Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/98 E. 2021/1227 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2019
NUMARASI : …
DAVANIN KONUSU : … Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/10/2019 tarih ve …. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin ….. ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, ….. kod numarasını alan başvurunun, … Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından ….. Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak … tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin uzun yıllardan bu yana ulaştığı tanınmışlık seviyesi dikkate alındığında, davalı Şirket başvurusunun müvekkilinin markası ile iltibas yaratacağını, dava konusu marka içerisindeki “…” ibaresinin davacıya ait…tescil numaralı “…” markası ile birebir aynı olup, 06. sınıfta kapsadığı mal ve hizmetler bakımından da aynı olduğunu, bununla birlikte “…” ibaresinin de müvekkiline ait…. tescil numaralı “…” markası ile benzer olduğunu ve yine 06.sınıfta kapsadığı mal ve hizmetler bakımından da aynı olduğunu, tüm bu sebeplerle markaların ayırt edilemeyeceğini ve markaların kökeni hakkında tüketicilerin yanılacağını ve/veya en azından davalı şirket ile davacı şirket arasında idari veya ekonomik anlamda bir bağlantı bulunduğu zannına kapılacağının şüphe götürmediğini, müvekkilinin markaları ile dava konusu markanın orta düzeydeki tüketici / hizmet alıcısı kitlesine sahip olduğundan, ve orta düzeydeki tüketici / hizmet alıcısının “bilinçli tüketici” kategorisinde değerlendirilmediğinden, markaları karıştırma ihtimallerinin daha yüksek olduğunu ve bu nedenle davacı markasının zarar görme ihtimalinin de yükseleceğini, davalı şirketin kötü niyetli olarak ısrarla ve birbiri ardına davacı şirket markalarının serisi niteliğinde algılanabilecek markalara dair başvuru yaptığını, davalı şirketin kötü niyetli olarak marka başvurusu yaptığının Kurum tarafından…. başvuru numaralı “…” markasına ilişkin, başvurunun reddi kararı ile de sabit olduğunu, “…” ile “…” ibarelerinin hem görsel hem de işitsel yönden aynıyet derecesinde benzer olduğunu, aynı zamanda davalı başvurusunda bulunan “…” ibaresinin davacının “…” ibaresi ile hem görsel hem de işitsel yönden neredeyse birebir aynı olduğunu, markaların kapsadıkları 06. Sınıftaki mal ve hizmetler bakımından da ayniyetin söz konusu olduğunu, bununla birlikte, müvekkiline ait …. sayılı “…” marka bakımından kullanımın ispatına ilişkin olarak bilgi ve belgelerin davalı Kuruma yapılan itirazda sunulduğunu ancak bu belgelerin Kurum tarafından değerlendirilmemiş olduğunu, ayrıca kullanıma ilişkin yeterli delil sunulmayan itirazın esastan incelenmesinin mümkün olmadığına ilişkin haksız gerekçe ile itirazın reddedildiğini, ancak müvekkilinin 1949 yılından beri yurt içinde ve yurt dışında … ibareli muhtelif demir ürünlerin ticaretini yapmakta olduğunu, dosyada mübrez delillerle de sabit olduğu üzere davacı şirkete ait … ibareli ürünlerin uzun yıllardır kullanıldığının aşikar olduğunu, davacıya ait… sayılı “…” ibareli marka ile davalı şirket markasının 6. sınıfta kapsadığı mal ve hizmetler bakımından aynı olduğunu ileri sürerek …. sayılı kararın iptali ile dava konusu…. başvuru numaralı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin 1890 yılına dayanan köklü holdinglerden bir tanesi olan ……A.Ş bünyesinde bir şirket olduğunu, 6769 s. SMK 25/son maddesi kapsamında…Tescil numaralı markanın başvuru tarihinden önceki 5 yıllık süre içinde itiraz gerekçesi olan …. tescil numaralı davacı markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunmasını davacıdan talep ettiklerini, bir başka ifade ile kullanım ispatını def’i olarak sunduklarını, davacının dava dilekçesinin 1, 2, 3, 4 ve 5 numaralı açıklamalarında ve ekte sunduğu delillerin itiraz gerekçesi markaların Türkiye’de ciddi biçimde fiilen kullanıldığının kanıtı niteliğinde olmadığını, itiraz gerekçesi olan “…” ibaresinin fiili markasal kullanımını kanıtlamadığını, bir an için davacı tarafın yukarıda ileri sürülen def’i kapsamında markanın kullanımını ispatlamış olsa dahi, dava konusu markanın davacıya ait… numaralı “…”….. numaralı ve “… numaralı ve “…” ibareli markalar ile SMK madde 5 ve 6 hükümleri kapsamında benzer olmadığını, dava konusu markanın tek başına “…” kısaltmasından oluşmadığını aksine “… …” ibarelerinin tamamını bütün olarak içerdiğini, …. nolu markanın emtia listesinin 06, 35 ve 40; 2016/26375 nolu markanın emtia listesinin ise 01, 19 ve 37. sınıflardan oluştuğunu, aynı veya ayırt edilemeyecek benzerlik değerlendirmesi için önceki tarihli tescilli markanın aynı mal ve hizmet grubunda yer alıyor olması gerektiğini, bu kapsamda … nolu marka ile dava konusu marka arasında benzerlik değerlendirmesi yapılmasına gerek olmadığını, markaların tek ortak noktasının “…” ibaresi olduğunu, bu ibarenin ise … sektöründe faaliyet gösteren herkes tarafından kullanılması mümkün ve tanımlayıcı bir kelime olduğunu, kısa kelimelerde küçük farkların dahi genel izlenimim farklı algılanmasına neden olabileceğini, dava konusu markanın alıcı kitlesinin dikkat düzeyinin bilinçli tüketicinin sahip olduğu yüksek dikkat düzeyi olduğunu, markalar arasında iltibas yaratacak benzerlik değerlendirilmesinde de bu hususun göz önüne alınması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının … “…” markasının, kullanım ispatına konu olduğu fakat itirazlar kapsamında sunulan belgelerin, markanın kullanımının ispatı için yeterli olmadığı kanaatine varıldığından,…. kodlu markanın itiraz gerekçeleri arasında sayılamayacağı, davacının …“…” markasının kapsamındaki malların, dava konusu … “… …” markasının kapsamındaki mallar ile aynı/benzer olmadığı, marka işaretleri bakımından da benzerlik olmadığı kanaatine varıldığından, markalar arasında 6769s.SMK’nın 6/1.maddesi anlamında iltibas ihtimalinin ortaya çıkmayacağı, dava konusu …. …” ibareli markanın kapsamında yer alan 06.sınıf emtiaların, davacının….” ibareli markasının kapsamında yer alan 06. sınıf mallar ile aynı / aynı tür, 35.ve 40.sınıf hizmetler ile de benzer / ilişkili olduğu, fakat taraf markaları arasında karışıklığa neden olacak derecede bir işaret benzerliğinin bulunmadığı ve markalar arasında iltibas ihtimalinin ortaya çıkmayacağı, bu bağlamda 6769 s. SMK md. 6/1 uygulanması için gereken şartların oluşmadığı, davacıya ait “…” veya “…” markalarının tanınmış markalar sicilinde yer almadığı, dosya kapsamında, dosya kapsamında, bu iddianın ispatı için herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, bu bağlamda 6769 s. SMK md. 6/5 uygulanması için gerekli şartların oluşmadığı, dosya kapsamında davacının 6769 s. SMK md. 6/3’e dayalı iddialarını destekleyecek herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, 6769 s. SMK md. 6/3 maddesinin uygulanması için gerekli şartların oluşmadığı, dava konusu başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığı iddialarının ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili şirkete ait “…” markası ve tanınmışlığı açısından değerlendirme yapılmadığını, müvekkilinin yıllardır piyasaya sürdüğü demirlerin üzerinde yer alması sebebi ile koruma altına aldığı “…” ibaresi ile neredeyse aynı olan “…” ibaresini tescil ettirmeye çalışan, hatta sadece bu ibare ile yaptığı marka başvuruları reddedilmesine rağmen, ret kararı akabinde kötü niyetli olarak farklı versiyonlarla oluşturduğu benzer marka başvuruları yapmaya devam etmekte olan davalı şirketin kötü niyetli olduğu hususu gözetilmeden karar verildiğini, bilirkişi raporu eksik incelemeye dayalı, bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamayacağını, eksik inceleme sonucu çelişkili karar verildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, … marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı Şirkete ait itiraza mesnet markalardan … sayılı “…” ibareli markanın, dosyadaki delillere göre kullanımının ispatının sağlanamadığı, davacı Şirketin itirazına mesnet diğer markası olan … sayılı “…” ibareli markasının kapsamındaki malların, dava konusu başvuru olan …sayılı “… …” ibareli markanın kapsamındaki mallar ile aynı/benzer olmadığı, diğer yandan marka işaretleri bakımından da benzerlik bulunmadığı, dava konusu başvuru kapsamı ile davacının itirazına mesnet diğer bir markası olan…. sayılı “…” ibareli markasının kapsamında yer alan 06. sınıf mallar ile aynı / aynı tür, 35. ve 40. Sınıf hizmetler ile de benzer / ilişkili olmasına rağmen markalar arasında işaret benzerliğinin bulunmadığı, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinin uygulanması için gereken şartların oluşmadığı, davacıya ait markaların tanınmış olduğunun ispatlanamadığı, dosya kapsamında 6769 sayılı SMK’nın 6/3. maddesinin uygulanması için gerekli şartların oluşmadığı, dava konusu başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığı iddialarının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 07/10/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2021

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.