Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1058 E. 2023/1029 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1058
KARAR NO : 2023/1029
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2021
NUMARASI : 2019/301 E. – 2021/58 K.

DAVACILAR
VEKİLLERİ
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Markanın Hükümsüzlüğü, Marka Hakkı İhlâli
Bulunmadığının Tespiti, Markanın Kullanılmasının Men’i

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 05/02/2021 tarih ve 2019/301 Esas – 2021/58 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacılar vekili, … A.Ş.’nin kurucu ortakları olan müvekkillerinin başvurusu üzerine, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından verilen 16/05/2019 tarih ve 8369 sayılı kuruluş izni kararının 29/05/2019 tarih ve 30788 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığını, söz konusu kuruluş izni kararını müteakip, taraflarınca ve müvekkili kurucu ortaklar tarafından, … A.Ş.’nin faaliyet izninin alınması maksadıyla gerekli hukuki ve idari hazırlık sürecinin devam ettirildiğini, davalı …’in, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından söz konusu kuruluş izni kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten bir gün sonra 30/05/2019 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumu’na … ibareli olarak 36. sınıfta tescil başvurusunda bulunduğunu, 2019/54182 başvuru numaralı marka tescil başvurusuna müvekkillerince yapılan itirazın Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından reddedildiğini, müvekkili kurucu ortaklar adına marka başvuru sahibi …’e ihtarnameler gönderildiğini ve marka başvurusunun geri çekilmesi yönünde taleplerinin iletildiğini, ancak sonuç alınamadığını, mevcut durumun … A.Ş. ve kurucuları olan müvekkillerinin haklarını zedelediğini ve ivedi bir şekilde bu duruma son verilmesi gerektiğini, müvekkillerinin “…” ibareli markayı, davalı tarafın tescil tarihi olan 07/10/2019 tarihinden çok öncesinde kullanmaya başladığını, “…” ibareli markanın, ilk kez müvekkilleri tarafından maruf hale getirilip, dava konusu markanın tereddütsüz müvekkillerine ait olduğunu, marka başvurucusunun kötüniyetle hareket ettiğini, davalının, BDDK’nın müvekkiline verdiği kuruluş izninden bir gün sonra tescil başvurusu yapmasının, daha sonra kendileriyle yapılan görüşmelerdeki ifadelerinin ve banka kurmak için BDDK’ya bir başvuru yapmamasının kötü niyetin göstergesi olduğunu ileri sürerek, davalı adına tescilli 2019/54182 sayılı markanın hükümsüzlüğüne, markanın kullanımının men’ine, davalı adına 07.10.2019 tarih 2019/54182 sicil no ile 36. sınıfta tescilli bulunan … markasına müvekkillerince tecavüzün olmadığına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, söz konusu beyanların ve isnatların taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili ile davacıların faaliyet alanlarının birbirlerinden farklı olduğunu, farklı bir sektörde ticari hayatına devam eden müvekkilinin davacılara ait herhangi bir hakkın zedelenmesine sebebiyet vermesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin salt bu isim ve marka sebebiyle elde ettiği bir kazanç bulunmadığını, müvekkilinin bankacılık faaliyetleri yönünde şimdilik bir faaliyetinin söz konusu olmadığını, Türkiye’de ticari faaliyette bulunan herkesin, marka tescil talebinde bulunmaya yetkili olduğunu, bu bağlamda müvekkilinin herhangi bir kötü niyetinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı şahısların “… A.Ş” unvanlı bir yatırım bankası kurulması için izin talebi üzerine, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 16.05.2019 tarih 8369 sayılı kararı ile; kurucu ortaklar …, …, …, … ve … tarafından Türkiye’de “… A.Ş,” unvanlı 150 Milyon TL sermayeli bir kalkınma ve yatırım bankası kurulmasına izin verilmesine karar verildiği, bu kararın 29.05.2019 tarih 30788 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği, davalının dava konusu marka başvurusunu 30.05.2019 tarihinde gerçekleştirdiği, Resmi Gazete’de ilan edilmesi ile birlikte “… A.