Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/104 E. 2022/1698 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/104
KARAR NO : 2022/1698
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2020
NUMARASI : 2019/109 E. – 2020/302 K.

DAVACI
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/10/2020 tarih ve 2019/109 E. – 2020/302 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin kurulduğu günden bu yana nizasız ve fasılasız surette kullanarak ayırt edicilik kazandırdığı adına tescilli “…” ibareli markaların iyi bilinen tanınmış bir marka haline geldiğini, davalının müvekkilinin “…” ibareli markasının toplumda edindiği bilinirlikten haksız biçimde yararlanmaya çalıştığını, müvekkilin 2001 yılından beri “…” ibareli ve esas unsurlu seri markaların maliki olduğunu, markasını uzun yıllardan beri yoğun ve ciddi surette kullandığını, söz konusu marka üzerinde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunu, müvekkili adına tescilli markalarla davalı yan adına tescil başvurusu yapılan marka arasında yazılış, okunuş ve telaffuz bakımından ayniyet olduğu gibi her iki markanın da kullanılmak istendiği sınıf aynı olduğundan bu hizmetlerden yararlanacak tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali bulunduğunu ileri sürerek YİDK’nın 2018-M- 11284 sayılı kararının iptaline, … sayılı #… … ibareli marka tescil edilmişse 25. sınıfta yer alan mallar bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin, 15 Haziran 1954 tarihinde İsviçre’nin Basel kantonunda kurulduğunu, içlerinde Türkiye’nin de bulunduğu 55 farklı ülkenin futbol federasyonlarının üye olduğu 60 yılı aşkın zamandır faaliyet gösteren bir birlik olduğunu, müvekkilinin dünya çapında insanları futbol oynamaya teşvik etmek amacıyla kim veya nereli olduğu, nasıl oynadığı vb. koşulları gözetmeksizin herkesi futbol oynamaya çağıran bir kampanya başlattığını ve bu kampanyayı da dilimizdeki karşılığı “Eşit Oyun” olan “… …” sloganıyla adlandırdığını, tamamen farklı konseptlerde oluşturulmuş bu markalar arasın iltibas ihtimali bulunmadığını, davacı iddialarının isabetsiz olduğunu, davacının dayanak markalarının ilgili mallar ve hizmetler üzerinde kullanılıp kullanılmadığının belli olmadığını, davacının itirazına dayanak olarak gösterdiği markalardan … sayılı markalarının tescil tarihinin 5 yıldan eskiye dayandığının tespit edildiğini, davacının itirazına karşı cevapları sunulurken davacının bu marka tescilleri kapsamındaki mal ve hizmetler üzerinde kullanımını gösteren delilleri sunmasını talep edildiğini, davacının itiraz dilekçesinde sunduğu, markasının kullanımına ilişkin görsellerin markaların ciddi kullanımını ispata elverişli olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı… vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “şekil + … …” ibareli marka başvurusu ile davacının “… …+şekil” ve “…+şekil” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, dosyaya yansıtılan delil ve belgelerden YİDK kararında da geçtiği üzere başvuruya konu “… …” markasının başvuru sahibi UEFA tarafından dünya çapında başlatılan ve dil, ırk, fiziksel özellik, cinsiyet ayrımı yapmadan herkesi futbol oynamaya davet eden bir kampanyanın adı olduğu, kampanyanın dünya çapında bu şekilde tanıtımlarının yapılarak tüketici nezdinde “şekil + … …” şeklinde bütünsel algı yaratıldığından davacıya ait yukarıda belirtilen markalardan görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik oluşmadığı, diğer yönden her taraf markalarında var olan işaretlerin kendi markalarını diğerinden de farklı görünüşe yol açtığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibasın bulunmadığı, davacı tarafın başvuru ibaresi üzerinde önceye dayalı ve gerçek hak sahipliği iddiasının kanıtlanmadığı, marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/5. maddesindeki tanınmışlık koşulunun da oluşmadığı, davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan, haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceğinin kanıtlanmadığı, SMK’nın 6/6. maddesindeki diğer fikri ve sınai hak iddiasının ispatlanamadığı, dava konusu marka açısından kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiasının sabit olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili şirketin “…” ibareli markasını uzun yıllardan bu yana nizasız ve fasılasız surette kullanarak markasına ayırt edicilik kazandırdığını, yaptığı yatırım ve harcadığı sermaye ile tanınmış marka haline getirdiğini, davalının, müvekkilinin “…” ibareli markasının toplumda edindiği bilinirlikten haksız biçimde yararlanmaya çalıştığını, söz konusu marka üzerinde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunu, yerel mahkeme bilirkişi raporunun aksine hüküm kurduğunu, gerek dosyada mübrez raporun hüküm kurmaya yeterli olamaması gerekse eksikliklerin giderilmeden hüküm verilmesi nedenleriyle yerel mahkemece verilen iş bu kararın kaldırılması gerektiğini, davalı tarafa ait “…” esas unsurlu marka başvurusunun kötüniyetli olduğunu, iş bu davaya konu marka sahibinin, müvekkili şirketin uzun yıllardır ciddi olarak kullanıp ayırt edici niteliğine kavuşturduğu “…” ibareli ve esas unsurlu markaları taklit suretiyle markalar oluşturduğunu, müvekkilinin markalarının tescil ve koruma bakımından öncelik hakkına sahip bulunduğunu, karıştırılma ihtimalinin tespitinde en çok kullanılan ve sonuca etkisi olan benzerlik görsel benzerlik olduğunu, davalı taraf markası ile müvekkilinin markalarının aynı mallarda kullanıldığını, müvekkili şirket markalarının tescilli olduğu 25. sınıfta yer alan emtia ile davaya konu markanın tescil edilmek istendiği 25. sınıfın aynı bulunduğunu, müvekkilinin “…” ibareli ve esas unsurlu markalarını ciddi ve yoğun bir şekilde başta 25. sınıfta kullandığını, müvekkilinin “…” ibareli ve esas unsurlu markalarının, toplumda ve sektöründe oldukça iyi bilinen ibareler olmaları nedeniyle tescilli olduğu mal ve hizmetler için, diğer tescilli markalar gibi aynı veya benzer mal ya da hizmetler yönünden karıştırma tehlikesi temelinde korunmasının yanında, benzer olmayan mal ve hizmetler açısından da korunması gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davalı UEFA’nın “şekil + … …” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvurunun yayınlanmasından sonra davacının “… …+şekil” ve “…+şekil” ibareli tescilli markalarını gerekçe göstererek başvuruya itiraz ettiği, davacının itirazının ibareler arasında benzerlik bulunmaması nedeniyle reddedildiği, bu bağlamda dosya kapsamındaki uyuşmazlığın davalının başvurusuna konu markası ile davacının itirazına mesnet markası arasında SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında iltibas bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Bu durumda önemli olan, halkın işaretler arasında herhangi bir şekilde herhangi bir nedenle bağlantı kurma ihtimali olup, buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelimedir ve şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ile bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir (Yargıtay HGK, 15/11/2013 Tarih, 2013/11-202, 2013/1587).
Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalı UEFA’nın başvurusuna konu “şekil + … …” ibareli marka başvurusu ile davacının “… …+şekil” ve “…+şekil” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede benzerlik bulunduğu, zira başvuru konusu ibarede karşılaştırmada esas alınacak ibarenin “…”, davacı markasının da esas ibaresinin “…” olduğu, görsel, anlamsal ve işitsel olarak yapılan değerlendirmede tarafların markalarının benzer olduğu ve iltibas riski taşıdığı kanaatine varılmıştır.
Ancak 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinin somut uyuşmazlığa uygulanabilmesi için karşılaştırılan markaların kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği şartının da gerçekleşmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerden, davacının itirazına mesnet markalarından … sayılı “…” markasının 25. ve 35. Sınıflarda, … sayılı markasının da 25. Sınıfta tescilli bulunduğu, ancak bu markalara yönelik olarak SMK’nın 19/2. maddesi bağlamında ileri sürülen defi kapsamında bilirkişilerce yapılan incelemede, bu markaların tescil kapsamlarında bulunan kot pantolon emtiasında kullanıldığının ispatlandığının belirlendiği, diğer yandan davacının itirazına mesnet olarak sunulan … sayılı markanın da 35. Sınıf içerisindeki 25. Sınıfta tescilli bulunduğu, davacının kullanım ispatı sağlanan kot pantolon emtiası ile 35. Sınıfın içerisinde tescilli bulunan 25. Sınıftaki tescilli markaları ile davalının başvurusunun kapsamında bulunan 25. Sınıf emtianın aynı/benzer olduğu, zira karşılaştırılan malların dağıtım kanalları, kullanım yöntemleri, hedeflenen halk kesimleri aynı olduğu gibi birbirlerini tamamlama veya birbiri yerine ikame edilebilme niteliklerinin de bulunduğu, başvuru kapsamında bulunan diğer mal ve hizmetler yönünden ise SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6/1. maddesinin somut olaya uygulanabilme şartları bulunduğu için, benzer bulunan emtia yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi kanaat ile davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmelidir. Diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilen yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmemiş, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin ise yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/10/2020 tarih ve 2019/109 E. – 2020/302 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile, Türk Patent ve Marka Kurumunun 2018-M-11284 sayılı YİDK kararının, dava konusu marka tescil başvurusu kapsamında bulunan 25. Sınıf emtia yönünden İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Davalı adına tescil edilen … sayılı “Şekil+… …” ibareli markanın kapsamımda bulunan 25. Sınıf emtia yönünden HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile sicilden terkinine,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 4.800,00.TL bilirkişi ücreti, 142,40.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 97,60.TL tebligat ve posta giderleri toplamı 5.188,60.TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiran 1/2 kabul edilerek bu orana tekabül eden 2.594,3‬0.TL’ye 44,40.TL peşin harç, 44,40.TL başvurma harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.683,1‬0-TL’nin davalı UEFA ve davalı …tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalılar tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip