Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1010 E. 2023/850 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1010
KARAR NO : 2023/850
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/04/2021
NUMARASI : 2019/159 E. – 2021/273 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20/04/2021 tarih ve 2019/159 E. – 2021/273 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalının Fransa’ya ihraç ettiği malların müvekkili tarafından taşındığını, taşıma bedellerine ilişkin faturaların davalı tarafça ödenmediğini, alacaklarının tahsili amacıyla Ankara Batı İcra Dairesinin 2019/3818 sayılı dosyasında başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin 6.000,00 Euro üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren en yüksek reeskont faizinin işletilmesine ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafça sunulan faturaların tek başına davacının alacaklı olduğunu ispatlamadığını, faturanın Türk Ticaret Kanunu’nun 23. maddesi gereğince kesinleşmiş ve tarafları bağlayıcı olduğunun kabul edilebilmesi için, fatura konusu işle ilgili yanlar arasında sözleşme yapıldığının yasal delillerle kanıtlanması ve bedeli uyuşmazlık konusu işin de kabul edilebilir yeterlikte iş sahibine teslim edildiğinin yüklenici tarafından kanıtlanmış olmasının zorunlu bulunduğunu, alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin de yerinde olmadığını, zira davacının icra takibinde 8000 Euro talep etmesine rağmen davadaki talebinin 6000 Euro’ya ilişkin bulunduğunu savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatının tahsilini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı tarafından düzenlenen faturaların her iki yanın ticari defter ve kayıtlarında bulunduğu, davalı tarafça taraflar arasında alacak borç ilişkisinin bulunmadığı, faturaların kabul edilmediği savunulmuşsa da; icra takibine konu faturaları kabul ederek kayıtlarına işlediği, kısım kısım ödemeler de yaptığı, faturları iade etmediği, hizmeti almadığına veya ayıplı hizmet verildiğine dair savunma da yapmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının Ankara Batı İcra Dairesinin 2019/3818 esas sayılı dosyasına vaki itirazının 6.000,00 Euro üzerinden iptali ile, takibin bu miktara takip tarihi olan 30.01.2019 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesinde belirtilen Devlet Bankalarının Euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına o yıl uyguladığı en yüksek faiz işletilmek suretiyle devamına, fazlaya dair istemin saklı tutulmasına, hükmedilen 6.000,00 Euro alacağın icra takip tarihindeki kur üzerinden hesaplanan 36.666,60 TL karşılığının %20’si oranında 7.333,32 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili, davacı tarafından sunulan faturaların alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığını, bilirkişi raporuna karşı itirazları değerlendirilmeden, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, ayrıca dava konusu alacak likit olmadığından, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, davacının bile alacak miktarının tam olarak netleştirmediğini, zira icra takibinde 8000 Euro talep edilmesine rağmen davada icra takibin 6000 Euro üzerinden devam edilmesinin talep edildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, faturalara dayalı taşıma ücretinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının dava konusu icra takibine konu ettiği taşıma ücretine ilişkin faturaların davalının ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı, bu hususun taraflar arasındaki sözleşmenin varlığına ve sözleşme konusu edimin yerine getirildiğine karine teşkil ettiği, aksinin davalı tarafça ispat edilemediği, diğer yandan icra takibine konu alacağın likit nitelikte olduğu ve bu itibarla icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 2.504,70-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 626,20-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 1.878,50-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 15/06/2023 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :09/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip