Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1060 E. 2023/1030 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1060 – 2023/1030
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1060
KARAR NO : 2023/1030
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2021
NUMARASI : 2020/186 E. – 2021/95 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/02/2021 tarih ve 2020/186 Esas – 2021/95 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalı Şirket tarafından 2019/10626 sayılı “…” ibareli marka başvurusunun yapıldığını, müvekkilince adına tescilli “…” ve “…” ibareli markalara dayalı olarak bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa söz konusu başvurunun müvekkilinin tescilli ve tanınmış markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, müvekkili tarafından yoğun emek ve etkin tanıtım faaliyetleri sonucu tüketiciler nezdinde müvekkili ile özdeşleşmiş olan markalardan birinin “…” kök markaları bulunduğunu, müvekkilinin “…” ve “…” ibaresine ekli ibare ve şekillerle oluşturulmuş 242 adet tescilli markasının ve devam etmekte olan başvurularının olduğunu, bu markaların seri marka niteliği taşıdığını, tüketicilerin, müvekkilinin “…” unsurlu seri mahiyetteki markalarını taşıyan mal ve hizmetlerden satın almak veya yararlanmak isterken başvuru sahibinin “…” işaretini taşıyan mal ve hizmetleri satın alma yönünde tercihte bulunabilecekleri, müvekkili markasının ayırt edici gücünün ve etkileme alanının zayıflamasına yol açacağını, davalı markanın esas ve ortak unsurlarının müvekkili markaları ile aynı olduğunu, dava konusu marka ile oldukça benzer şekilde “servis …” markası ile ilgili olarak Ankara 4. FSHHM’nin 2017/211E – 2019/35K sayılı dosyasında ve yine Ankara 4. FSHHM’nin 2018/478E – 2020/389K sayılı dosyasında “serviscepte aradığım servis cebimde” markaları ile ilgili müvekkili lehine kararlar verildiğini, müvekkili markalarının uzun yıllar boyunca yapılan yatırımlar ve kullanımlar neticesinde neredeyse tanınmış olduğunu, dava konusu markanın tesciline izin verilmesi halinde, müvekkili markalarının üzerindeki ayırt ediciliğin zarar göreceğini, çeşitli yargı kararlarında, müvekkilinin markalarının ortak “…” unsuru içerir markalar ile benzer görülerek iltibas ihtimalinin varlığının kabul edildiğini, başvuru konusu markanın aynı zamanda kötü niyetle tescil edilmek istenildiğini, bu nedenle tüm mal ve sınıflar yönünden hükümsüz kılınması gerektiğini ileri sürerek, 2020-M-4461 sayılı YİDK karar iptaline ve 2019/10626 sayılı başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı TÜRKPATENT vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davacı yanın çekişmeli markaları kullanmadığını, “…” ibareli markaların davacının tekeline alınmasının mümkün olmadığını, “…” ifadesinin gms teknolojisiyle beraber mobil olarak kullanılabilen iletişim cihazlarını ifade ettiğini, ayırt edici özelliğinin son derece zayıf olduğunu, taraf markaları arasında bir benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle davacıya ait markaların kapsamlarındaki hizmetlerin aynı, aynı tür ve benzer oldukları, taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesinin bulunmadığı, sadece “…” ibaresinin varlığından kaynaklı olarak önceki ve sonraki markalar arasında bir ilişki kurulma ihtimalinin mevcut olmadığı, davacının “…” şeklinde bir seri marka ailesi var ise de bu seri marka ailesinin her bir üyesinin zayıf ayırt edici nitelikte olduğu, dolayısıyla sonraki yaratılan markanın herhangi bir şekilde önceki markadan imaj teminine neden olacak özellikle taşımaması halinde, günümüz koşullarında “…” ibaresinin, herhangi bir hak sahibine münhasır bir aidiyet taşımayacağı, taraf markaları arasında, ilgili tüketici algısında iltibasa neden olabilecek, iktisadi – idari bağlantı tesisi yanılgısı doğurabilecek düzeyde bir benzerliğin mevcut olmadığı, davacı tarafça ibraz edilen bilgi ve belgeler kapsamında davacı yanın “…” ibareli markalarının, “…” lider markasından bağımsız bir şekilde tanınmış olduğu ya da kullanım sonucunda yüksek bilinirlik elde ettiği yönünde bir kanaate varılmasının mümkün olmadığı, davalı şirketin kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkeme kararının, dava konusu marka ile birebir verilmiş iki emsal karar ile çeliştiğini, emsal iki kararın varlığına rağmen davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı bulunduğunu, dava konusu marka başvurusu ile müvekkilinin “…” asıl unsurlu seri markaları arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik olduğunu, başvurunun tescili halinde davalının haksız yarar sağlayacağını ve müvekkili markalarının itibarının ve ayırt edici karakterinin zedeleneceğini, dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlanmadığını, … ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olmadığını, aksi halde dahi marka kapsamındaki tüm mal ve hizmetler için asgari bir korunma sağlanmasının hukuki gereklilik olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ve “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama tüketiciler üzerinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerliğin olmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu ve başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, davacının emsal olarak dayandığı dosyalarda davanın reddine karar verildiği, bunlardan Ankara 2. FSHHM’nin 2018/478 E., 2019/389 K. Sayılı dosyasında verilen kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından da onanarak kesinleştiği, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından 6769 sayılı SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddesi koşullarının da somut olayda bulunmadığı, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.