Ş” unvanlı bir yatırım bankasının kurulmasına izin verildiğinin herkese duyurulduğu, bu tarihten hemen bir gün sonra 30.05.2019 tarihinde, davalının “…” ibareli 36.sınıfta yer alan hizmetler bakımından marka tescil başvurusunda bulunduğu, bu başvurunun gerek işaret olarak, gerekse faaliyet alanı olarak davacıların kurma izni aldığı yatırım bankası unvanı ve iştigal alanı ile aynı olduğu, izin kararının Resmi Gazete’de ilan edilmesinin hemen ertesi günü davalının aynı unvanı marka olarak aynı faaliyet alanını da kapsayacak şekilde tescil başvurusuna konu etmesinin hayatın olağan akışına uygun bir yaklaşım olmadığı, nitekim tanık olarak dinlenen …’ın da, davalının önce vekili aracılığıyla, daha sonra da bizzat davalının kendisi tarafından arandığını ve sırasıyla 100.000 TL, 50.000 TL ve 20.000 TL gibi rakamlar teklif edilerek, bu bedellerin ödenmesi karşılığında marka sorununun çözüleceğinin kendisine belirtildiğini ifade ettiği, davalının salt engelleme amaçlı olarak ve para karşılığında bu markanın kullanılmasına cevaz verme kastı ile dava konusu marka başvurusunda bulunduğu, bu eylemlerin bir markanın klasik fonksiyonlarından faydalanma kastı dışında kötüniyetli olarak yerine getirildiği, belirtilen nedenlerle SMK m.6/9 hükmü koşullarının mevcut olduğu, davalıya ait markaya sağlanan koruma hükümsüzlük kararı ile hiç doğmamış sayıldığından, yukarıda özetlenen davacılar eylemlerinin davalının kötüniyetli olarak tescil ettirdiği 2019/54182 sayılı marka hakkına tecavüz teşkil etmediğinin tespitine karar verildiği, davalı markasının kullanılmasının men’inin talep edildiği, dava tarihi itibariyle davalıya ait tescilli 2019/54182 sayılı marka söz konusu olup, davacılara ait öncelik ilkesine uygun herhangi bir marka bulunmadığı, dava tarihi itibariyle davalıya ait tescilli bir markanın söz konusu olması, SMK m.155 hükmünün uygulama alanı bulabileceği davacılara ait önceki tarihli herhangi bir tescilli markanın olmaması, bu nedenle davacıların davalıya ait markanın kullanılmasının men’ini sağlayacak inhisari bir sınai hakkının bulunmaması olguları karşısında davalı markasının kullanılmasının men’i isteminin yerine olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıya ait 2019/54182 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davacıların eylemlerinin, davalının kötüniyetli olarak tescil ettirdiği 2019/54182 sayılı marka hakkına tecavüz teşkil etmediğinin tespitine, davalı markasının kullanılmasının men’i isteminin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, her ne kadar davacılar tarafından markanın haksız ve kötü niyetli bir şekilde tescil edildiği iddia edilmişse de daha önce de belirtildiği gibi müvekkilinin Bankacılık Kanununun 150. maddesine göre henüz bir faaliyetinin bulunmadığını, ancak bu durumun bulunmayacağı manasına gelmediğini, 36. sınıfta tescilin sadece bankacılık değil sigorta şirketi gibi başkaca faaliyetleri de kapsadığını, mahkemenin verdiği kararın hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli bir şekilde markayı tescil ettirmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE :Dava, marka hükümsüzlüğü, marka hakkına tecavüzün bulunmadığının tespiti ile marka kullanımının meni istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, her ne kadar davalı tarafça istinaf karar ve ilam harcı, mahkemece kendisine verilen süreden sonra yatırılmış ise de davalıya çıkan muhtıranın usulüne uygun olmaması karşısında davalı istinafının süresinde olduğunun kabulünün gerektiği, davacı gerçek kişilerin “… AŞ” unvanlı bir yatırım bankası kurulması için BDDK’dan izin aldıkları, bu kararın Resmi Gazetede ilan edilmesinden bir gün sonra davalının aynı ibareli marka başvurusunda bulunmasının açıkça kötü niyetli olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip