Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2016
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararı İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/12/2016 tarih ve 2014/440 E. – 2016/636 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2010/54501 sayılı “… …” ibareli markanın sahibi olduğunu, davalının, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… … … A.Ş.” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2012/70977 kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itiraz edildiğini, ancak itirazının yerinde görülmeyerek reddolunduğunu, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa, Ankara 3. FSHHM’nin 2013/1 E. sayılı davasında “… … …” markasıyla ilgili kararda “…” ibaresinin her ne kadar coğrafi alan adı olsa da müvekkilinin “… …” markasını çağrıştırdığı yönünde karar verildiğini, bu karar varken YİDK’nın bu karar aykırı olarak müvekkilinin talebini reddetmesinin yasaya aykırı bulunduğunu ileri sürerek 2014-M-11313 sayılı YİDK kararının iptaline, davalı markasından “…+şekil” ibaresinin silinmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin sermayesinin tamamına yakını … Belediyesi’ne ait bir belediye iktisadi teşekkülü olduğunu, bu sebeple ticaret unvanında “…” ibaresinin bulunduğunu, müvekkili şirketin sağlık sektöründe faaliyet göstermemekle birlikte ismen de marka adının bir hastane ile karıştırılmasının söz konusu olmadığını, davacının tescile itirazını coğrafi alan adı olan “…” ibaresine dayandırdığını, coğrafi alan isimlerinin tek kişinin kullanımına hasredilmesinin hukuken de mümkün olmadığını, davacı iddialarının hukuki ve maddi dayanağı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraf marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas ihtimali olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin “… …” ibareli markasının 20.08.2010 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile tescilli sahibi olduğunu, dosyaya sunulan bilirkişi raporu hatalı olup, bilirkişilerce yapılan değerlendirmenin doğru bulunmadığını, mukayese markaların münferit özelliklerinden çok görsel, işitsel, yazılış, okunuş, söyleniş, duyuş özelliklerinin dikkate alınması gerektiğini, yanlış değerlendirme sonucu oluşturulan bilirkişi raporuna göre verilen kararın bozulması gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının itirazına mesnet gösterdiği “… …” ibareli marka ile davalı Şirketin başvuru konusu yaptığı “… … … A.Ş.” ibareli marka arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas ihtimali olmadığı, zira davacı markası ile dava konusu başvuru markasında ortak ibarenin … olduğu, bu ibarenin Ankara iline bağlı meşhur bir ilçe ismi olarak coğrafi yeri işaret ettiği, maruf ve meşhur coğrafi yer adlarının kimsenin kullanım tekeline bırakılamayacağı, esasen her iki taraf markasında da “…” ibaresinin, markanın kullanıldığı işletmenin bulunduğu coğrafi yeri gösteren tanımlayıcı bir ibare niteliğinde olduğu, taraf markalarının sair unsurları dikkate alındığında da markalar arası bir iltibas riskinden bahsedilemeyeceği gibi davacı markasından yararlanmak isteyen tüketicinin işletmesel bir bağlantı olduğu zannı ile davalı markasından yararlanmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/3170 Esas, 2019/7796 Karar ve 04/12/2019 Tarihli kararının da bu yönde bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/03/2022
….