Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/970 E. 2022/1470 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/970
KARAR NO : 2022/1470
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/02/2017
NUMARASI : 2014/493 E. – 2017/28 K.

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararı İptali

Dairemizce verilen 28/06/2019 tarih ve 2018/1327 Esas 2019/728 Karar sayılı kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08/06/2020 tarih ve 2019/4599 Esas 2020/2688 Karar sayılı ilamıyla bozulmuş olmakla, dava Dairemizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp incelendi, işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirket tarafından … sayı ile başvurusu yapılan “…” ibareli markanın ilanına müvekkili tarafından yapılan itirazın hem Markalar Dairesi Başkanlığı ve hem de YİDK tarafından ret edildiğini, bu kararın yerinde olmadığını, zira 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi bağlamında, “…” ibaresinden oluşan markanın düz yazı karakteri ile oluşturulduğunu, bütüncül olarak bakıldığında esas unsurun “…” olduğunu bu ibarenin de müvekkiline ait “…”’ markası ile ayırt edilmeyecek kadar benzer bulunduğunu, davalı şirketin 05, 30 ve 32. Sınıf emtianın satışını yapmak amacıyla “…” ibareli mağaza açabileceğini, bu tip satış biçiminin her ne kadar farklı tip mal ve markaların bir araya getirilmesi yoluyla gerçekleştirilen perakende satış hizmeti olmasa da bu tür satış hizmetinin söz konusu olduğu durumlarda ticaret markasında tescilli davalı şirket markası ile 35. Sınıfta tescilli 2011/82762 sayılı müvekkilinin markası ile karıştırılabileceğini ileri sürerek YİDK’nın 2014-M-12001 sayılı kararının iptaline, davalının … sayı ile başvurusu yapılan “…” markasının tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının “…” markası ile davalının “…” ibareli başvuru markası arasında görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, “…” ibaresinin ortak ve asıl unsur olarak ön plana çıktığı, her ne kadar davalı marka başvurusunda 05 ve 30. Sınıfta ayrıca emtia farklı gibi gözükse de, aynı mallara ilişkin olduğu, taraf markalarında müşterek olan 32. Sınıftaki mallarla bağlantılı olduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım süresi içinde, davalının başvuru markasını gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davacının “…'” ibare ve biçimli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, bu açıdan 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinde belirtilen iltibasın bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, Türk Patent Marka Kurumunun 2014-M-12001 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu marka tescilli olmadığından hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Dairemizce; davacıların itirazlarına mesnet markaların asli unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, bu ibarenin tescil edilmek istenilen sınıflar yönünden doğrudan tanımlayıcı bir niteliği bulunmadığı, iki harften olması nedeniyle ayırt edici gücünün zayıf olduğunun da kabulünün gerektiği, zayıf markalar söz konusu olduğunda küçük farklılıkların dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabileceği, somut uyuşmazlıkta da başvuru konusu ibareye yapılan “…” ibareli ek ile davacı markalarından yeterince farklılaştığı, “… …” ibaresiyle “…” ibaresi bir bütün olarak değerlendirildiğinde markalar arasında, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı gerekçesi ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNİN 08/06/2020 TARİH 2019/4599 E. – 2020/2688 K. SAYILI İLAMININ ÖZETİ: Davacı vekilinin temyiz talebi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince, bilinen Türkçe anlamı olmayan ve tescil edilmek istenen hizmet ve emtia sınıflarında hizmet, mal, kalite, v.b., gibi marka unsurlarını tanımlayıcı niteliği olmayan ibarelerin ayırt edicilik gücünün yüksek olduğu, bu durumda davalı şirketin “…” ibareli marka başvurusunun “…” ve “…” olarak birden fazla ayırt edici ibare içerdiğinin ve davacının “…” ibareli marka başvurusu ile 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca karıştırılma ihtimaline yol açacak ölçüde benzer olduğu, aynı veya benzer bulunan emtia ve hizmet sınıfları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı gerekçesi ile karar davacı yararına bozulmuştur.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, 08/06/2020 Tarihli, 2019/4599 Esas ve 2020/2688 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre, davalı şirketin “…” ibaresinin 5, 30 ve 32. sınıf hizmetlerde tescili için diğer davalı kuruma başvurduğu, davacı tarafından “…” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak benzerlik gerekçeleriyle başvuruya itiraz edildiği, bu itirazın önce Markalar Dairesi Başkanlığınca, sonrasında da YİDK tarafından reddedildiği, davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, dava konusu başvuru ile davacıların itirazlarına mesnet markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmamış, karar yalnızca davalı … vekilince istinaf edilmiş, bunun üzerine kararın Dairemizce kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiş, bu kararın da davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesince karar davacı yararına bozulmuştur. O halde, uyuşmazlık, davacıya ait “…” asıl unsurlu markalar karşısında dava konusu başvurunun tescil edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (Karıştırılma) kavramının da açıklanması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf marka olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
Somut uyuşmazlıkta ise, Dairemizce uyulan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, 08/06/2020 Tarihli, 2019/4599 Esas ve 2020/2688 Karar sayılı bozma ilamında da belirlendiği üzere, bilinen Türkçe anlamı olmayan ve tescil edilmek istenen hizmet ve emtia sınıflarında hizmet, mal, kalite, v.b., gibi marka unsurlarını tanımlayıcı niteliği olmayan ibarelerin ayırt edicilik gücünün yüksek olması nedeniyle, davalı şirketin “… …” ibareli marka başvurusunun, davacının “…” ibareli markası ile aynı veya benzer bulunan emtia ve hizmet sınıfları yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca karıştırılma ihtimaline yol açacak ölçüde benzer olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan ve ilk derece mahkemesince alınan 19/04/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu … sayılı “…” markası ile davaya mesnet gösterilen davacının “…” markalarının benzer olduğu ve taraf markalarının kapsamlarında yer alan malların da aynı olması nedeniyle, markalar arasında uyuşmazlık konusu tüm emtia yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu, YİDK’nın 2014-M-12001 sayılı kararın yerinde olmadığı belirlenmiştir.
Dairemizce, Yargıtay bozma ilamına uyulmasının ardından, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporundaki emtia karşılaştırmasının denetlenememesi nedeniyle, dava konusu markaların aynı veya benzer bulunan emtia ve hizmet sınıflarının belirlenmesi için bilirkişi raporu alınması yoluna gidilmiştir.
Dairemizce alınan ilk bilirkişi raporunda; ürünlerin bazıları her ne kadar aynı sınıfta yer alsa da üretim tekniklerinden başlamak üzere, hitap ettikleri tüketim kitleleri, ihtiyaç özellikleri, ikame ve birbirlerini tamamlama özellikler, kullanım amaçları (özel beslenme amaçlı gıdalar), rekabet olanakları bakımından birbirlerinden ayrıştıkları, bu kapsamda iki markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı/benzer olmadığı belirlenmiştir.
Dosyada bulunan bu iki bilirkişi raporundaki mal ve hizmet sınıflarının karşılaştırılmasının tamamen çeliştiği olduğu anlaşıldığından, raporlar arası oluşan mübayenetin giderilmesi amacıyla Dairemizce ikinci bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Dairemizce alınan, 07/02/2022 tarihli ikinci bilirkişi heyeti raporunda, tarafların markaları arasında, “30.Sınıf; Inhalerle birlikte toz şeklinde satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere toz kapsül şeklinde kahve, çay, çikolata ve çeşnili çikolata, beyaz çikolata, kakao bitkisinden türetilen ürünler, baharatlar, nebatiler, şeker, kurabiyeler, bisküviler, kakao, kahve, çikolata veya çay ile yapılan içecekler; Inhalerle birlikte toz şeklinde satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere toz kapsül şeklinde aerosollü gıda ürünleri, yiyecek ve içecekler; Inhalerle birlikte toz şeklinde satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere toz kapsül şeklinde yiyecek çeşnileri ve esansları, ve içecek çeşnileri.32.Sınıf; Inhalerle birlikte satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere kapsül şeklinde alkollü içecek aromalı tozlar; Inhalerle birlikte satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere kapsül şeklinde toz formunda enerji içecekleri; Inhalerle birlikte satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere toz kapsül şeklinde toz halinde içecekler olarak aerosollü ürünler; Inhalerle birlikte satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere toz kapsül şeklinde, toz formunda içecek özleri”.yönünden benzerlik bulunduğu, 5. Sınıf yönünden ise, su sınıfta bulunan ürünlerin gıda ürünlerinden, gıda formundan ve temel gıda tüketim amacından ayrışarak vitamin, mineral ve kafein takviyesi olarak yani nutrasötik ve farmasötik amaçlı üretilen ve tüketilen ürün grupları olduğu, gıda ürünlerinden ziyade medikal ürünler olduğu için farklı olduğu belirlenmiştir.
Dairemizce alınan ikinci bilirkişi raporunda belirlenen mal ve hizmet karşılaştırmasının dosya kapsamı ile uyumlu bulunduğu ve hükme esas alınabileceği değerlendirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ile uyulan bozma ilamı ve bu bozma ilamı kapsamında alınan mübayenet giderici bilirkişi raporunda yapılan emtia karşılaştırmasına göre, “… …” ibaresiyle “…” ibaresi bir bütün olarak değerlendirildiğinde markalar arasında, “30.Sınıf; Inhalerle birlikte toz şeklinde satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere toz kapsül şeklinde kahve, çay, çikolata ve çeşnili çikolata, beyaz çikolata, kakao bitkisinden türetilen ürünler, baharatlar, nebatiler, şeker, kurabiyeler, bisküviler, kakao, kahve, çikolata veya çay ile yapılan içecekler; Inhalerle birlikte toz şeklinde satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere toz kapsül şeklinde aerosollü gıda ürünleri, yiyecek ve içecekler; Inhalerle birlikte toz şeklinde satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere toz kapsül şeklinde yiyecek çeşnileri ve esansları, ve içecek çeşnileri.32.Sınıf; Inhalerle birlikte satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere kapsül şeklinde alkollü içecek aromalı tozlar; Inhalerle birlikte satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere kapsül şeklinde toz formunda enerji içecekleri; Inhalerle birlikte satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere toz kapsül şeklinde toz halinde içecekler olarak aerosollü ürünler; Inhalerle birlikte satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere toz kapsül şeklinde, toz formunda içecek özleri”.yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu anlaşıldığından, davanın bu emtia yönünden kısmen kabulüne dair aşağıda gösterilen şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, Türk Patent ve Marka Kurumunun 2014-M-12001 sayılı YİDK kararının 30.Sınıf; Inhalerle birlikte toz şeklinde satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere toz kapsül şeklinde kahve, çay, çikolata ve çeşnili çikolata, beyaz çikolata, kakao bitkisinden türetilen ürünler, baharatlar, nebatiler, şeker, kurabiyeler, bisküviler, kakao, kahve, çikolata veya çay ile yapılan içecekler; Inhalerle birlikte toz şeklinde satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere toz kapsül şeklinde aerosollü gıda ürünleri, yiyecek ve içecekler; Inhalerle birlikte toz şeklinde satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere toz kapsül şeklinde yiyecek çeşnileri ve esansları, ve içecek çeşnileri.32.Sınıf; Inhalerle birlikte satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere kapsül şeklinde alkollü içecek aromalı tozlar; Inhalerle birlikte satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere kapsül şeklinde toz formunda enerji içecekleri; Inhalerle birlikte satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere toz kapsül şeklinde toz halinde içecekler olarak aerosollü ürünler; Inhalerle birlikte satılan veya inhalerle birlikte kullanılmak üzere toz kapsül şeklinde, toz formunda içecek özleri.yönünden İPTALİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediği için hükümsüzlük talebi için karar verilmesine yer olmadığına,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 25,20.TL harcın mahsubu ile bakiye 55,50.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davalı… alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı … kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 94,25 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 5.935,00 TL bilirkişi ücreti, basın ilan ücreti 14.190,86 TL ile 269,40 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 22.289,51‬ TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek bu orana tekabül eden 11.144,755.TL’nin, 25,20 TL başvurma harcı, 25,20 TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 11.195,155‬.TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 72,98‬.TL tebligat ve posta gideri, 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 171,08‬.TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 85,54‬.TL’nin davacıdan alınarak davalı … verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 35,90 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
10-Dairemizce bozma ilamı üzerine duruşma açıldığından Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/96-205 E.K. sayılı ilamı gereğince taraflar lehine istinaf duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşmaya katılan davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda, yapılan açık yargılama sonucunda 23/11/2022 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip