Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/986 E. 2022/254 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
……

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2016
NUMARASI :…..
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20/12/2016 tarih ve 2015/230 E. – 2016/344 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “… …” ibareli marka başvurusuna, davalı yanın “…” markalarına dayalı yaptığı itirazlarının kabul edildiğini, oysa müvekkilinin 2001/17096 sayılı “big …” markasının tescilli olduğunu, yine müvekkilinin 2008/39381 sayılı “… …” ve 61793 sayılı “…” markalarının sahibi olduğunu, “…” ibaresinin herhangi bir anlamı bulunmadığını, İngilizce de “…”, “…,” …”, “…”, “…”, “…”, “…” gibi sözcüklerin ilk hecesinde bu ibarenin yer aldığını, anılan ibarelerin birbirlerinden tamamen farklı olduğunu ileri sürerek başvurunun reddi ile ilgili YİDK kararının iptalini talep etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin tanınmış “…” markalarının sahibi olduğunu, davacının daha önce de “…” markası için başvuruda bulunduğunu, 2009/61793 sayılı markanın iptali için 2011/433E sayısı ile Bakırköy 1. FSHHM’de dava açıldığını, yerel mahkemece ilk olarak müvekkili aleyhine hüküm kurulduğunu, ancak Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/10656 E, 2014/1223K sayılı kararı ile hükmün bozulduğunu, “…” ve “…” markası arasında yazılış, okunuş, görsel ve fonetik yönlerden orta düzeydeki tüketici bazında değerlendirildiğinde iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu, bunun üzerine yerel mahkemece 29.05.2014 tarihinde bozma ilamına uyularak “…” markasının tescilden terkinine karar verildiğini, anılan kararın Yüksek Mahkemece onandığını, davacının, yargılama süreci devam ederken bir kez daha “… …” markasının tescili için başvuruda bulunduğunu, davacı markasında “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu 2013/22293 sayılı “… …” ibareli marka ile davalıya ait “…” seri markalarının aynı/benzer emtia sınıflarında tescil edilmek istenildiği ve bu nedenle işaretler arasında karıştırılmaya neden olabilecek düzeyde benzerliğin mevcut olduğu, davacı yanın önceki tarihli tescilli markalarından 2001/17096 sayılı markanın yenilemesinin yapılmayarak YİDK karar tarihi itibariyle hükümden düşmüş bulunduğu, 2009/61793 sayılı markanın YİDK karar tarihi itibariyle hükümsüz kılınmış olduğu, 2008/39381 sayılı markanın ise dava konusu marka ile “aynı” esas unsura haiz bulunmadığı, bu markaların davacı yan lehine kazanılmış bir hak sağlamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, işaretler arasında karıştırılmaya neden olabilecek düzeyde benzerliğin mevcut olduğu tespitinin hatalı bulunduğunu, müvekkili tarafından tescilli olan marka “… …” olup ayırt edici, niteliği olmayan ve sonradan bu özelliği elde eden İngilizce “…” sözcüğünün okunuşu olan “…” ibaresi ile aynı veya benzer ilk vurgu hecesi olarak kabulü hukuken mümkün bulunmadığını, içermekte oldukları anlam itibariyle de bu iki markanın tüketici gözünde karıştırılmaya müsait olmadığını, müvekkilinin … … isimli markasının ayakkabı kategorisi olan kategori 25 de tescil edilmiş ve 10 yıl boyunca tescilli kaldığını, 2009 yılında da … … ismini tescil ettirmiş ve … bağlantılı markalarını bu şekilde sürdürmeye devam ettiğini, müvekkilinin markalarının uzun süre boyunca karşı tarafça görmezden gelindiğini, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının başvuru konusu yaptığı “… …” ibareli marka ile davalı Şirkete ait “…” ibareli seri markalar arasında karıştırılmaya neden olabilecek düzeyde benzerliğin mevcut olduğu, davacının gösterdiği markalarının lehine kazanılmış bir hak sağlamayacağı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin “…-…” ibareli markalara ilişkin olarak verdiği, 2013/10656 Esas, 2014/1223 Karar ve 21/01/2014 Tarihli, 2014/12794 Esas, 2014/18713 Karar ve 01/12/2014 Tarihli kararlarının da bu yönde bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/03/2022