Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1062 E. 2023/1065 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1062 – 2023/1065
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1062
KARAR NO : 2023/1065
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2020
NUMARASI : 2019/288 E. – 2020/384 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/12/2020 tarih ve 2019/288 E. – 2020/384 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şahsa ait 2018/79794 numaralı 35. sınıf kapsamındaki “…+şekil” ibareli markaya, müvekkilinin 2016/52484, 2016/52483, 2012/69001 ve 2011/99172 sayılı “…” esas unsurlu markalarına benzerliği nedeniyle SMK md. 6/1, başvuru sahibinin kötüniyetli eylemleri nedeniyle SMK md. 6/9 ve müvekkiline ait markaların tanınmışlığı nedeniyle SMK md. 6/5 maddesi gerekçe gösterilerek itiraz ettiklerini, itirazın YİDK 2019-M-7017 sayılı kararı ile markaların benzer olmadığı temel gerekçesi ile reddedildiğini, oysa müvekkilinin markalarının toplum nezdinde tanınmışlığa ulaştığını, davaya konu markanın müvekkiline ait markalar ile karıştırılma ihtimali yarattığını, müvekkili markalarının tamamının esas unsurunun “…” esas unsurlu olduğunu, “…” ibaresinin çatı marka, diğer unsurların tali unsur olduğunu, davalının kötüniyetli başvurular yaptığını, davalının 2018/03075 no’lu “…” ibareli marka başvurusunun re’sen reddedildiğini ileri sürerek 2019-M-7017 sayılı YİDK kararının iptaline ve 2018/79794 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait 2012/69001 ve 2011/99172 sayılı gerekçe olarak gösterilen markalarda yer alan mal ve hizmetler ile dava konusu markada yer alan bir kısım hizmetler ayniyet/benzerlik taşımakla birlikte, taraf markalarının görsel, işitsel, kavramsal ve bütünsel değerlendirmede benzer olmadığı, somut olay bakımından markaların karıştırılması/ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluşmadığı, dosya kapsamında “…” ibaresinin tanınmışlığını gösterir belge bulunmadığı, davacı markasının tanınmış olduğu kabul edilse dahi, taraf markalarının benzer olmadığı gözetildiğinde, davalıya ait markanın, davacıya ait markaların ayırt edicilik karakterine ve itibarına zarar vermesi ve tanınmışlığından haksız yarar sağlanması ihtimallerinin somut olay bakımından mevcut olmadığı, davalı şahsın kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiasının yerinde bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davaya konu markalar arasında iltibas derecesinde benzerlik bulunduğunu, müvekkilinin markasında yer alan “…” ibaresinin de çatı marka niteliğinde olduğunu, “…” ibaresinin gerek marka içerisindeki konumu gerekse de yıllardır süregelen ve tüketici hafızasında yer eden “…, …” sloganıyla müvekkili tarafından ayırt edicilik kazanarak kendisi ile özdeşleştiğini, “…” kısaltmasının ayırt edicilik niteliğinin bulunmaması sebebiyle davalı markasının esas unsurunun tıpkı müvekkilinin markalarındaki gibi “…” şeklinde olduğunu, markaların bir bütün olarak bıraktıkları intibanın göz önüne alınacağının genel kabulü her ne kadar doğru olsa da, ortalama tüketicinin dikkati ayırt edici unsurlarda yoğunlaşmakta ve zihninde bu unsurlar üzerinden bir benzerlik değerlendirmesi gerçekleştirdiğini, hitap edilen tüketici kitlesi sunulan mal ve hizmetin niteliğine göre değişmekte olup davaya mesnet markaların emtialarında ortalama tüketicinin dikkat düzeyi düşük olacağını, müvekkiline ait dayanak markaların tanınmış marka olduğunu, davalının tescil başvurusunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının başvurusuna konu olan “… …+ şekil” ibareli marka ile davacının itirazına mesnet olarak gösterdiği markaları arasında görsel, işitsel, kavramsal ve bütünsel değerlendirmede SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, zira markalar arasındaki ortak olan “…” ibaresinin, marka vasfı ve ayırt edici niteliği bulunmayan, herkesin kullanımına açık bir ibare olduğu, diğer yandan dosya kapsamında tanınmışlık için sunulan belgelerin dava konusu “…” ibaresine yönelik olarak kabul edilmeyeceği, SMK’nın 6/5. maddesindeki koşulların bulunmamasının yanında davalı şahsın kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgunun da olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/09/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.