Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/995 E. 2022/282 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/04/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/04/2019 tarih ve 2018/21 E. – 2019/200 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “…” ve “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu markanın müvekkilinin 2013/56152 sayılı “…” markasının aynısı olduğu gibi diğer markaları ile de ayırt edilemeycek derecede benzer bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, davalı gerçek kişinin kötü niyetli bulunduğunu zira daha öncede müvekkili markaları ile benzer marka başvurularının itirazları üzerine reddedildiğini, buna rağmen davalının müvekkili markalarını taklit etmeye çalıştığını ileri sürerek 2017-M-9717 Sayılı YİDK kararının iptalini ve dava konusu 2015/110959 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının 2013 56152 ve 2012 27981 sayılı markaları kapsamındaki mal ve hizmetlerin dava konusu 24. ve 25. mallardan tamamen farklı olduğu, davacının 2014 81888 ve 2012 24537 sayılı markaları kapsamında 35. sınıfta yer alan 24 ve 25. Sınıf malların satışına yönelik hizmetler ile dava konusu 24. ve 25. Sınıf malların da uzak ilişkili bulunduğu, taraf marka işaretlerinin genel izlenim yönünden benzer olmadığı, taraf markaları arasında dava konusu mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma olasılığı bulunmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki risklerin oluştuğunun ve kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı, dava konusu YİDK kararının yerinde bulunduğu, dava konusu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük talebinin huzurdaki davada yer bulmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, dava konusu başvurunun tescil ücreti/harcı yatırılmadığından müddet duruma düştüğünün mahkemece değerlendirilmediğini, dava konusu başvuru ile müvekkilinin markaları arasında iltibas bulunduğunu, müvekkili markalarındaki asıl unsurun “…” ibaresinden değil “…” ibaresinden oluştuğu, her ne kadar “… ” kelimesi İngilizce anlamı olan bir kelime olsa da müvekkilinin eklemiş olduğu” -…” sesi ile kendine özgü, herhangi bir dilde anlamı olmayan, güçlü bir kelime yarattığını ve markasını bu kelime temelinde oluşturduğunu, kaldı ki dava konusu başvurunun müvekkilinin “…” ibareli markası ile de aynı bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, müvekkilinin 2010/66347 sayılı” …” ibareli markasının bulunduğunu, “…” markasını bu markanın alt markası olup seri marka olarak kullanıldığını, diğer taraftan davalı gerçek kişinin kötü niyetli olduğunu, daha önce müvekkili markaları ile benzer olarak yaptığı marka başvurularının müvekkilinin itiraz üzerine reddedilimesne rağmen benzer marka başvurusu yapmaya devam ettiğini, müvekkili markalarını taklit etme amacında olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü

istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet 2012/24537,2012/27981,2014/81888 , 2013/56152 sayılı, “…”, “…”, “…”, “…” ibareli markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira dava konusu başvuru kapsamında 24. ve 25. sınıf mallar yer almakta olup davacının itirazına mesnet 2013/56152 ve 2012/27981 sayılı markaları kapsamında bu mallarla aynı/aynı tür veya benzer malların bulunmadığı dolayısıyla bu markalar arasında emtia benzerliği şartının gerçekleşmediği, davacının itirazına mesnet 2012/24537 ve 2014/81888 sayılı markaları kapsamında 24 ve 25. Sınıf mallara özgülenmiş 35. sınıf mağazacılk hizmetlerinin yer aldığı, 35. sınıftaki mağazacılık/perakendecilik hizmetlerinin farklı malların bir araya getirilerek satışına ilişkin bulunduğu, bu kapsamda, belli malların satışına özgü mağazacılık hizmetleri ile o mallar arasında benzerlik görülmesinin markasını bu sınıfta tescil ettiren kişiye çok geniş bir koruma sağlayacağı ancak belli mallara özgülenmiş mağazacılık hizmetleri ile o mallar arasında benzerlik bulunmadığının kabul edilmesinin de hakkaniyete aykırı sonuçlara yol açacağı, bu itibarla belli malların satışına özgülenmiş mağazacılık hizmetleri ile o mallar arasında benzerlik olup olmadığının, her somut olayın özelliklerine, marka işaretleri arasındaki benzerlik düzeyine göre değerlendirilmesi gerektiği, buna göre marka işaretleri arasında yüksek düzeyli benzerlik bulunması halinde anılan hizmet ve mallar arasında benzerlik olduğu kabul edilebilecekken, aksi durumda, yani marka işaretleri arasında düşük düzeyli benzerlik olması durumunda, marka kapsamlarının benzer olmadığının söylenebileceği, somut olay bu kapsamda değerlendirildiğinde, dava konusu başvuru ile davcaının itirazn mesnet 2012/24537 ve 2014/81888 sayılı marka işaretleri arasında yüksek derecede benzerlik bulunmadığından başvuru kapsamında yer alan 24 ve 25. sınıf mallar ile davacının itirazına mesnet anılan markaları kapsamında bulunan 24 ve 25. sınıf malların satışına özgü 35. sınıf mağazacılık hizmetlerinin 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzer olduğunun kabul edilemeyeceği, diğer tarafan her ne kadar dosya kapsamında bulunan marka tescil belgesinden davacının itirazına mesnet 2012/24537 sayılı markasının dava dışı kişiye ait olduğu anlaşılyor ise de istnaf edenin sıfatına göre bu hususun Dairemizce kaldırma nedeni yapılamayacğı, ayrıca davacı taraf davalı Kurum nezdindeki itirazında 2010//66347 sayılı markasına dayanmadığından davadaki YİDK kararının iptali istemi yönünden bu markanın iltibas değerlndirmesinde dikkate alınamayacağı tabii olup anılan markaya dava dilekeçsinde dayanıldığından davadaki hükümsüzlük talebi bakımından değerlendirilmesi gerekirse de dava konusu başvuru tescil edilmediğinden ilk derece mahkemesince 2010/66347 sayılı davacı markası yönünden bir inceleme ve değerlendirme yapılmamasının sonuca etkili görülmediği, diğer taraftan davacı tarafça 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşulların oluştuğunun ve kötü niyet iddialarının ispatlanamadığı, sırf benzer marka başvurusunda bulunmanın kötü niyet olarak kabul edilemeyeceği, bu itibarla ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/03/2022

….