Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/987 E. 2022/255 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Marka ile İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/10/2019 tarih ve 2018/326 E. – 2019/434 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkiline ait … esas unsurlu markalar ile … ibareli dava konusu markanın da esas unsur bağlamında aynı olmakla tüketiciler nezdinde karıştırılmaya yol açacağını, dava konusu markanın müvekkilinin itiraza mesnet markalarının da olduğu gibi ana unsurunun “…” ibaresi olduğunu, … kelimesinin hiçbir anlamı olmadığını, … kelimesinden türetilen ve … kelimesinin bir başka versiyonu olan bir ibare olduğunu, markayı, müvekkiline ait markalardan uzaklaştıracak hiçbir ibare eklenmediğini, tüketiciler marka ile karşı karşıya kaldığında … markasını müvekkilinin tanınmış markası olan “…” markasının bir uzantısı, serisi zannedeceklerini, böylelikle uzun yıllardan bu yana markasına yatırım yapan, gerek ürün kalitesi ve müşteri memnuniyeti gerekse yapmış olduğu reklam ve tanıtım çalışmaları sayesinde alanında lider haline gelen firmasının markasının ve itibarının zarar göreceğini, dava konusu markanın aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanı olduğunu, söz konusu ibarenin Türk Ticaret Kanunu ve Sınai Mülkiyet Kanunu hükümlerine göre de korunması gerektiğini, tescil talebinde bulunan tarafın kötü niyetli olduğu gibi söz konusu markanın tescil edilmesi halinde haksız rekabet meydana geleceğini, davalı yanın “…” ibaresinin bilinirliğinden yararlanmak için her yolu denediğini, davalı şirketle aynı mahiyette olan, aynı adreste bulunan ve davalı yanın kardeş şirketi … San. ve Tic. A.Ş.’nin müvekkilinin … markasının sonuna harf getirerek veya bazı harf değişiklikleri ile kelime oyunları yaparak müvekkilinin markasına çok benzer biçimde seri markalar oluşturduğunu ve başvurularını yaptığını, dava konusu … ibareli marka tescil edildiği takdirde müvekkiline ait … esas unsurlu markaların ayırt edicilik gücünün istismar edileceğini ve markanın çekici gücünden faydalanılacağını, 6769 s. Kanunu’nun m. 19/2 hükmüne göre müvekkilinin itiraza mesnet markalarının tescilli olduğu sınıflarda 5 yıldır kullanıyor olması gerektiğini iddia ettiğini, madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, davalı şirketin iddia ettiği “kullanımın ispatı” hususunun, dava konusu markaya yapılan itiraz sürecinde talep olarak Kanun ve Yönetmelikteki düzenlemelere uygun bir şekilde sunulması gerektiğini, fakat dava konusu markanın itiraz sürecinde başvuru sahibi tarafından böyle bir talebin sunulmadığını, davalı şirketin iddiasının işbu davada dikkate alınmaması gerektiğini ileri sürerek YİDK’nın 26.07.2018 tarih ve 2018-M-5952 sayılı kararının iptaline, davalı adına 2017/62380 sayılı “…” ibareli markasının sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili Şirketin dava konusu yapılan “…” markası ile davacıya ait “…” markası arasında benzerlik olmadığı gibi iddia edildiği gibi ortalama bir tüketici nezdinde karıştırılmaya sebebiyet verecek özellikler de bulunmadığını, davacının itirazına konu ettiği markasının tescilli olduğu tüm sınıflarda ciddi bir şekilde kullanıp kullanmadığına ilişkin delillerini dosyaya sunması gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu yapılan ve davalı Şirket adına tescil başvurusu yapılmış olan marka ile davacının dayanak yaptığı markaları arasında SMK m. 6/1 anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, somut uyuşmazlık açısından SMK m. 6/5’in uygulanma imkânı bulunmadığı, somut uyuşmazlık açısından SMK m. 6/6’in uygulanma imkânı bulunmadığı, dava konusu başvurunun kötüniyetli olduğu yönündeki iddiaların ispat edilemediği, dava konusu yapılan YİDK kararının yerinde olduğu, dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu “…” markasının, müvekkilinin “…” ibareli markaları ile görsel benzerlik içerisinde olduğunu, müvekkiline ait “…” esas unsurlu markalar ile “…” ibareli dava konusu marka da esas unsur bağlamında aynı olmakla tüketiciler nezdinde karıştırılmaya yol açacağını, müvekkiline ait … markası dava konusu marka ile işitsel anlamda aynı / ayırt edilemeyecek seviyede benzer olduğunu, en gelişmiş yapay zeka bile … ile … ibaresini birbiri ile karıştırmakta iken yerel mahkemece markalar arasında SMK m. 6/1 kapsamında benzerliğin bulunmadığına ilişkin kararın isabetsiz olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markası tescilli iken mahkemenin SMK m.6/5 kapsamında yaptığı değerlendirme ve verdiği karara itiraz edildiğini, müvekkilinin tanınmış marka itirazının yerinde görülmemesinin isabetli olmadığını, müvekkilinin ticaret unvanının “… … …” ibaresi ile başladığını, dava konusu markanın SMK m.6/6 kapsamında da sicile tescilinin engellenmesi gerektiğini, davalının kötüniyetli bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Şirketin başvuru konusu yaptığı “…” ibareli marka ile davacının itirazına mesnet gösterdiği “…” asıl unsurlu markaları arasında, ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle benzerlik olmadığı, 6769 Sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, markalar arasında benzerlik bulunmadığından davacının markasının tanınmış olup olmamasının sonuca etkili olmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunun da ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/03/2022
….