Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/988 E. 2022/387 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/988
KARAR NO : 2022/387
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2018
NUMARASI : 2015/458 E. – 2018/200 K.

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/06/2018 tarih ve 2015/458 E. – 2018/200 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar Türk Patent ve Marka Kurumu ile … Enerji Anonim Şirketi tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı Şirketin 2012/83887 sayılı “…+” ibareli markanın 04, 35, 37, 39 ve 40. Sınıflarda tescili için başvuruda bulunduğunu, markanın ilanına müvekkili tarafından 2002 21178 sayılı “… şekil + …” ve “şekil + … …-… …” ibareli markalara dayanılarak itiraz edildiğini, benzerlik ihtimali bulunmadığı gerekçesiyle itirazın reddine ve tescil işlemlerinin devamına karar verildiğini, bu karara itirazın da 2015-M-8729 sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa YİDK kararında iddia edilenin aksine somut olayda 556 s. KHK’nın 8/1-b maddesinde öngörülen bütün koşulların gerçekleştiğini ve iltibas ihtimali bulunduğunu, bilirkişi raporları ile yargı kararları ile müvekkilinin markalarının esas unsurunun “…” olduğunun tespit edildiğini, davalı markasının esas unsurunun da “…” ibaresi olduğunu, YİDK kararının iptali ile dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, YİDK verilen kararın doğru ve tutarlı olduğunu, müvekkilinin tescilli … kaynak unsurunu taşıyan çok sayıda markasının bulunduğunu, söz konusu seri markalar üzerinde hak sahibi olduğunu, müvekkilinin markasının davacı markası ile tamamen farklı sınıftaki yoğun kullanımı ile bilinirlik ve ayırt edicilik kazandığını, davacı tarafın iddiası doğrultusunda KHK 8/1-b anlamında yapılan değerlendirmede de markaların benzer olmadığını, davacı markalarının tanınmışlıktan uzak olduğunu, hükümsüzlük davasının yetkisiz mahkemede açıldığını, 2015/196 E. sayılı dava ile birleştirme kararı verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise 2015/196 E. sayılı davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı Şirketin marka başvurusunun “… +” ibaresinden oluştuğu, markada ayırt edici esaslı unsurun … kelimesi olduğu, zira “+” işaretinin markaya herhangi bir ayırt edicilik katmadığı, davacı markasının esaslı unsuru olan … kelimesinin, davalının “… +” markasında aynen ve kül halinde yer aldığı, bunun da markalar arasında benzerliğe ve ilişkilendirme ihtimaline yol açtığı, ancak davalı Şirketin marka başvurusunun kapsadığı 04, 35/06 ve 40. Sınıflar bakımından ise markalar arasında benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunmadığı, davacının 2012 07173 sayılı markasının 23.01.2012 başvuru tarihli olduğu ve dava konusu başvurunun yapıldığı tarihte henüz tescil dahi edilmemiş olduğu, dolayısıyla da bu marka, dava konusu başvurunun yapıldığı 03.10.2012 tarihi itibariyle, henüz taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıkmadığı, dava konusu başvuru tarihinde tescilli dahi olmayan 2012 07173 sayılı markanın müktesep hak oluşturamayacağı, dosya kapsamı uyarınca, davacının “…” markasının tanınmış marka olduğu iddiasının ispatlanamadığı, söz konusu ticaret unvanının ilişkin olduğu faaliyet alanı ile dava konusu markanın kapsadığı mal ve hizmetler faklı olduğundan davacının ticaret unvanının somut olayda 556 sayılı KHK’nin 8/5. maddesi anlamında bir tescil engeli oluşturmadığı, kötüniyet iddiasının ispat edilemeği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, YİDK’nın 28/09/2015 tarih 2015-M-8729 sayılı kararının 35/02, 04, 05, 37/02, 03, 04, 05 gruplar (35. sınıf: 02. Büro hizmetleri. 04. Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. 05. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.37.sınıf: 02 Temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. 03 Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). 04 Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. 05 Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri.) yönünden iptaline, YİDK iptaline yönelik fazlaya dair talebin reddine, hükümsüzlük talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile davalı adına tescilli 2012/83887 sayılı …+ ibareli markanın tescilli olduğu 35/02, 04, 05, 37/02, 03, 04, 05 gruplar (35. sınıf: 02. Büro hizmetleri. 04. Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. 05. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.37.sınıf: 02 Temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. 03 Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). 04 Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. 05 Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri.) yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, hükümsüzlükle ilgili fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dosyaya mübrez çok sayıda kararda 39 ve 37. Sınıfın benzer olmadığına karar verilmiş olmasına rağmen, hangi gerekçe ile bu kararın verildiğinin anlaşılamadığını, müvekkilinin markası “…” kaynak unsurdan oluşturulmuş, 2010 yılından itibaren tescilli olan seri markalardan birisi olduğunu, müvekkili adına tescilli 2010/85492 “… …” markasına karşı artık hükümsüzlük davası açılmasının SMK gereğince mümkün olmadığını, davacı tarafın 37. sınıfta yer alan akaryakıt istasyonları hizmetinde faaliyette bulunmasının mümkün bulunmadığını, ayrıca 35. sınıfın alt sınıfları için geçerli olan fiili kullanım kriterinin 37. sınıf için de değerlendirilmesi gerektiğini, davacı tarafın markasının 37. Sınıfta tescilli olmadığını, taraf markaları arasında müşteri çevresi nezdinde karışıklığın doğmasının imkansız bulunduğunu, lehe olan Yargıtay kararlarının dikkate alınmadığını, 37 ve 39. sınıf hizmetlerin benzer olmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, 2017/2152 Esas, 2018/7614 Karar ve 04.12.2018 tarihli kararı ile müvekkilinin tescilli olduğu 37. ve 40. sınıf ile davacının tescilli olduğu 39. sınıfın benzer olmadığına karar verildiğini, Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 2017/321 Esas, 2019/241 Karar ve 11.06.2019 Tarihli “… …” kararı ile, 35 ve 39. sınıf hizmetlerin benzer olmadığının belirlendiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/3581 Esas, 2017/6003 Karar ve 01.11.2017 Tarihli kararı ile seri markaların dikkate alınması gerektiğinin belirlendiğini, mahkeme tarafından davacı taraf aleyhine açılan iptal davasının dikkate alınmadığını, davacı tarafın markasının tescilli olduğu birçok sınıfta kullanmadığını, buna rağmen sadece kötüniyetli olarak markalara itiraz ettiğini, davacı taraf markasının tanınmış marka olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece 2012/07173 sayılı markanın müktesep hak oluşturmayacağı yönündeki değerlendirmenin hatalı bulunduğunu, başvuru sahibinin kazanılmış hakkının olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, marka kapsamlarının farklı olduğunu, markalar arasında karıştırılacak derecede benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Şirketin marka başvurusunun “… +” ibaresinden oluştuğu, davalının başvurusuna konu markada ayırt edici esaslı unsurun “…” kelimesi olduğu, zira “+” işaretinin markaya herhangi bir ayırt edicilik sağlamadığı, davacı Şirketin markasının da esaslı unsuru olan “…” kelimesinin, davalının “… +” markasında aynen yer almasının markalar arasında benzerlik ve ilişkilendirmeye yol açtığı, çekişme konusu olan 35. sınıf itibariyle 35/02, 04, 05 (35/06 grup perakendecilik hizmeti hariç) 37/02, 03, 04, 05 grup yönünden markaların hizmet listelerinin aynı/aynı tür hizmetlerden oluştuğu, bu sebeple de taraf markaları arasında 35/02, 04, 05 ve 37/02, 03, 04, 05 Sınıf bakımından 556 s. KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında “karıştırılma ihtimali” ve davalı başvurusu yönünden tescil engeli/hükümsüzlük nedeni bulunduğu, müktesep hak koşullarının somut uyuşmazlıkta olmadığı, Dairemizce benzer bir uyuşmazlık için verilen 2017/209 Esas, 2017/216 Karar ve 08/03/2017 Tarihli karar ile 37. Sınıftaki hizmetlerin itiraza mesnet markaların kapsamları ile benzer bulunduğunu belirlendiği, bu kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/2159 Esas, 2018/7841 Karar ve 12/12/2018 Tarihli ilamı ile onandığı, Dairemizin 2018/927 Esas, 2019/299 Karar ve 10/04/2019 Tarihli kararı ile inceleme konusu yapılan Ankara 4. FSHHM’nin 22/01/2018 Tarihli kararında davanın reddine karar verilip kararın davacı tarafça istinaf edildiği, istinaf itirazında sunulan diğer kararların iş bu uyuşmazlık için emsal olmayacağı, zira her uyuşmazlığın dosya kapsamına göre irdelenmesi gerektiği anlaşılmakla, davalılar … ile … Enerji Anonim Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … ile … Enerji Anonim Şirketi vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar … ile … Enerji Anonim Şirketinden ayrı ayrı alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalılar tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 25/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/04/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip