Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1039 E. 2023/1005 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1039
KARAR NO : 2023/1005
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/03/2021
NUMARASI : 2020/23 E. – 2021/82 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : .
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/03/2021 tarih ve 2020/23 E. – 2021/82 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli markasının 05, 29 ve 30. sınıfta yer alan mallar yönünden tescili için başvuru yapıldığını, davalı şahsın “…” ibareli markası mesnet göstererek yaptığı itiraz üzerine davalı … Markalar Dairesi Başkanlığınca 05. sınıftaki malların başvuru kapsamından çıkartılmasına karar verildiğini, bu karara yaptıkları itirazın ise Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından nihai olarak reddedilmiş olduğunu, oysa “…” ibaresinin marka olabilirliğinin tartışmalı olduğunu, bu ibarenin müvekkili tarafından ürünün içeriğini belirtmek amaçlı kullanıldığını, müvekkili marka başvurusunun esas unsuru “…” ibaresi olduğundan taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, “…” kelimesinin kalite tanımlayıcı bir ibare olduğunu, bu kelime ile “…” kelimesinin ayırt ediciliğinin bulunmadığını, davalının markasının piyasada yıllardır üretilen ve satılan anonim bir ürün olduğunu, aynısının ve benzerlerinin yurt dışında ve Türkiye’de yapıldığını, davalının bu tescilinin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 11.11.2019 tarih ve 2019-M-9749 sayılı kararın iptaline, 2018/89341 başvuru numaralı markanın tüm sınıflar bakımından tescilinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şahıs vekili, başvurunun müvekkilinin markasına iltibasa sebebiyet verecek derecede benzediğini, müvekkilinin markasının devamı şeklinde algılanacağını, müvekkilinin “…” ibaresi için uzun yıllar emek sağlayarak maruf hale getirdiğini, davacının markasını farklılaştırmadığını, müvekkilinin markasının özgün olduğunu, davacı firmanın başvurunun 30. sınıfta yer alan” bal, kahvaltılık ürünler, yiyecek ve içecekler için lezzet vericiler gibi malları da içerdiğini, bu malların ise gıda takviyesi, bitkisel ürünler ile benzerlik içerdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraf markaların 05. sınıfta yer alan tüm mallar bakımdan birebir aynı olduğu, davacının “…” ibareli marka başvurusu ile davalının “…” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu başvuru kapsamından çıkarılan mallar için ayırdığı satın alma süresi içinde, davacının marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davalının tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, her iki markada yanılgı yaşayabileceği, markalar arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı oluşabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili markasının asli unsurunun “…” ibaresi olduğunu, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi bulunmadığını, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, davalının itiraza mesnet markasını kötüniyetli olarak tescil ettirildiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu başvurunun davalının itiraza mesnet markasını aynen içerdiği, davacı vekili, bilirkişi raporuna beyan ve itirazlarını içeren dilekçesinde “…” ibaresinin kalite veya renk vasfı içerdiğini, şirketin kaliteli bir kolajen ürettiği anlamına geldiğini ileri sürmüş ise de, zayıf markaların dahi tescilli oldukları sürece korunacakları, bu tür ibarelerin yapılacak değişikliklerle başkaları tarafından da marka olarak tescil edilebilecekleri, somut uyuşmazlıkta davacının markasını yeterince farklılaştırmadığı, bu hali ile taraf markalarının benzer emtialarda kullanılmaları halinde aralarında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davacı vekili itirazları üzerine yeni rapor alınmadığını ileri sürmüş ise de, iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu, öte yandan itiraza mesnet markanın kötüniyetli olarak tescil edildiği iddiasının da marka başvurusunun reddine dair verilen kurum kararının iptali talebiyle açılan işbu davada dinlenemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 24/09/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip