Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/998 E. 2022/279 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2019
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/06/2019 tarih ve 2017/245 E. – 2019/450 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “… …” ibareli tescilli markası bulunduğunu, davalı Şirketin “… … …” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından 29. ve 35. sınıf mal ve hizmetlerin çıkarıldığını, itirazlarının kısmen reddi kararına karşı yaptıkları itirazlarının da YİDK tarafından reddedildiğini, oysa başvuru kapsamında bırakılan mal ve hizmetlerin müvekkili markasının tescil kapsamında yer alan mallarla benzer olduğunu, müvekkilinin 2012 yılından beri sahibi olduğu lokanta da “… …” markası altında et ve et ürünlerinin satışını gerçekleştirdiğini, bu nedenle lokanta işletmeciliği hizmetlerinin sınıflandırıldığı 43. Sınıf hizmetlerde dava konusu ibareyi tescil ettirmeye lüzum görmediğini, müvekkilinin “… …” ibaresine belli ayırt edicilik ve tanınmışlık sağladığını, davalı Şirketin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek YİDK’nın 25.05.2017 tarih, 2017-M-3787 sayılı kararının iptalini ve dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkili Şirketin markası ile davacının markası arasında iltibas olmadığını, müvekkili Şirket markasının kendine özgü olduğunu belirtmek amacıyla markasının önüne … ibaresini ekleyerek ayrıca yazım yönüyle de bir benzerlik olmaması amacıyla … … şeklinde yazarak tescilini talep ettiğini, müvekkili Şirketin davaya konu lokanta hizmetini verdiği … … … isimli işletmesinin Afyonkarahisar turizm bölgesinde bulunup, yine müvekkile ait … … Otelin önü ve bitişiğinde yer aldığını, tüketici nezdinde ise … … Otele ait restaurant şeklinde bir algıya sahip olup bu yönüyle kurumsallaşmış ve tanınır hale geldiğini, müvekkilinin … … … markasını işletme ismi olarak kullandığını, davacının işletmesinin ismi ise … … olup lokantacılık hizmetleri açısından iltibasın bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu mal ve hizmetler ile davacı markası kapsamındaki mal ve hizmetler kısmen benzerlik içermesine karşın taraf marka işaretleri arasında karıştırılmaya neden olacak düzeyde benzerlik olmadığı, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma olasılığının bulunmadığı, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu, dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, ilk derece mahkemesince dava konusu markanın, ek unsur ile müvekkili markasından farklılaştığını kabul edilmesine karşın bahsedilen ek unsurun yalnızca “…” kelimesi olması ve geri kalan kısmında ise sadece C/Ç harfleri değiştirilerek müvekkili markasının aynen kullanılmış olmasının ortalama tüketici nezdinde her iki markanın da birbirine karıştırılmasına sebebiyet vereceği,”…” ibaresinin dava konusu markayı müvekkili markasından farklılaştırmadığını, müvekkilinin işletmekte olduğu restoranında … ismi ile tüketicilere 2012 yılından bu yana aralıksız olarak et ürünleri sunduğunu, bu hususun müvekkilinin 2012 yılında … yapmış olduğu başvuru talebi ve sonrasında 2013 yılındaki marka tescili ile de sabit bulunduğunu, diğer taraftan ilk derece mahkemesince her ne kadar mal ve hizmet benzerliğinin düşük düzeyli olduğu kanaatine varılarak markalar arasında iltibas tehlikesi olmadığına karar verilmişse de, müvekkili markası kapsamında yer alan 29. sınıf mallar ile uyuşmazlık konusu 43. sınıf “yiyecek sağlanması hizmetleri” nin benzer olduğunu, dolayısıyla anılan hizmet sınıfı yönünden taraf markaları arasında iltibas tehlikesi bulunduğunu, ayrıca davalının müvekkilinin markasında yer alan logoyu da taklit ederek dava konusu markada kırmızı beyan yazı fontu kullandığını, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE: Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davalı Şirketin “… … …” ibaresini, 29. ,30. ,32., 35., 41., ve 43. sınıfta yer alan mal hizmetlerde marka olarak tescili için 10.09.2015 tarihinde davalı Kuruma başvurduğu, başvuruya davacı tarafın 2013/102749 sayılı “… … ” ibareli markasına dayalı olarak 556 sayılı KHK’nın 8/1, 8/3 maddelerine, tanınmışlık ve kötü niyet iddialarına dayalı olarak yaptığı itirazının Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kısmen kabul edilerek markalar arasında iltibas bulunduğu gerekçesiyle başvuru kapsamından 29. ve 35. sınıfta yer alan tüm mal ve hizmetlerin çıkarıldığı, davacı tarafça bu karara karşı aynı gerekçelerle yapılan itirazın YİDK’ın 2017-M-3787 sayılı kararıyla reddine karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı tarafa 28/05/2017 tarihinde tebliğ edildiği, iş bu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 24/04/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olup, davacının istinaf itirazları da gözetildiğinde istinaf incelemesine konu uyuşmazlık, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet 2013/102749 sayılı markası arasında, başvuru kapsamında bırakılan 30, 32, 41 ve 43. sınıfta yer alan mal ve hizmetler bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluşup oluşmadığı, davacının dava konusu ibare üzerinde aynı KHK’nın 8/3 maddesi uyarınca öncelik hakkı bulunup bulunmadığı ve dava konusu başvurunun kötü niyetli olarak yapılıp yapılmadığı noktalarındadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde, davacının itirazına mesnet markası “… …” ibaresinden ve elinde tabak bulunan aşçı figüründen oluşmaktadır. Davacının markasının kelime unsuru, “…” ve “…” ibarelerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan tamlama niteliğinde olup bu hali belli bir ayırt ediciliğe sahiptir. Davacı markasında yer alan elinde tabak olan aşçı figürü markanın kelme unsuru olan “… …” ibaresine gönderme yaptığından ayırt edicilikte geri planda kalan tali unsur konumundadır. Buna göre davacının itirazına mesnet markasının asli unsurunu “… …” ibaresi oluşturmaktadır. Dava konusu başvuru da “… … …” ibareli olup, başvuruda başkaca kelime ve şekil unsuru yer almamaktadır. Görüldüğü üzere davacının itirazına mesnet markasının asli unsurunu oluşturan “… …” ibaresine dava konusu başvuruda aynen yer verildiğinden dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka işaretleri arasında 556 sayılı KHK’nın maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu kanaatine varılmıştır. Her ne kadar başvuruda “…” ibaresine yer verilmişse de anılan ibare dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliği sağlamadığından dava konusu başvuruyu davacı markasından farklılaştırmadığı kabul edilmiştir.
Taraf markalarının kapsamındaki emtiaların karşılaştırmasına gelince; yukarıda da belirtildiği gibi dava konusu başvuru kapsamında bırakılan ve uyuşmazlık konusu olan mal ve hizmetler 30, 32, 41 ve 43. sınıfta yer alan mal ve hizmetlerdir. Davacının itirazına mesnet 2013/102749 sayılı markası da 29. sınıfta yer alan mallar ile 35. sınıfın 1-2-3-4 alt grubunda yer alan hizmetler ile bu sınıfın 5. alt grubunda 29. sınıf mallara özgü satış hizmetlerinde tescillidir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında açıklandığı üzere mal ve hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı değerlendirilirken her iki grup mal ve hizmetlerin aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip olup olmadığı, hammadde-mamül ilişkisinin bulunup bulunmadığı, birbirlerini bütünleyici/ tamamlayıcı olup olmadıkları gibi hususlarının dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre yapılan değerlendirmede; mahkemece görüşüne başvurulan ve aralarında gıda mühendisinin yer aldığı bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda da belirtildiği üzere dava konusu başvuru kapsamında 30. sınıfta yer alan “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler” ve ” Dondurmalar, yenilebilir buzlar” malları ile davacının itirazına mesnet markası kapsamında 29. sınıfta yer alan “Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil)” malları, başvuru kapsamında 30. sınıfta yer alan “Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.” malları ile davacının itirazına mesnet markası kapsamında 29. sınıfta yer alan “Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler. Yenilebilir bitkisel yağlar. bulyonlar.” malları, dava konusu başvuru kapsamında 30. sınfta yer alan “Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler” malları ile davacının itirazına mesnet 29. sınıfta yer alan “Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin.” malları, aynı tüketicye hitap etmesi, aynı dağıtım ve dolaşım kanallarına sahip bulunması, bir kısmında hammadde-mamül ilişkisi, yine bir kısmının da birbirinin tamamlayıcı ve bütünleyici olması nedeniyle benzer olduğu gibi dava konusu başvuruda 43. sınıfta yer alan ” Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”, davacının itirazına mesnet markası kapsamında yer alan 29. sınıfta yer alan malların sağlanması hizmetini de kapsadığından başvuru kapsamında yer alan 43. sınıf “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” de davacının markası kapsamında yer alan 29. sınıf mallar benzer kabul edilmiştir.
Ancak, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda dava konusu başvuru kapsamında 32. sınıfta yer alan “Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar Enerji içecekleri (alkolsüz)” malları ile davacının itirazına mesnet markası kapsamında yer alan 29. sınıf “Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil)” malları benzer kabul edilmişse de bahsi geçen mallar arasında hammadde-mamül ilişkisi bulunmadığı gibi bu mallar birbirini bütünleyen ya da tamamlayan mallar da değildir. Ayrıca nitelikleri itibariyle de birbirlerinin alternatifi de değillerdir. Bu itibarla Dairemizce sayılan mallar arasında benzerlik bulunmadığı kabul edilmiş, yine dava konusu başvuru kapsamında 41. sınıfta yer alan hizmetler ile 43. sınıfta yer alan “Geçici konaklama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” davacının itirazına mesnet marka kapsamında yer almadığı gibi bu hizmetler ile davacının itirazına mesnet markası kapsmaında yer alan 29 ve 35. sınıfta yer alan mal ve hizmetler arasında benzerlik de bulunmadığından başvuru kspamında yer alan 41. sınıf hizmetler ve 43. sınıfta yer alan “Geçici konaklama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” yönünden de emtia benzerliğine ilişkin şartın gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiş, marka kapsamlarının karşılaştırılması hususunda ise bilirkişi raporundaki teknik bilgiler kısmen hükme esas alınmıştır.
Diğer taraftan, davacı taraf hem dava dilekçesinde hem de başvuruya itiraz aşamasında iltibas iddiasının yanında 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi uyarınca dava konusu ibare üzerinde öncelik hakkı bulunduğunu ve dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürmesine rağmen ilk derece mahkemesince anılan hususlarda bir değerlendirme yapılmamıştır. Ancak davacı dava dilekçesinde ve davalı Kurum nezdindeki itirazında, 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesine dayalı iddiasını, “… …” ibaresini işlettiği restaurantta markasal olarak kullandığına dayandırmış ve restaurant işletmeciliğinin sınıflandırıldığı 43. sınıf hizmet yönünden tescilsiz markasal kullanıma bağlı öncelik hakkının bulunduğunu ileri sürmüşse de davacının öncelik hakkının bulunduğunu ileri sürdüğü restaurant işletmeciliği 43. sınıfta yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” kapsamında olup, yukarıda da açıklandığı üzere, dava konusu başvuru kapsamında yer alan anılan hizmet sınıfı bakımından taraf markaları arasında iltibas koşullarının oluştuğu kabul edildiğinden, davacının bu iddiasının Dairemizce incelenmesine gerek görülmemiştir.
Davacının kötü niyet iddiasının incelenmesince gelince; Yargıtay HGK’nun 16.07.2008 gün ve 2008/11-501 E.-507 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi marka hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla davalının başvurusunun davacı markalarıyla iltibas oluşturma ihtimalinin varlığının kabulü halinde, ayrıca tescille sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuruda bulunduğunun da ispatı gerekir. Kötü niyetin varlığı her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak belirlenmelidir. Yine Yargıtay HGK.’nun 21.09.2005 gün ve 2005/11-501 E.-507 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca iyiniyetin asıl, kötüniyetin istisna olması sebebiyle davalının kötüniyetli olduğunun delil ve gerekçelerinin gösterilmesi gerektiğinden davacı, davalının kötüniyeti bulunduğunu kanıtlamalı ve mahkemece de bunun delil ve gerekçesi gösterilmelidir.
Somut olayda davacı taraf kötüniyet iddiasını benzer marka başvuru yapılmasına dayandırmış olup, yukarıda da açıklandığı üzere sırf benzer marka başvurusunda bulunmanın kötü niyet olarak kabul edilemeyeceği, bunun dışında davalı Şirketin marka başvurusunu gerçekleştirirken kötü niyetli olarak hareket ettiğine dair de bir delilin bulunmadığı dikkate alındığında, davacı tarafın kötü niyet iddiası Dairemizce yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak; yukarıda açıklanan nedenlerle dava konusu “… … …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet 2013/102749 sayılı, “… …” ibareli markası arasında, başvuru kapsamında 30. sınıfta yer alan ” Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler, Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Dondurmalar, yenilebilir buzlar” malları ile 43. sınıfta yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” hizmetleri yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas koşullarının oluştuğu, bunun dışında kalan mal ve hizmetler yönünden ise iltibas tehlikesinin bulunmadığı, başvurunun kötü niyetli olmadığı gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 13/06/2019 gün ve 2017/245 E. – 2019/450 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile, … YİDK’in 25.05.2017 tarih, 2017-M-3787 sayılı kararının, başvuru kapsamında yer alan 30. Sınıftaki “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler, Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Dondurmalar, yenilebilir buzlar” malları ve 43. sınıftaki “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” hizmetleri yönünden KISMEN İPTALİNE,
3-Davalı Şirket adına tescilli 2015/74397 sayılı, “… … …” ibareli markanın, 30. Sınıftaki “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler, Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Dondurmalar, yenilebilir buzlar” malları ve 43. sınıftaki “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” hizmetleri yönünden KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE,
4-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
5-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00 bilirkişi ücreti, 269,50 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 88,00 TL tebligat ve posta masrafından oluşan toplam 2.157,50 TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 1.078,75 TL.’ye, 31,40 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 1.141,55 TL.’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/03/2022