Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2019
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü, Haksız Rekabetin Tespiti
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/10/2019 tarih ve 2019/1 E. – 2019/416 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin özellikle giyim-tekstil sektörü olmak üzere birçok sektörde faaliyet gösterdiğini, müvekkili adına tescilli “…” markasının tanınmış olduğunu, “…” markasının yanı sıra “…”, “…”, “…” ve “…” ibareli marka tescillerinin de bulunduğunu, müvekkili ile davalı arasındaki hukuki ihtilafın 2011 yılından beri devam ettiğini, taraflar arasında görülen davalarda, davalının “…” ibareli marka kullanımının, müvekkilinin markaları ile iltibas oluşturduğu belirlendiğinden, davalının geçmişteki “…” ibareli tescillerinin dahi hükümsüzlüğüne karar verildiğini, taraflar arasında imzalanan protokolde, davalı tarafın “…” ibaresini kullanmasının marka tecavüzü oluşturduğunu kabul ettiğini ve bu ibareyi kullanmama taahhüdünde bulunduğunu, davalının mahkeme kararlarına ve aralarındaki protokole riayet etmediğini ve “…” ibaresini çeşitli şekiller ve ibareler ile birleştirerek sürekli olarak marka tescil talebinde bulunmaya devam ettiğini, davacının tescilsiz “…” ibareli marka kullanımının ve kesinleşen mahkeme kararlarına rağmen sürekli marka tescil başvurusunda bulunmasının markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, haksız rekabetin ve muarazanın tespitine ve menine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında sunduğu ıslah dilekçesi ile davalı adına tescilli, 2013/108107, 2013/108074 ve 2012/84610 sayılı markaların hükümsüzlüğünü istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı ile Ankara BAM 20. Hukuk Dairesinin 15.11.2018 tarih ve 2018/1909 esas, 2018/1191 sayılı ortadan kaldırma ilamına göre, davacı karşı davalıya ait markalardan 2013/108107 sayılı “… …” markası ve 2013/108074 sayılı “…” ibareli marka arasında emtia benzerliği gerçekleşmemekle birlikte görsel ve işitsel benzerliğin gerçekleştiği, ancak taraf markalarının mal ve hizmetleri aynı ya da benzer olmadığından 8/1-b maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı için hükümsüzlüğün talep edilemeyeceği, davacı karşı davalıya ait markalardan 2012/84610 sayılı “…” ibareli marka ile davalı karşı davacıya ait 106088 sayılı “…” markası arasında her ne kadar mal ve hizmet benzerliği gerçekleşmiş olsa da markalar görsel, anlamsal ve şekil benzerliğinin gerçekleşmediği, bu nedenle hükümsüzlük davası bakımından 8/1-b anlamında karıştırılma imkanının bulunmadığı gerekçeleriyle asıl davanın HMK 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına ilişkin karara karşı kanun yoluna başvurulmadığından kesinleşmiş olduğundan, yeniden karar verilmesine yer olmadığına, karşı davanın davacı adına tescilli …, … ve … + Şekil, …+Şekil ibareli markaların davalının “…” ibareli kullanımlarının haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ve men’ine ilişkin karara karşı kanun yoluna başvurulmadığından kesinleşmiş olduğundan yeniden karar verilmesine yer olmadığına, karşı davacının diğer tüm taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin “…” ibaresini ilk kez 1992 yılında tescil ettirdiğini, “…” ibaresinin tüm sınıflarda, onlarca değişik şekil ve ibare ile birlikte müvekkili adına tescilli olmasının yanı sıra, bu ibarenin müvekkili adına yurt dışında da tescilli olduğunu, davalının aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, …’ın, müvekkilinin hukuki girişimleri karşısında, “…” ibaresini kullanarak müvekkilinin markalarına tecavüz ettiğini kabul ettiğini ve 02.03.2013 tarihli protokolü imzaladığını, davacının sürekli olarak “…” ibaresi yanına bir şekil ekleyip, marka tescil müracaatları yaptığını, mahkeme kararının evvela Ankara BAM 20. Hukuk Dairesinin 2018/1909 e. ve 2018/1191 k. sayılı ilamına aykırı bulunduğunu, hükümsüzlük davasının kabulünün gerektiğini, somut olayda kötü niyetli marka tescili gerçekleştiğini, muarazanın meni talebinin reddinin hukuka aykırı bulunduğunu, müvekkili üzerine yargılama gideri ve harç tahmilinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, asıl davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, açılmamış sayılmasına karar verilen asıl dava yönünden, davalı konumdaki müvekkili aleyhine yargılama giderine, harca ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, karşı dava masraflarının müvekkili tarafından yapıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE :1-Dava, haksız rekabetin tespit ve meni ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı …’a ait markalardan 2013/108107 sayılı “… …” markası ve 2013/108074 sayılı “…” ibareli marka yönünden taraf markaları arasında görsel ve işitsel benzerliğin bulunmasına rağmen taraf markalarının kapsamında bulunan mal ve hizmetlerin aynı ya da benzer olmaması nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı, davalı …’a ait markalardan 2012/84610 sayılı “…” ibareli marka ile davacıya ait 106088 sayılı “…” markası arasında mal ve hizmet benzerliği gerçekleşmiş olsa da markalar arasında görsel, anlamsal ve şekil benzerliğinin gerçekleşmediği, bu nedenle hükümsüzlük davası bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma imkanının bulunmadığı, dosya kapsamında kötüniyetin bulunduğu yönünde yeterli ispat olmadığı, ayrıca benzer bulunmayan marka başvurusu yönünden kötüniyetli başvurudan söz edilemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki diğer istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Ancak, ilk derece mahkemesinin 13.07.2017 tarih ve 2016/66 esas, 2017/353 karar sayılı asıl ve karşı davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen kararı, Dairemizin 08.11.2018 tarih ve 2018/462 esas, 2018/1172 karar sayılı ilamıyla kaldırılmış ve Dairemizce; asıl davanın taraflarca takip edilmemesi nedeniyle HMK’nın 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmasına rağmen dosyada davalı olan ve yargılamada vekille temsil edilen davalı … Kurumu yararına da vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yalnızca davalı Şirket yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile davalı Kurum vekilinin asıl davada kurulan hükme bu yönden yaptığı istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiş, davalı- karşı davacı vekilinin karşı davada kurulan hükme yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde de yargılamanın sağlıklı bir biçimde yapılabilmesi için karşı davanın HMK’nın 167. maddesi uyarınca asıl davadan ayrılmasına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl dava yönünden davanın, HMK 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, karşı davanın ise bu davadan ayrılmasına karar verilmiş, ayrılan dosya yeni bir esasa kayıt edilmiş, bu karar taraflara en son 12/12/2018 tarihinde tebliğ olunmuş, tarafların İstinaf Kararını yasal süre içerisinde temyiz etmemesi üzerine hükmün 27/12/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yeni esasa kayıt üzerine verilen Dairemizin 15.11.2018 tarih ve 2018/1909 esas, 2018/1191 karar sayılı ilamıyla da ıslah talebine konu hükümsüzlük iddiası konusunda taraf delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken mahkemece hükümsüzlük davası hakkında herhangi bir tahkikat ve değerlendirme yapılmaması doğru olmadığı gerekçesi ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca Mahkemece verilen 13/07/2017 tarih ve 2016/66 E. – 2017/353 K. sayılı kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan kararlardan da anlaşılacağı üzere, Dairemizce asıl dava yönünden davanın, HMK’nın 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, karşı davanın ise bu davadan ayrılmasına karar verilmiş, ayrılan dosya yeni bir esasa kayıt edilmiş, bu esas üzerinden HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca Mahkemece verilen 13/07/2017 tarih ve 2016/66 E. – 2017/353 K. sayılı kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmiştir. Yani mahkemenin incelemesine konu olan dava sadece tefrik edilip kaldırılan karşı davadır. Zira asıl dava hakkında kurulan hüküm kesinleşmiştir.
Bu itibarla mahkemece, asıl dava yönünden bir hüküm kurulmaması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmadığı gibi yargılama giderleri hususunda da karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
Bu durumda Dairemizce HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmelidir. Diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilen yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmemiş, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin ise yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulu ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/10/2019 tarih ve 2019/1 Esas – 2019/416 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davacı adına tescilli …, … ve …+Şekil, …+Şekil ibareli markalara, davalının “…” ibareli kullanımlarının HAKSIZ REKABET OLUŞTURDUĞUNUN TESPİTİ VE MEN’İNE, fazlaya ilişkin istemlerin REDDİNE
4-Harçlar Kanunu’na göre davacıdan alınması gereken 80,70 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 51,50 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.500,00 bilirkişi ücreti, 100,00 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 86,35 TL tebligat masrafı, 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 1.807,65 TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 903,82 TL.’ye, 29,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 962,22 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 376,70 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 30,00 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 406,95 TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 203,47 TL.’ye, 29,20 TL başvurma harcı ile 29,20 TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 261,87 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan peşin olarak alınan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/06/2022
…