Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1026 E. 2023/938 K. 07.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1026
KARAR NO : 2023/938
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2021
NUMARASI : 2020/25 E. – 2021/121 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka Tecavüzü, Haksız Rekabetin Tespiti, Men, Ref

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/04/2021 tarih ve 2020/25 E. – 2021/121 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin her türlü gübre solüsyonları ile tarım ve bahçecilikte kullanılan kimyasal solüsyonların imalatı ve satışı ile iştigal eden, dünyada ve ülkemizde tanınan bir kuruluş olduğunu, 99 /013286, 2011/108974, 2013/108034 sayılı ve “…” ibareli tescilli markalarının bulunduğunu, davacının “…” markasının tanınırlığı nedeniyle bu ibarenin diğer firmalarca da kullanıldığı, “…” ibaresinin potasyum tiosülfatın genel adı ya da kısaltması olmadığı, “…” markasının kimyasal kısaltma olduğu ve hükümsüz kılınması gerektiği gerekçesiyle açılan iki ayrı dava neticesinde, mahkemelerin Yargıtay incelemesinden geçen kararlarıyla, “…” markasının marka niteliği taşıdığı ve hükümsüz kılınamayacağına karar verildiği, müvekkili ile aynı iş kolunda olması nedeniyle bu markanın davacıya ait olduğunu iyi bilen davalının “…” markasının aynısını ve/veya iltibas yaratacak düzeyde benzerlerini imal edip “…” web sitesi üzerinden satışa arz ettiğini, Ankara 5. FSHHM’nin 2019/27 D.İş sayılı dosyasına sunulan bilirkişi tespit raporuyla da bu hususun tespit edildiğini, davalı “…” ibaresinin önüne “…” ve “…” ibarelerini eklese de baskın şekilde kullanılan unsurun “…” olduğunu, dava konusu kullanımların müvekkilinin markası ile iltibas yarattığını, davalının kullanımları karşısında müvekkilinin itibarının zarar göreceğini ve davacı markasının toplumda ulaştığı tanınmışlıktan davalının haksız yarar elde edeceğini, müvekkili adına başka firmalara karşı açılan benzer davaların kabulüne karar verildiğini ileri sürerek, davalının “…” markasını ürün ambalajlarında, sair tanıtım vasıtalarında, web sayfalarında, e-ticaret sitelerinde vb. yerlerde kullanmasının, bu isimle ürün imal edip satışa arz etmesinin, ürün tanıtımı yapmasının haksız olduğunun hükmen tespitine, davalının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin ref ve men’ine, önlenmesine, “…” markasının münferiden veya “…” ve “…” ibareleri ile birlikte kullanıldığı tanıtma vasıtalarının, her tür ticari evrakın, ambalaj ve CD vb. emtianın toplatılmasına ve imha edilmesine, davalının web sayfalarından, e-ticaret sitelerinden ve ürünlerin tanıtımının yapıldığı başkaca internet sitelerinden “…” ibaresini taşıyan ürün örnekleri ile tanıtım fotoğraflarının kaldırılmasına, “…” markalı ürünlerin internet satışı dahil her nevi satışının önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu kullanımlardaki markasal unsurların “…” ve “…” ibareleri olduğu, “… “ibaresinin marka olarak kullanılmadığını, anılan ibarenin potasyum-tiyosülfat” maddesinin adı olduğunu, tüm dünyada ve Türkiye’de de böyle bilindiği, Yargıtay 11. HD’nin 06.05.2019 tarih, 2018/373 E., 2019/344 K. sayılı kararında da “…” ibaresinin tanımlayıcı bulunduğunun belirtildiğini, dava konusu kullanımlarla da ürün içerik bilgisi olarak kullanıldığını, ayırca dava konusu ürünlerin satışta bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu ürün kullanımlarında asli markasal unsurların “…” ve “…” ibareleri olup bu ürünlerde … ibaresinin i potasyum tiyosülfat anlamında tanımlayıcı olarak yer aldığı, bu nedenle marka tecavüzü ve haksız rekabet koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, ilk derece mahkemesi kararının aynı konu verilen diğer mahkeme kararlarına aykırı bulunduğunu, davalı kullanımlarında öne çıkan unsurun “…” ibaresi olduğunu, davalı tarafın müvekkiline ait ibareyi öne çıkararak müvekkilinin markasından yararlanma gayesi güttüğünü, bu durumda dürüstçe kullanımdan bahsedilemeyeceğini, ayrıca “…” ibaresinin “…”ın genel adı ya da kısaltması olmadığını, “…”ın kimyasal simgesinin … şeklinde olduğunu, eğer marka PTS ya da KSO olsaydı bu maddenin kimyasal kısaltması olduğunun kabul edilebileceği, anılan ibarenin tanımlayıcı olmadığının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen mahkeme kararları ile sabit bulunduğunu, aksine bir kabulün Yargıtay kararlarına aykırı olacağını ileri sürerek, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men ve ref’i istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının dava konusu kullanımlarında yer alan “…” ibaresinin “…” ibaresinin davaya konu ürünler yönünden tanımlayıcı olup olmadığı bu bağlamda davalı tarafın ” …” ve “… …” ibareli dava konusu kullanımlarının, davacının “…” ibareli markasından kaynaklanan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
6769 sayılı SMK’nın somut olaya uygulanacak 7. maddesinin ilk fıkrasının (b) bendi uyarınca marka sahibinin tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının önlenmesini talep etme hakkı vardır. SMK’nın 29. maddesinin ilk fıkrası uyarınca da marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak marka hakkına tecavüz sayılır. Aynı Kanun’un 149. maddesine göre sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden fiilin tecavüz olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün önlenmesini, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazminini ve maddedeki diğer talepleri ileri sürebilir. Öte yandan, TTK’nın 55. maddesinin ilk fıkrasının (a) bendi uyarınca başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak haksız rekabet sayılan fiiller arasında sayılmıştır.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında, Ankara 5. FSHHM’nin 2019/27 D.İş sayılı dava dosyasına sunulan ve mahkemece alınan bilirkişi raporlarından, davalının “…” adlı internet sitesinde ” …” ve “… …” ibaresiyle , gübre solisyonu satışı yaptığı ve bu ibarelerin üst kısmında da “…” ibaresinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu kullanımların gerçekleştiği gübre solisyonu ürünleri, davacının 99/013786 sayılı ve “…” ibareli markasının kapsamında da aynen yer aldığı gibi davacının anılan markasının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresi de dava konusu kullanımlarda aynen yer almaktadır. Yukarıda bahsi geçen D.İş dosyasına sunulan bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere, bu ibare davalının kullanımında asli unsurlardan biri olarak konumlandırılmıştır. Bu hale göre yapılan değerlendirmede, davacının 99/013786 sayılı markası ile davalının dava konusu kullanımları arasında, “…” ibaresinin ortak olarak yer almasından kaynaklı yüksek derecede bir görsel ve işitsel benzerlik bulunduğu, davalının anılan ibareyi davacının markanın tescilli olduğu aynı üründe kullanmasının ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimaline sebebiyet vereceği kanaatine varıldığından, Dairemizce dava konusu kullanımların davacının marka hakkına tecavüz ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği kabul edilmiştir
Her ne kadar ilk derece mahkemesince “…” ibaresinin tanımlayıcı unsur olduğu kabul edilmiş ise de, “…” ibaresinin bir kimyevi ürünün kısaltması ya da tanımlayıcı ad olmadığının Yargıtay denetiminden geçen dava dosyalarında da kabul edildiği (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/2165 E.-2018/7628 K. ve 2017/5140 E.- 2019/1782 K. sayılı ilamları), davalının savunmasında geçen Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin ve 2018/373 E.-2019/3442 K. sayılı ilamının da karar düzeltme aşamasında kaldırıldığı ve 2019/3388 E.-2021/2332 K. sayılı ilamla markaya tecavüz ve haksız rekabetin oluştuğunu tespit eden ilk derece mahkemesi kararının onandığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin istikrar kazanan bu kararları dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin aksi yöndeki kabulü yerinde bulunmamıştır.
Bu durum karşısında, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. Maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/04/2021 gün ve 2020/25 E. – 2021/121 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile, davalının dava konusu kullanımlarının haksız rekabet oluşturduğunun TESPİTİNE, davalının haksız rekabetinin MEN’İNE, REF’İNE
3-Davalının, davacının markasının tescilli bulunduğu emtia ve hizmetler ile benzeri emtia ve hizmetlerde … ibaresini kullanmak suretiyle gerçekleşen markaya tecavüzünün MEN’İNE, REF’İNE
4-Davalının haksız rekabetinin neticesi olan durumun ortadan kaldırılmasını teminen davalının dava konusu kullanımlarına ilişkin tanıtma vasıtalarının, ürün ambalajlarının, levha, afiş, CD ve benzeri emtianın bulundukları yerlerden toplatılmasına ve kaldırılmasına; … markalı tanıtma vasıtalarını ihtiva eden ticari evrakın ve sair basılı maddeler ile tanıtma vasıtalarının, ürün ambalajlarının, CD ve emtianın bulundukları yerlerden toplatılmasına, üzerindeki “…” ibaresinin silinmesine veya tecavüzün önlenmesi kaçınılmaz ise bunların imhasına, davalının web sayfalarından, e-ticaret sitelerinden ve ürünlerinin tanıtımının yapıldığını internet sitelerinden, dava konusu “…” ibaresini taşıyan ürün örnekleri ile tanıtım fotoğraflarının kaldırılmasına, davalının … ibareli ürünlerinin internet satışı dahil her nevi satışının ÖNLENMESİNE,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile kalan 125,5‬0-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından delil tespiti dosyasında yapılan 600,00-TL bilirkişi ücreti, 18,00-TL tebligat gideri, 44,40-TL başvuru harcı, 73,10-TL peşin harç, ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 87,50-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 60,75-TL tebligat ve posta gideri, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 2.845,85‬-TL yargılama giderine, 54,40-TL peşin harç, 54,40-TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 2.954,65‬-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 07/07/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip