Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/975 E. 2022/248 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2020
NUMARASI …….

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/02/2020 tarih ve 2018/494 E. – 2020/77 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin 06, 11, 17, 35, 37. sınıflarda 2017/12915 sayılı “… … … …” ibareli marka tescil başvurusunun, davalı şirketin 2006/36177, 2006/36178, 2011/102283, 2011/102306 sayılı ve “…”, “…”, “…”, “…” ibareli markalarını gerekçe göstererek yaptığı itiraz sonucunda, 2018-M-8935 sayılı YİDK karan ile nihai olarak kısmen kabul edilerek 06, 17, 35. sınıftaki bır kısım mal ve hizmetler yönünden reddedildiğini, oysa müvekkili şirketin … hortum üretiminde Türkiye’nin önde gelen, tanınmış firmalarından birisi olduğunu, müvekkilinin “…” esas unsurlu markalarının devamı niteliğindeki marka başvurusunun reddedilmesinin, kazanılmış haklarına da açıkça aykırılık teşkil ettiğini, başvurunun davalı yanın redde mesnet gösterilen markaları ile sınıfsal olarak da benzemediğini, “…” ibaresinin ise “… … …” anlamına geldiğini, herkesin kullanımına açık, tek başına ayırt ediciliği bulunmayan, tali bir ibare olduğunu ve markadan ziyade ürün adı olarak kullanıldığını ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkilinin “…” ibaresini 2006 yılından itibaren marka koruması ile birlikte piyasada kullanmaya başladığını, itiraza konu başvuru markasının görseline bakıldığında, göze çarpan “…” ve hemen altında yazan “… … …” ibaresinin, her yönden ayırt edilemeyecek derecede müvekkiline ait markalara benzediğini, markayı oluşturan tüm harflerin sırasıyla ve birebir olarak davacı markasında kötüniyetli şekilde yer aldığını, müvekkilinin markalarının 06, 17 ve 35. sınıfta tescilli iken, davacı başvurusunda da benzer olarak görülen 06, 11, 17, 35 ve 37. sınıflarda tescil edilmek istendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, başvuru kapsamındaki 06, 17, 35. sınıftaki malların ve hizmetlerin, redde dayanak marka kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/benzer oldukları, başvuruda yer alan “…” ibaresi gibi “… … …” ibaresinin de ayırt edici esaslı unsur konumunda bulunduğu, “… …” ibaresinin İngilizce “…” anlamına gelen “…” kelimesi ile “…” anlamına gelen “…” kelimesinden türetilmiş fantezi bir sözcük olduğu, bütünsel açıdan “… …” anlamına gelen bu ibarenin, “… …” emtiasını doğrudan tanımladığına dair kamuya açık kaynaklarda herhangi bir bilginin bulunmadığı, ancak ibarenin farklı firmalarca “… … hortumlarını” belirtmek için kullanıldığı, davacının tescilli “…” markasının hükümsüz kılınmadığı sürece, herkesçe kullanılabilecek serbest bir işaret olarak değerlendirilemeyeceği, sonuç itibariyle taraf markalarının 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibasa yol açacak kadar benzer olduğu, davacının müktesep hakka dayanak teşkil ettiğini ileri sürdüğü markalarının, tamamının “…” ibareli bulunduğu, çekişme konusu “…” ibaresini içermediği, davacının “… … … …” ibareli dava konusu marka başvurusunun, davacının önceki tarihli markalarından uzaklaşan ve davalı markasına yaklaşıp onun serisi imajı taşıyan bir marka olduğu, bu koşullarda davacının önceki markasından kaynaklı müktesep hakkından bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili şirketin … hortum üretiminde Türkiye’nin önde gelen, tanınmış firmalarından birisi olduğunu, müvekkilinin “…” esas unsurlu markalarına kullanmak suretiyle ayırt edicilik kazandırdığını, bu devamı niteliğindeki marka başvurusunun reddedilmesinin, kazanılmış haklarına da açıkça aykırılık teşkil ettiğini, başvurunun davalı yanın redde mesnet gösterilen markaları ile sınıfsal olarak da benzemediğini, “…” ibaresinin “… … …” anlamına geldiğini, herkesin kullanımına açık, tek başına ayırt ediciliği bulunmayan tali bir ibare olduğunu ve markadan ziyade ürün adı olarak kullanıldığını, müvekkilinin markalarında asıl unsur olarak “…” ibaresinin kullanıldığını, tarafların markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve başvuru kapsamından çıkarılan 06, 17 ve 35. sınıftaki malların ve hizmetlerin, redde dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle benzer oldukları, tarafların markalarında ortak asıl unsur olan “… …” ibaresinin, İngilizce “…” anlamına gelen “…” kelimesi ile “…” anlamına gelen “…” kelimesinden türetilmiş, fantezi bir sözcük olduğunun, bütünsel açıdan “… …” anlamına gelen bu ibarenin, “… …” emtiasını doğrudan tanımladığına dair kamuya açık, bilimsel ve teknik kaynaklarda herhangi bir bilginin bulunmadığının, doğrudan ürün adı şeklindeki bir kullanımına da rastlanmadığının, mahkemece bu konuda görüşüne başvurulan ve aralarında makine mühendisi öğretim üyesinin de bulunduğu bilirkişi heyeti incelemesi ile tespit edildiği, dolayısıyla mahkemece tarafların markaları arasında, başvuru kapsamından çıkarılan mal ve hizmetler yönünden, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/03/2022

…..
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.