Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1014 E. 2023/861 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1014
KARAR NO : 2023/861
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2021
NUMARASI : 2018/862 E. – 2021/100 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 02/02/2021 tarih ve 2018/862 E. – 2021/100 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin veri güvenliği ve veri depolama konusunda hizmet sağladığını, davalılar … ve …’in belirsiz süreli iş sözleşmesi ile müvekkili şirketin yazılım departmanında görev yaptıklarını, …’in şirket bünyesinde yazılım ekibinin takım lideri olarak görevlendirildiğini, şirketteki konumu gereği firmada geliştirilen her türlü yazılım teknolojilerine hakim olmakla birlikte yapılan işlemlerin birçoğunun davalının onayından geçtiğini, davalılardan …’nin ise … teknolojileri ile araç takip ve telemetri sistemleri geliştirmek üzere görev yaptığını, davalıların sebepsiz sorunlar çıkararak tutulan tutanaklara istinaden işyerini terkettiklerini, davalıların müvekkili şirketin bünyesinde çıkarılan “… diğer davalı şirketin giriş ekranında kullandıklarını ve müvekkili şirket ile aynı faaliyet alanında çalıştıklarını, bu durumun müvekkili ile davalılar arasında akdedilen rekabet yasağı ve gizlilik sözleşmesine aykırılık teşkil ettiğini, TBK’nın 547. maddesi uyarınca davalılar … ve …’nin tacir yardımcısı olduklarını, davalıların idaresinde bulunan davalı şirketin müvekkili şirketteki görevleri sırasında elde ettikleri yöntem ve çalışmalar ile idare edildiğini, davalıların eylemlerinin haksız rekabet de teşkil ettiğini, davalıların müvekkili şirketi ve çalışanlarını maddi ve manevi olarak sıkıntıya düşürdüklerini ileri sürerek, haksız rekabetin önlenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL maddi tazminat ve 50.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davalıların iş akidleri haksız yere feshedilene kadar işlerini eksiksiz, özenle ve sadakatle yerine getirdiklerini, müvekkillerinden …’in takım liderliğinin “şirket çalışanlarının günlük yaptıkları işlerin mail yoluyla şirket ortağı-yöneticisi …’a rapor edilmesi, gereken raporlamaların davalı üzerinden geçirilmesi, raporlamaların işlerlik kazanması ve verimlilik amaçlı olduğunu, davalının geniş yetkilerle donatılmadığını, şirketteki konumunun sadece bilgisayar mühendisi, yazılımcı olduğunu, işlemlerin çoğunun davalının onayından geçmediğini, davalı … ‘in ise bilgisayar mühendisi-yazılımcı sıfatıyla çalıştığını, davalı …’ın da genişletilmiş yetkileri ve ayrıcalığının bulunmadığını, davalıların davacı şirket temsilcisi …’ın sinkaflı sözlerine maruz kaldıklarını, davalılardan …’un iş akdinin haksız olarak feshedildiğini, buna ilişkin Ankara 15. İş Mahkemesinin 2018/634 sayılı esasında görülen davanın bulunduğunu, davalı …’ın ise iş akdini haklı nedenle feshettiğini, buna ilişkin davanın Ankara 38. İş Mahkemesinin 2018/418 sayılı esasında görüldüğünü, davacının hangi uygulamalarının, kodlarının, know-howlarının kullanıldığının açıklanmadığını, …’ın davalı şirketi kurulduğu günden beri bildiğini ve desteklediğini, davacının da dahil olacağı şekilde iş yürütebilmek adına davalılar ile birlikte iş akitlerinin sona ermesinden önce iş görüşmelerine katıldığını, davacı şirketin kendi ürettiği herhangi bir ürünü veya ticari sır niteliğinde kod yazılımının bulunmadığını, davacının sadece yazılım danışmanlık hizmeti verdiğini, uyarlama yaptığını, davalı …’un eğitimlerini davacı şirkette işe başlamadan önce almış olduğunu, davalıların bilsayar yazılımcısı olduğunu ve görevleri gereği müşterilerle ilişki içinde olmadıklarını, tacir yardımcısı da olmadıklarını, davalı şirketle ilgili iddiaların gerçeği yansıtmadığını, haksız rekabet iddiasının da doğru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacı şirket ile davalı şirkete ilişkin kayıtlar incelendiğinde her iki şirketin iştigal alanı ve konusu benzerlik gösterse de, davalının rakip bir işyeri açmasının tek başına haksız rekabet olarak değerlendirilmesinin mümkün olamayacağı, taraflar arasında akdedilen sözleşmede rekabet yasağı ve aykırı davranış halinde cezai şart ödeneceği ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı, ticari sır niteliğinde olan unsurların dava konusu olayda şirket sırlarının herhangi bir şekilde menfaatleri doğrultusunda kullandıkları veya üçüncü kişilere ilettiklerine yönelik iddiaların somut delillerle belgelendirilmediği, davalıların geçmişte davacı şirket dışında benzer alanlarda farklı işlerinde çalıştığı, şirketten ilişiği kesilen çalışanların rakip bir firmada çalışmayacağı seklinde çalışma yasağı getirilmesinin Anayasa ile güvence altına çalışma özgürlüğünün ihlali niteliğinde olacağı, davalının davacının zararına olacak şekilde fiil ve eylemlerde bulunduğu ispat edilemediği ve zarar veya zarar tehlikesi koşulunun oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı şirketin diğer davalılar müvekkili şirkette çalışırken kurulduğunu, bilirkişi raporunun hükme esas almaya elverişli olmadığını, davalıların işten ayrılmaları sebebiyle gizli materyallerin teslimi için hiçbir evrak imzalamadıklarını, devir teslim gerçekleşmediğini, müvekkilinin uyarlama yazılımlar ürettiğini fakat bu uyarlama yazılımların da bir üretim gerektirdiğini, davalılardan …nin, … teknolojileri ve araç takip ve telemetri sistemlerini geliştirmek üzere çalıştığını, öyle ki, 1500 araç takibini sağlayan projenin tek geliştiricisinin … olup sadece kendisinin mesul olduğu projeye ilişkin know-how ve kodların tamamının kendi uhdesinde olduğunu, dosyaya ibraz edilen faturalarla ilgili tespitlere ilişkin beyanlarının gözardı edildiğini, davalı şirketin faturaların göstermelik olduğunu, danışmanlık adı altında iş teslimi yaptıkları izleniminin uyandığını, davalı şirketin söz konusu faturalarının hangi firmaya ne iş için kesildiğinin, danışmanlık verilen firmalar ile danışmanlık sözleşmelerinin bulunup bulunmadığının araştırılmasını talep ettikleri halde, taleplerinin herhangi bir gerekçe belirtilmeksizin reddedildiğini, davalıların işten ayrıldıktan 15 gün sonra müşteri bulmaları ve fatura kesmelerinin haksız rekabetin açık kanıtı olduğunu, müvekkili şirketin ticari sırrının … kodları değil, bu kodlar ile üretilen uyarlama yazılımlar olduğunu, davalıların müvekkili şirkete ilişkin ticari sırları, müvekkilinin müşteri listesine ilişkin bilgileri nasıl müvekkil şirket aleyhine kendi menfaatine kullandığını, davalı tarafın fiilleri nedeniyle davacı şirketin ticari ilişkilerinin olumsuz etkilendiğini, kazanç kaybına uğradığını, ticari defterlerin incelenmesi talebinin reddedildiğini, yeni rapor alınmamasının hatalı olduğunu, TTK’nın 55/1-c ile 56/1 ve TBK’nın 58. maddesi uyarınca taleplerinin kabulünün gerektiğini, maddi ve manevi tazminat yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı şirket ile davalı şahıslar arasındaki iş sözleşmesinde rekabet yasağına ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, ancak sözleşmede gizliliğe ilişkin hükümlere yer verildiği, taraf beyanlarından davacı şirketin … kodları ile uyarlama yazılımlar ürettiğinin anlaşıldığı, davacının bu uyarlama yazılımların ticari sır niteliğinde olduğunu ileri sürdüğü, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10/06/2019 tarih ve 2018/2722 E.- 2019/4166 K. sayılı kararında “dava konusu ısı bariyerlerinin üretiminin malzeme, üretim teknolojisi ve mamul dizaynı yönünden gerekli tezgah ve donanıma sahip her firma tarafından kolayca yapılabileceği, ticari sır olarak kabul edilemeyeceği”,ne hükmedildiği, somut uyuşmazlıkta da davalı tarafça davacı şirketin kendi ürettiği herhangi bir ürünü veya ticari sır niteliğinde ürettiği herhangi bir kod yazılımının bulunmadığını savundukları, davacı tarafça söz konusu uyarlama işlemi gerçekleştirilirken davacıya ait ticari sır veya know how sayılabilecek bir teknik izlendiğinin kanıtlanamadığı, bunun yanında davacı şirketin cevaba cevap dilekçesinde davalılardan …’un kendisine zimmetli bilgisayarı teslim ederek ayrıldığının, yine kaynak kodlarının tamamının şirket bünyesinde olduğunun anlaşıldığı, konusunda uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda da mahkeme dosyası içeriğine sunulan web sitelerinin kaynak durumları ve bilişsel altyapıları incelendiğinde davacı tarafın ileri sürdüğü gibi davalı kişilerin daha önce bünyesinde çalıştıkları davacı şirketin ticari sır ve mahremiyet kapsamında şirket içerisinde geliştirilmiş bir uygulama ya da hizmetin farklı şirket ve şirketler tarafından hizmet olarak sunulması gibi teknik anlamda bir kullanımın söz konusu olmadığı, internet ortamında yer alan bilgilere herkes tarafından erişilebileceği, benzer hizmet ve uygulamaların farklı kişiler tarafından da geliştirilebileceği hususun belirtildiği, öte yandan davacı taraf davalı şahısların kurdukları şirket ile haksız rekabet gerçekleştirdikleri de ileri sürülmüş ise de, davacı tarafından davalılara gönderilen ihtarname içeriğinden davacının bu konuda bilgisinin bulunduğu anlaşıldığı gibi, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 08.05.2007 tarih ve 2005/15010 E.-2007/7125 K. sayılı kararında “davacı şirket elemanlarının bilahare çalıştıkları işlerinden ayrılarak aynı konuda faaliyette bulunan davalı şirketi kurmuş olmaları tek başına yasaya aykırı bir durum oluşturmayacağı gibi, davalı şirket kurucuları ve çalışanlarının davacı şirketle yapmış oldukları hizmet akitleri nedeniyle edindikleri bilgileri hizmet akdinin son bulmasından sonra dahi,başkaca bir yerde kullanmama yönündeki taahhütleri, davacı şirketin jant imalatına yönelik varsa ticari sır niteliğindeki özel tekniğinin bilgi ve kullanımı ile sınırlı olduğunun kabulü zorunludur.Davacının jant imalatına yönelik özel bir bilgi veya tekniğinin var olduğu iddia ve ispat etmediğine ve bilinen durum itibarıyla salt jant üretiminin bu niteliğe haiz bulunmaması karşısında davacının bu yöndeki iddiasının dahi kabulüne olanak bulunmamaktadır.”, ifadelerine yer verildiği, bu emsal kararlar somut olayın şartları ile birlikte değerlendirildiğinde davalıların davacı şirketle haksız rekabet oluşturacak bir eyleminin tespit ve ispat edilemediği, maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,6‬0-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 12/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip