerçekleştiğini, davalı markanın asli unsurunun “…” olması nedeni ile tüketicilerin markayı müvekkili ile ilişkilendirmesi ve müvekkilinin markalarının devamı olarak algılamasının kaçınılmaz olduğunu, zaman içerisinde “…” ibareli markaların müvekkili ile özdeşleştiğini, seri markaların marka korumasından yararlanırken tanınmış markalara benzer bir korumadan yararlanması gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı şirketin başvurusuna konu “ŞEKİL+…” ibaresi ile davacıya ait “…” ve “…” ibareleri etrafında oluşturulan markalar arasında, bir bütün olarak, görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira başvuru konusu markanın genel görünümü itibariyle markasal ayırt ediciliğinin bulunduğu, davacıya ait “…” ve “…” ibareli itiraza mesnet markaların ayırt ediciliğinin düşük olduğu, SMK’nın 6/1. maddesi koşullarının somut olayda gerçekleşmeyeceği, dosya kapsamında bulunan delillere göre davacı yana ait markaların tanınmış marka olduğunun ispatlanamadığı, davalı şirketin kötüniyetli olduğu iddiasına dayalı istemlerin yerinde bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/09/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.