Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1002 E. 2023/940 K. 07.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1002
KARAR NO : 2023/940
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2021
NUMARASI : 2019/148 E. – 2021/84 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/02/2021 tarih ve 2019/148 E. – 2021/84 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … Kurumu tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin 2017/121934 sayılı ve “…” ibareli marka başvurusuna, anılan markalarına dayalı olarak yaptıkları itirazlarının dava konusu YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markaları arasında iltibas bulunduğunu, dava konusu başvurunun müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, müvekkilinin markaları tanınmış olduğundan, SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının da bulunduğunu, dava konusu başvurunun müvekkilinin alan adı ile de benzer olduğundan başvurunun SMK’nın 6/6 maddesi uyarınca da reddinin gerektiğini, dava konusu başvurunun kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, YİDK’ın 2019-M-6477 sayılı kararının iptali ile dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak , davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf markaları arasında başvuru kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetler bakımından SM’Knın 6/1 maddesi anlamında iltibas koşullarının oluştuğunu, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayıt ediciliği düşük olsa da dava konusu başvuruda yer alan diğer ibare ile yeterli ayırt ediciliği sağlanmadığı, davacının zayıf da olsa “…” ibaresini merkeze alarak, bu ibare yanına ekli farklı kelime ve şekil unsurları ile bir seri marka ailesi oluşturmasının “…” ibaresini merkeze alan sonraki tarihli bir marka bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesini arttıran bir unsur olduğu, davacının diğer iddialarının yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davaya konu YİDK kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili, taraf markaları arasında iltibasa neden olacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin zayıf niteliği nedeniyle dava konusu başvuruya bir bütün olarak yeterli ayırt ediciliğin sağlandığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davalı gerçek kişinin, 29/12/2017 tarihinde “…” ibaresini 3. ve 37. sınıfta tescili için diğer davalı Kuruma başvurduğu, davacının “…” ibareli markalarına dayalı olarak başvuruya itiraz ettiği, itirazın önce Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiği, bu karara yönelik davacı itirazının da YİDK’ın 2019-M-6477 sayılı kararıyla reddine karar verildiği, anılan kararın davacı tarafa 23.08.2019 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 8.10.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas bulunduğu, davacının diğer iddialarının yerinde bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olup, karara karşı sadece davalı Kurum tarafından istinaf yoluna başvurulduğu gözetildiğinde, istinaf incelemesine konu uyuşmazlık, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas koşullarının oluşup oluşmadığı, bu bağlamda dava konusu YİDK kararının yerinde bulunup bulunmadığı noktasındadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (Karıştırılma) kavramının da açıklanması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında, dava konusu başvuru “…” ibaresinden, davacının itirazına mesnet markalarının asli unsurları da “… “ibarelerinden oluşmaktadır. Görüldüğü üzere taraf markalarında “…” ibaresi ortak olarak yer almakta olup, esasen taraflar arasındaki uyuşmazlıkta buradan kaynaklanmaktadır. “…” kelimesi, Türkçe’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliği oldukça düşük olup, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamları dar değerlendirilmelidir. Diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulü gerekmektedir. Aksinin kabulü halinde, tasviri ve vasıf bildirici veya ticaret alanında herkesin kullanımına açık ibareleri bir şekilde tescil ettiren kişilerin, bu ibarelerin başkaları tarafından kullanımına engel olmaları sonucu doğacaktır. Bu kapsamda yapılan değerlendirmede dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…/…” asıl unsurlu markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira dava konusu başvuruda da, “…” ibaresinin yanında “…” ibaresi ile kelime unsuruna yer verildiği, bu şekilde başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı kanaatine varıldığından, ilk derece mahkemesinin aksi yöndeki kabulü yerinde görülmemiştir Nitekim, aynı taraflar arasında görülen ve işbu davanın konusunu oluşturan başvuru ile bire bir aynı olan 2010/76637 sayılı başvurunun konu olduğu benzer bir uyuşmazlık hakkında verilen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13/09/2017 Tarihli, 2016/1578 Esas ve 2017/4311 Karar sayılı kararında da aynı tespitlere yer verilerek “…” ibaresi ile davacının “…” asıl unsurlu markaları ile benzer kabul edilmemiştir.
Tarafların marka işaretleri benzer bulunmadığından, Dairemizce emtia benzerliği şartı yönünden değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, Dairemizce bu yönden dosyada mevcut 2. bilirkişi raporuna itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Somut olayda uyuşmazlığın niteliği ve istinaf edenin sıfatı gözetildiğinde, bir başka hususun daha tartışılması gereklidir. Zira somut uyuşmazlıkta davacı tarafından sunulan dava dilekçesinde, gerçekte ayrı davaların konusunu oluşturan iki faklı talep birleştirilmiş ve davalı … YİDK kararının iptali ile diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi birlikte talep edilmiştir. Mahkemece her iki talebin de kabulüne karar verildiği halde, yerel mahkeme kararı, davalı gerçek kişi tarafından istinaf edilmemiştir. Davalı …’in istinaf başvurusu ile YİDK kararının iptali davası yönünden oluşacak hukuki sonucun, diğer davalı gerçek kişiyi ilgilendiren hükümsüzlük davasına yansıması düşünülemez. Dolayısıyla Dairemizce, YİDK kararının iptali davası yönünden ulaşılan sonucun, yerel mahkemece verilen hükümsüzlük kararına yansıtılması mümkün olmamıştır.
Bu durumda, mahkemece dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet mesnet marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığı, bu bağlamda dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle YİDK kararının iptali istemli davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … Kurumu vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/02/2021 gün ve 2019/148 E. – 2021/84 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-YİDK kararının iptali istemli davanın REDDİNE,
3-Marka hükümsüzlüğü istemli davanın KABULÜ ile dava konusu 2017/121934 sayılı ve “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50-TL karar ve ilam harcının davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve Dairemizce hükümsüzlük davası yönünden bir istinaf incelemesi yapılmadığından, hükümsüzlük davası yönünden ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı … Kurumu kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve YİDK kararının iptaline ilişkin davası reddolunduğundan karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 15.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Kurumuna verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 3.600,00-TL bilirkişi ücreti, 324,91-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 30,00-TL tebligat masrafından oluşan toplam 3.954‬,91-TL yargılama giderinin takdiren 1/2’sinin hükümsüzlük davası yönünden yapıldığının kabulü ile bu orana tekabül eden 1.977,45 TL’ye 44,40-TL peşin harç ile 44,40-TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 2.066,25-TL’nin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı … Kurumu tarafından istinaf aşamasında yapılan 49,54-TL posta masrafı ve 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 211,64-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Kurumuna verilmesine,
9-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davalı … Kurumu tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … Kurumuna iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 07/07/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip