Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1011 E. 2021/1302 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2021
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Maddi-Manevi Tazminat)

Taraflar arasında görülen davada Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/02/2021 tarih ve …… sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, davalı şirketin bölge sorumlusu … ile müvekkili arasında 01/08/2015 tarihinde ….. öğrencilerinin taşınması için ”…” yapıldığını, bu sözleşmeye istinaden davalının talebi ile müvekkilinin servis araçları ve öğrenci velilerinin ziyaret edebileceği bir ofis kiraladığını, bu ofise malzemeler aldığını, ofisin içerisine boya vs. giderlerde bulunduğunu, öğrenci velilerinin servis ücretlerini ödeyebilmesi için …….. cihazı kiraladığını, teminat için ceza-i şart niteliğinde 350.000,00 TL bedelli bir senet imzalayıp …’a verdiğini, buna rağmen okulların açılmasından bir hafta önce …’ın müvekkilini arayıp okul servis taşımacılığını başka bir firmanın gerçekleştireceğinin, müvekkili ile imzalanan sözleşmenin gerekçesiz bir şekilde iptal edildiğinin bildirildiğini, müvekkilinin bu olay nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, şimdilik 3.000,00 TL manevi ve 5.000,00 TL maddi tazminatın 01.12.2015 tarihinden itibaren işletilecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, 04.06.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 84.653,64-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, ilgili sözleşmenin metninin taraflarca görüşüldüğünü, ancak görüşmeler sonucunda davacının sözleşmeye konu hizmeti vermekte teknik olarak yetersiz kalacağı anlaşıldığından sözleşme metninin imzalanmadığını, uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, belirsiz alacak davası şeklinde açılması halinde davanın usulden reddine karar verilmesinin gerektiğini, talebin haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, BK 1/I. maddesi uyarınca sözleşmenin, iki tarafın hukuksal sonuca yönelik, karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini açıklamalarıyla meydana gelen bir hukuksal işlem olduğu, sözleşmeye katılan tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları mevcut değilse, bir sözleşmeden söz etmenin mümkün olamayacağı, yine sözleşmenin kurulabilmesi için, bu irade beyanlarının sözleşmenin esaslı tüm noktalarını kapsaması gerektiği (BK m. 2/I), karşılıklılıktan kastın tarafların irade beyanlarını birbirine yöneltmesi, bundan karşı tarafı haberdar etmesi, birbirine uygunluk ile kastedilmek istenenin ise tarafların gerçekleştirmek istedikleri hukuki işlem ve sonucun birbiri ile örtüşmesi olduğu, irade beyanlarının birbirine uygun olmaması durumunda “irade uyuşmazlığından” söz edileceği ve bu durumda sözleşmenin, kurucu unsurlarında yoksun olduğu için meydana gelmemiş sayılacağı, somut olayda ise davalıya ait okulun öğrenci taşıma işi ile ilgili taraflar arasında bir takım görüşmelerin yapıldığı hususunun çekişmeli olmadığı, uyuşmazlığın taraflar arasında sözleşmenin kurulup kurulmadığı noktasında toplandığı, kural olarak okul servis sözleşmesinin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkar edildiği takdirde, yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerektiği, 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesine göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri iki bin beş yüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerektiği, yazılı sözleşme olmasa da, sözleşmenin varlığını ortaya koyan, davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura ile veya yazılı delil niteliğinde olmayan, ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterler, ikrar veya yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisinin ispatlanabileceği, davalının davacıya öğrenci listesini vermesinin, davacının bazı öğrenci velileri ile anlaşma yaparak servis ücretini tahsil etmesinin, davalının reklamlarını ofise ve araçlara yapıştırmasının, sözleşmenin kurulduğunu göstermeyeceği gibi tarafların iradelerini karşılıklı olarak birbirine uygun şekilde açıkladıklarını da göstermeyeceği, dolayısıyla kurulmuş bir sözleşmenin varlığından bahsedilemeyeceği, davacının yemin deliline de dayanmadığı, manevi tazminat talebi yönünden ise somut olayda davalı tarafından sözleşmenin kurulmamasının, davacının özgürlük, isim, resim, şeref, haysiyet gibi değerlerinde bir ihlale yol açmadığı, davacının kişilik haklarına herhangi bir saldırının sözkonusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece gerekçeli karar usulüne uygun olarak yazılmadığını, gerekçeli kararda “……” hususlarını ayrı birer başlık altında değerlendirilmediğini, genel geçer ifadeler kullanılmak suretiyle hüküm oluşturulduğunu, oysa dosyada toplanan her bir delilin tek tek değerlendirilmesinin ve hangi delillerin hükme esas teşkil ettiğinin belirtilmesinin, verilen nihai kararın denetlenebilmesi için elzem olduğunu, işin esası yönünden de Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre kural olarak bir sözleşmenin geçerli biçimde kurulmuş olması için yazılılık şartının aranmadığına değinilmiş olmasına rağmen, sözleşmenin kurulduğunun ispatlanamadığının değerlendirildiğini, oysa dosyadaki tüm bilgi ve belgelerden ve bilhassa davalının vekil edene öğrenci listesini vermesinden, velilere müvekkili servislerine öğrenci taşımacılığı için kayıt yaptırılabileceği yönünde …. atmasından ve bir kısım veliler tarafından kayıt işlemlerinin yaptırılıp, müvekkiline yaptıkları ödemelere ilişkin sunulan kredi kartı sliplerinden (yazılı deliller), taraflar arasında gerçekleşen görüşmeler neticesinde sözleşme ilişkisinin kurulduğunun kabulünün gerektiğini, davalının gelinen aşamada sözleşmenin geçersizliği iddiasını ileri sürmesinin TMK 2. maddesi kapsamında iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve Yargıtay 11. H.D.’nin 01.02.2010 tarih ve…….. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, taşıma sözleşmelerinin yazılı olarak düzenlenmesi geçerlik şartı değilse de davacı tarafından talep edilen tazminat miktarı nazara alındığında, taraflar arasında bir taşıma sözleşmesinin bulunduğunun davacı tarafça yazılı delille ispatlanmasının, akdi ilişkinin tanık delili ile kanıtlanabilmesi için ise ya davacı tarafından “delil başlangıcına” dayanılmış olmasının veya davalının tanık dinlenmesine açıkça onay vermiş bulunmasının gerektiği, somut uyuşmazlıkta da davalının, taraflar arasında taşıma sözleşmesinin varlığını kabul etmediği gibi tanık dinlenmesine de açıkça onay vermediği, davacının “delil başlangıcı” olduğunu ileri sürdüğü öğrenci listesinin, davacıya para ödeyen iki velinin aynı soy adını taşıyan ve davalı tarafça düzenlendiği ispatlanamayan dört öğrenci isminden ibaret bir liste olduğu, davalı tarafça öğrenci velilerine SMS gönderildiği iddiasının ise sadece tanık beyanına dayandığı ve bu hususta elektronik ortamdaki herhangi bir verinin de sunulmadığı, HMK.’nın 357/1. maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği gibi, yeni delillere dayanılamayacağı, dosya içeriğinde davalı veya yetkili temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş ve HMK.’nın 199. maddesi anlamında “……” niteliğinde başka bir delilin de bulunmadığı, dolayısıyla mahkemece taraflar arasında taşıma sözleşmesi bulunduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde de bir isabetsizliğin olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından istinaf başvurusundan yatırılan harcın mahsubu ile başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 21/10/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2021

…..

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.