Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1046 E. 2021/1047 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2020
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Tespit

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09/07/2020 tarih ve ….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, müvekkil Kooperatifin 1967 yılında, … ise 1993 yılında kurulduğunu, … küçük ve orta ölçekli işletmelerin kuruluşunu ve geliştirilmesini desteklediğini, müvekkillerinin farklı konularda çalışmalar yürütmek amacıyla içinde “…” ibaresi geçen çeşitli tüzel kişilikler oluşturduklarını, “…” ibaresinin zamanla müvekkilleri ile özdeşleştiğini, bu ibare yönünden gerçek hak sahibi haline geldiklerini, davalının ise “…” işletme adıyla faaliyet yürüttüğünün görüldüğünü, davalının haksız olarak müvekkillerinin ticaret unvanını işletme adı olarak kullandığını, işletme adında esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, davalının iltibas ve haksız kullanımı nedeniyle ihtar gönderdiklerini, ancak bu ihtarın davalı yanca iade edildiğini, TTK’nın 50. maddesi uyarınca bu unvanın kullanılması konusunda müvekkillerinin tekel hakkını elde ettiklerini, TTK’nın 45. maddesi gereğince daha önce tescil edilen unvanların, başkaları tarafından ancak diğerleri ile ayırt edilmeyi sağlayacak yeterli ek ile kullanılabileceğini, davalının böyle bir ek yapmadığını, davalının işletme adındaki esas unsur olarak yer verilen “…” ibaresinin kullanılmasının, müvekkilleri ile davalı arasında ekonomok, idari bağ olduğu izlenimi yaratacağını ve iltibasın kaçınılmaz olacağını, davalının haksız olarak iltibasa yol açacak biçimde unvanını ticaret siciline kayıt ettirerek haksız rekabete neden olduğunu ileri sürerek, davalının işletme adındaki “…” ibaresinin TTK’nın 52. maddesi gereğince kanuna uygun şekilde değiştirilmesine veya silinmesine, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, davalının bu unvanı kullanmasının haksız rekabet niteliğinde olduğunun tespitine ve menine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin ticari bir işletme olmadığını, müvekilinin sadece bir bina yöneticiliğnden ibaret olduğunu, herhangi bir işletme adı olmadığını, pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, ticaret ya da işletme olarak hiçbir şekilde kullanılmadığını, yine bu ad altında herhangi bir ürün veya hizmet sunulmadığını, müvekkili yöneticiliğin bulunduğu bina olan “…”nin … mahallesinde bulunduğunu, davacıların … ibaresini kullanma konusunda TTK’nın 52.maddesi kapsamında hak sahibi olduklarını da ispat etmelerinin gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı Kooperatifin 16/09/1967 tarihinde, davacı … ise 10/12/1993 tarihinde kurulduğu, davacıların tescil tarihleri itibariyle işletme adı yönünden davalıya göre önceliklerinin olduğu, davalı sitenin adının asıl unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, davacılar ile aynı ticaret sicil müdürlüğü yetki alanı içerisinde bulunan, işyerlerini bünyesinde barındıran davalının, isminde “…” ibaresini asıl unsur olarak kullanarak … ile arasında ekonomik ve/veya idari açıdan organik bağ olduğu ve müşteriler/tüketiciler nezdinde sunduğu mal veya hizmetin davacıların güvencesi altında sunulduğu izlenimini yarattığı, bu suretle “…” ibaresinin asıl unsur olarak kullanılmasının iltibasa neden olduğu gibi, haksız rekabet de teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı … Yönetimi’nin isminde bulunan”…” ibaresinin kullanmasının TTK’nun 52 ve 54. maddeleri gereğince haksız olduğunun tespitine ve kullanımının men’ine, iltibasa neden olan “…” ibaresinin davalı site yönetimi kayıtlarından silinmesine, davalının “…” ibaresi taşıyan emtia, belgeleri ile bina üzerinde bulunan “…” ibaresinin kaldırılmasına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, müvekkilinin yalnızca bir site yönetimi olmasından dolayı pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, müvekkilinin tüzel kişiliğinin olmadığını, davacının, belirli bir mahal bir lokasyon olan … yerleşim yerini tekeline almaya çalıştığını, coğrafi alandan sanki kendisine ait ticari işletmeler topluluğu gibi bahsettiğini, bu halde burada hak sahibi olduğunu ispat etmesi gerektiğini, davacının böyle bir hakkı ispat etmesinin, yani coğrafi bir alanı tekelinde göstermesinin hukuken imkansız olduğundan davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan da reddi gerektiğini, davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olmasına karşın arabuluculuğa başvurulmadığını, kullanılan “…” ibaresinin de yalnızca binanın adını oluşturduğunu, “…” ibaresinin, Ankara’nın Yenimahalle ilçesine bağlı bir mahalle olduğunu, “…” adı ile herhangi ticari bir faaliyet yapılmadığını, TTK’nın 52. maddesine aykırı bir durumun olmadığını, davacının adeta bir bölge adını tekeline almaya çalıştığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, TTK’nın 52. maddesi uyarınca davacıların unvanlarına tecavüzün tespiti ve sonuçlarının ortadan kaldırılması istemine ilişkindir
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, her ne kadar davalı tarafça pasif husumetlerinin olmadığı savunulmuş ise de ana taşınmazın genel yönetimi içinde kalan işler için yöneticinin/yönetim kurulunun dava takip yetkisinin bulunduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin …. sayılı kararının da bu yönde olduğu, davacıların unvanında yer alan “…” ibaresinin, davalı adında da aynen kullanıldığı, TTK’nın 52. maddesi uyarınca, ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması halinde hak sahibinin, bunun tespitini yasaklanmasını ve değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını isteyebileceği, somut olayda da TTK’nın 52. maddesi koşullarının oluştuğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10.12.2020 tarih ve… sayılı ilamında da kabul edildiği üzere davacıların unvanlarında yer alan “…” ibaresinin korunması gerektiğinden, davalı vekilinin bu ibarenin yer adı olduğuna ilişkin istinaf itirazının da yerinde görülmediği, dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olmadığından davanın zorunlu arabuluculuğa tabi bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/09/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/09/2021