Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/973 E. 2022/341 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/973
KARAR NO : 2022/341
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2017
NUMARASI : 2016/267 E. – 2017/492 K.

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI : TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/12/2017 tarih ve 2016/267 E. – 2017/492 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili firmanın 1984 yılında yerli sermaye ile kurulduğunu, Türkiye’nin en büyük dondurma üreticilerinden biri olan müvekkili firmanın aynı zamanda yurtdışına da ürünlerini ihraç ettiğini, ticari faaliyetlerini 2000 yılından bu yana “…” ibareli markası altında kesintisiz bir şekilde sürdürdüğünü, müvekkilinin “…” markasını nihai tüketici nezdinde meşhur ve maruf hale getirebildiğini ve markayı tanıtmayı başardığını, tanınmış marka müracaatına konu edilmiş olan bir markaya ilişkin olarak “anket çalışması yapılmamış olması”nın müracaatın ret sebebi olarak kabul edilemeyeceğini, yasal düzenlemelerde ya da yüksek mahkemenin yerleşik içtihatlarında “anket çalışması yapılmaması”nın tanınmış marka müracaatının reddi gerekçesi olarak gösterilmediğini, müvekkilinin müracaata konu markasını ne sıklıkla nihai tüketicinin bilgisine arz ettiği ile birlikte bu markanın müstakil ya da sair markalar ile tüketiciye arz edilmesinin herhangi bir önemi olmadığını, aksi kanaatle tanzim edilmiş olan YİDK kararının yerinde olmadığını, … ibareli markanın esasen genç ve yetişkin hedef kitleye yönelik bir dondurma markası olup 1 TL’lik uygun fiyatı ve milyonlarca bedava promosyon kampanyası ile bu kategoride Türkiye’de tüm tüketiciler nezdinde maruf ve meşhur hale geldiğini, müvekkili firmanın … ibareli markasının “dondurmalar” bakımından ayırt edici olduğunu bildiren/kabul eden davalı yanın müvekkili markasının tanınmış olduğunu da zımni olarak kabul ettiğini, buna karşın müvekkili müracaatının reddi yönünde oluşturmuş kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek 2016-M-4480 sayılı YİDK kararının iptaline, … ibareli markanın tanınmış marka olarak kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının tescilli markasının ve/veya tescilsiz markasının tanınmış marka olmadığı ve 5000 sayılı Yasanın 13/d maddesi gereği Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tutulan Özel Sicile “Tanınmış Marka” olarak tescil edilme koşullarını taşımadığı, davacının tescilli markasının ve/veya tescilsiz markasının, gerek başvuru gerekse de YİDK’na yapılan itiraz tarihinde tanınmış marka statüsüne erişmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece kararının çelişkiler içeren, denetime ve hüküm kurmaya elverişsiz bilirkişi raporuna dayandığını, dosya kapsamında alınan iş bu bilirkişi raporunun eksik ve hatalı değerlendirme ile düzenlendiğini, müvekkili firmanın sen ben ibareli markalı ürünlerin yüklü miktarda satışını yapmış olduğunu, bilirkişilerce bu gerçeğin tespit edilmesine rağmen bunun aksi yöndeki değerlendirmelerinin anlaşılamadığını, müvekkili firmanın sen ben ibareli markasını başvuru tarihinden önceki tarihlerde de yoğun şekilde kullandığını, müvekkili firmaya ait olan “…” ibareli markanın belirlenmiş olan objektif kriterlerin tamamını ihtiva etmesi karşısında, aksi görüş ve kanaatler ile tanzim edilmiş bilirkişi raporunun kabulünün mümkün olmadığını, bilirkişi kurulunun teşekkülünün hatalı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava şartları bir davada yargılamanın her aşamasında mahkemelerce resen dikkate alınması zorunlu ön şartlardır. Maddi hukuka ilişkin dava şartları bir çok kanun maddesine ayrı ayrı düzenleme konusu olmakla birlikte, usule ilişkin dava şartları 6100 sayılı HMK’nın 114. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre HMK’nın 114/1-h maddesinde, “Dava açmakta hukuk yararın bulunması” dava şartlarından sayılmıştır. Hukuki yarara ilişkin dava şartının sonradan tamamlanması da mümkün değildir. Her ne kadar davalı Kurum tarafından “Tanınmış Marka Sicili” oluşturularak kendisine başvuru halinde başvuru konusu markanın tanınmışlık niteliğini haiz olup olmadığı konusunda inceleme yapılarak, bu nitelikte gördükleri markalar için sicil oluşturulmuş ise de; davalı Kurumun kanunen böyle bir sicil oluşturma yetkisi olmadığı gibi, tanınmışlık özelliği sabit bir olgu olmadığından, herhangi bir davada dayanılan markanın tanınmış olduğunun ileri sürülmesi halinde, her bir somut olayda o markanın tanınmış olup olmadığının ve tanınmışlığını sürdürüp sürdürmediğinin münferiden ispatlanması gerekmektedir.
O halde İlk Derece Mahkemesince, yukarıda yapılan açıklamalar göz önüne alınarak, davacının eldeki somut davayı açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05.02.2020 tarih ve 2019/2980 E.- 2020/991 K. sayılı ilamı).
Bu durumda mahkemece davanın, yukarıda açıklanan gerekçeler ile reddi gerekirken, yazılı gerekçelerle reddedilmesi doğru olmadığından ve HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28/12/2017 gün ve 2016/267 E. – 2017/492 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın yukarıda açıklanan gerekçe ile REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 29,20.TL harcın mahsubu ile bakiye 51,50.TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre tayin ve tespit olunan 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip resen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davacıdan peşin olarak yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, kararın kesinleşmesinden sonra ve talebi halinde davacıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/04/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip