Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1042 E. 2023/780 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1042
KARAR NO : 2023/780
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/04/2021
NUMARASI : 2020/171 E. – 2021/160 K.

DAVACILAR
VEKİLLERİ
DAVALI :
VEKİLLERİ
DAVANIN KONUSU : Marka Tecavüzün, Haksız Rekabetin Tespiti,
Önlenmesi, Ref’i ile Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/04/2021 tarih ve 2020/171 E. – 2021/160 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketlerden …’in … şirketinin fikri mülkiyet haklarını elinde bulunduran şirket olduğunu, diğer müvekkili …. AŞ’nin … bünyesinde Türkiye’de… ilinde faaliyet gösteren alt şirketlerden biri olduğunu, Türkiye’deki varlığının 1970 yılına uzandığını, müvekkili şirketin “…” marka ve logolarının Türkiye de dahil sayısız ülkede tescilli ve otomotiv endüstrisinde tanınmış olduğunu, “…” ibaresinin aynı zamanda müvekkili şirketlerin ticaret unvanının da çekirdek unsuru olduğunu, müvekkili şirketler ile davalı şirket arasında iş bu dosya dışında başka uyuşmazlıklara dayalı davalar da olduğunu, davalı şirketin müvekkillerine ait “…” ibaresi ile birebir aynı “…” ve ayırt edilemeyecek derecede benzer olan “…”, “…” vb. markaları ısrarla tescil ettirmeye çalıştığını, davalının “…”, “…” ve iş bu davaya konu edilen “…” markalarını kullanarak müvekkili şirketin sektörüne yönelik ürünler ürettiğini ve piyasaya tedarik ederek haksız yarar sağladığını, davalının kötüniyetli girişimlerinin ticari faaliyetlerine de sirayet ettiğini, markalar arasındaki tek farkın “P” ve “H” harflerinin yer değiştirmesi olduğunu, bu değişikliğin markalar arasındaki ayniyet derecesinde benzerliği ortadan kaldırmadığını, davalının markasal kullanımlarına konu ürünlerin müvekkili şirkete ait tescilli markalar kapsamındaki mal ve hizmetlerle benzer ve doğrudan ilintili olduğunu, markalar arasındaki ayniyet derecesinde benzerlik sebebiyle tüketicilerin yanılacağını, dava konusu 2016/80557 sayılı “…” markasının görsel ve işitsel açıdan ayırt edilemeyecek surette benzer olduğunu ileri sürerek davalı tarafından, iş bu dava konusu “…” kullanımları ile müvekkilinin tescilli “…” markalarına iltibas suretiyle yaratılan marka tecavüzü ve bu markalar ile ürünlerine yönelik yaratılan haksız rekabet durumunun tespitine, davalının tespit edilecek marka tecavüzü ve haksız rekabet fiillerinin önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, 2018/32645 sayılı “…” ve 2016/ 80557 sayılı “…” markalarının hükümsüzlüğüne, mahkeme kararının Türkiye çapında yayınlanan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde yayınlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, davaya dayanak gösterilen davacı markalarının … adına kayıtlı olduğunu, diğer davacı … San. ve Tic. AŞ’nin davada aktif husumet ehliyetinin olmadığını, mahkemenin huzurdaki davada yetkili olmadığını, huzurdaki davanın Kırıkkale 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, taraf markalarının benzer olarak düşünülebileceğini, usulüne uygun olarak tescil edilmiş benzer markanın haksız rekabet hükümlerine dayanılarak kullanılmaktan men’i yönünde talepte bulunulamayacağını, davacı tarafın mesnet gösterdiği markalarının hiçbirinin tanınmış marka olmadığını, davacı şirketin Türkiye’de bilinir olmadığını, davacının markalarını taşıyan yedek parçaların uzman kişiler tarafından kullanıldığını/satın alındığını, tüketicilerin/alıcıların davacının markasını taşıyan emtia yerine müvekkili şirket markasını taşıyan emtiayı satın almalarının mümkün olmadığını, davacı markalarında “sınai yağ” emtiasının bulunmadığını, davacı tarafın markalarının tescilli olduğu emtiaların son 5 yıldan beri Türkiye’de ciddi şekilde kullanıldığını ispat edemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının ihtilaf konusu “…” ibareli kullanımı ile davacı markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğu, ihtilaf konusu “…” ibareli işaretin yer aldığı emtianın davacıya ait 2002/05905, 95/000910 ve 99/004062 markaları kapsamında yer alan emtia ile benzer olduğu ve davalının uyuşmazlık konusu kullanımı ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunduğu, davalının kötüniyetli olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, davalının dava konusu “…” markasını tescilli olduğu tüm sınıflarda kullanımlarının, davacının tescilli 2002/05905, 1995/000910 ve 1999/004062 sayılı markalarına iltibas ve kötüniyet suretiyle marka tecavüzü ve bu markalar ile ürünlerine yönelik haksız rekabet olduğunun tespitine, davalının tespit edilecek marka tecavüzü ve haksız rekabet fiillerinin önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının, davacının aleyhine marka tecavüzü ve haksız rekabet yaratan her türlü mal ve ürün, hizmet, tabela, ambalaj, ilan, reklam, yayın, broşür, afiş, kartvizit ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı kağıt, fatura ve sair her türlü ticari evrak ile alan adları da dahil olmak üzere tüm kullanımlarının önlenmesine, davaya konu mütecaviz kullanımlara ilişkin ürün ambalajı, tabela, ilan, reklam, broşür, afiş, kartvizit ve sair her türlü tanıtım malzemesinin, basılı kağıt, fatura ve sair her türlü ticari evrakın ve bu şekilde bastırılmış olan materyal ve benzeri vasıtalara el konulmasına ve imhasına, 2016/80557 ve 2018/32645 sayılı markaların tüm sınıflarda hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, masrafı davalıya ait olmak üzere kararın ulusal çapta yayın yapan bir gazetede bir defa ilanına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, kararın bünyesinde bir çok hukuka aykırılık bulunduğunu. Yargılamadaki haklar dengesinin müvekkili lehine ağır biçimde bozulduğunu, tescilli markanın kullanımının haksız rekabet sayılamayacağını, haksız rekabet iddiaları yönünden asliye ticaret mahkemelerinin görevli bulunduğunu, gerekçeli kararın hukuki bir boyutunun bulunmadığını, hukuksuzluğun kötüniyet gerekçesi ile kamufle edildiğini, oysaki sadece marka tescilinin kötüniyet göstergesi olamayacağını, davacıların markalarının tanınmış marka olmadığını, markaların bütünüyle hükümsüz kılınmasının doğru olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka tecavüzün, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, ref’i ile hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının 2018/32645 sayılı “…” ve 2016/80557 sayılı “…” ibareli markaları ve kullanımları ile davacı tarafın mesnet markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğu, ihtilaf konusu markaların kapsamlarının davacıya ait 2002/05905, 95/000910 ve 99/004062 markaların kapsamında yer alan emtia ile benzer olduğu, davalının kullanımı ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, diğer yandan davalının kötüniyetli olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :20/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip