Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/956 E. 2022/364 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2020
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/02/2020 tarih ve 2018/215 E. – 2020/115 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Şirketin yaklaşık 40 yıl önce kurulduğunu, önceleri “…” ismi ve markası altında projeler üreten müvekkilinin, yatırımların artması ve çeşitlenmesiyle birlikte “…” ismi ve markası altında da projeler üretmeye başladığını, müvekkilinin son dönemde imza attığı en büyük projenin … İncekum bölgesinde inşa edip, işlettiği “… … … …” olduğunu, bunun yanında müvekkilinin tamamladığı birçok proje olduğu gibi halen çalışma aşamasında olan projelerinin de bulunduğunu, 2011 yılında müvekkili tarafından “… …” adıyla büyük bir inşaat projesine başlanıldığını, müvekkili adına tescilli “… …” (2007/42530), “… … …” (2010/45686), “… … … & … …” (2014/45957), “… … A.Ş.” (2014/9486) markaları bulunduğunu, “…” (2017/91822), “… …” (2017/91831), “… …” (2017/91836), “… …” (2017/93482) markaları için de tescil başvurusu yapıldığını, müvekkilinin inşaat projesine başlamadan önce “… … …” markasını kendi adına tescil ettirdiğini, ardından ise “…” ismini kullanarak başka markalar yarattığını ve adına tescil aldığını, “…” markasının uzun yıllardır müvekkili tarafından kullanılan tescilli bir marka olduğunu, davalı tarafın 2017 yılında yaptığı marka başvurusu sonucu 2017/46459 sayılı “…” markasının tescilini aldığını, müvekkilinin tescilli markaları dikkate alındığında, davalı adına tescil edilen 2017/46459 sayılı “…” markasının tescilinin yolsuz olduğunun anlaşılacağını, dava konusu edilen ve davalı tarafından tescil alınan “…” markasında kullanılan asli unsurun “…” ibaresi olduğunu ve müvekkiline ait tescilli markayla birebir aynı bulunduğunu, davalı markasının ayırt edicilik kriterini sağlamadığını, müvekkili markasının tescilli olduğu sınıf ile davalının markasının tescilli olduğu sınıfın aynı olduğunu ileri sürerek, davalı adına tescilli 2017/46459 sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili Şirketin temelinin 1959 yılına dayandığını, kendi ocaklarından çıkan mermer ve doğal taşların tesislerinde işlenerek değişik isimlerle piyasaya arz edildiğini, bu şekilde müvekkili adına marka tescili yapılmış olan yirmiye yakın ürünün bulunduğunu, müvekkilinin 2012 yılından bu yana sadece tek bir ocaktan çıkarttığı mermer için “…” ibaresini kullandığını, davacı tarafın kullandığı “… …”, “… …” markalarının ise tamamen farklı bir sektör olan inşaat ve …-otelcilik alanlarında kullanılan markalar olduklarını, davacının, müvekkili şirket gibi madencilik, mermer ve doğaltaş alanında faaliyette bulunduklarına dair bir delilin dava dosyasına sunulmadığını, müvekkili Şirketin, davacının faaliyet gösterdiği inşaat, otelcilik ve … alanlarında hiçbir zaman faaliyet göstermediğini, müvekkili şirketin, “…” markasını sadece satış esnasında talep edilen ürünün markası olarak kullandığını, faturalarda ve davacı tarafın iddialarının aksine piyasada yaygın olarak kullanılan ismin ise “…” olduğunu, bu nedenle kendi tescilli markaları ile karıştırılmasının söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, 2017/46459 sayılı davalı markası ile davacının 2010/45686 sayılı markası arasında, 19. sınıfta yer alan “Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. İnşaatlar için cam ürünleri..” malları ile 37. sınıfta yer alan “İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazla-rının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri.” yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, ancak davacıya ait 2010/45686 sayılı markanın, tescilli olduğu 37. sınıftaki “İnşaat hizmetleri, inşaat araç-gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri.” açısından ciddi şekilde kullanıldığı, ciddi kullanım kapsamında kalmayan ve ciddi kullanıma konu hizmetler ile benzer/bağlantılı görülmeyen davaya konu markanın 19. sınıfta yer alan “Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları” malları ile 37. sınıfında yer alan “Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri.” yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının da somut olayda bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 2017/46459 nolu markanın 19. sınıftaki “Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. İnşaatlar için cam ürünleri.” malları ile 37. sınıftaki “İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri.” yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, 6769 sayılı Yasanın 6/3 vd. maddeleri ile TTK’nın 54, 55. vd maddeleri gereği davalı adına yapılan marka tescilinin yolsuz olup iptal edilmesi gerektiğini, dosyada toplanan delillerden davaya konu taleplerinin yerinde olduğunun anlaşıldığını, bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesi tarafından davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı bulunduğunu, müvekkiline ait markanın tanınmış marka olduğu ispat edildiği halde, ilk derece mahkemesi tarafından bu hususun kabul edilmemesinin ve buna göre hüküm kurulmasının yerinde olmadığını, zira hükümsüzlüğüne karar verilmeyen emtia yönünden de müvekkilinin kullanımı bulunduğu gibi bu emtianın müvekkilinin temel faaliyet alanları olan “inşaat” ve “…” ile yakından irtibatlı olduklarını, bu nedenle davanın 19. ve 37. sınıflarda yer alan tüm emtia yönünden kabul edilmesinin gerektiğini, dosya kapsamında alınan ilk bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan kök ve ek bilirkişi raporlarında, 37.sınıfta yer alan emtianın tamamı yönünden benzerliğin mevcut olduğu ve dolayısıyla hükümsüzlük kararı verilmesinin yerinde olacağı görüşünün bildirildiğini, mahkeme tarafından konusunda uzman bilirkişi heyetinin raporuna itibar edilmemesinin hatalı olduğunu, her ne kadar söz konusu bilirkişi heyetinin 19.sınıfa ve tanınmış markaya ilişkin değerlendirmelerine katılmamakla birlikte, 37.sınıfa ilişkin değerlendirmelerinin yerinde olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın gerek dava dilekçesinde gerekse istinaf başvuru dilekçesinde yer verdikleri üzere madencilik sektöründe en ufak bir faaliyetlerinin bulunmadığını, davacı tarafın inşaat ve otelcilik alanında faaliyette bulunmakta olup, yargılama aşamasında hiçbir şekilde madencilik/mermer üretimi alanında faaliyetleri olduğunu ortaya koyamadığını, davacı markalarının tanınmışlığının kanıtlanmadığını, davacıya ait bu markanın kullanılmadığı bu alanlarda SMK’nın 19/2. ve 25/son maddeleri kapsamında hükümsüzlük koşullarının oluştuğunu, açıklanan nedenlerle, davacı tarafın tescil edip son beş yılda fiilen kullandığını kanıtlamadığı inşaat hizmetleri ile müvekkiline ait markanın tescil kapsamı içinde olan ve fiilen kullandığı 37. sınıf kapsamında kalan “madencilik, maden çıkarma hizmetleri” ve 19. sınıf kapsamındaki emtia ilişkilendirilmek suretiyle karıştırılma ihtimali bulunduğu yönündeki tespitin ve yerel mahkeme tarafından bu konuda verilen kısmen kabul kararının kabul edilemeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hükümsüzlüğü
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça adına tescilli markalara dayalı olarak, davalı adına tescilli 2017/46459 sayılı markanın hükümsüzlüğü talep edilmiş, ilk derece mahkemesince de yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı adına tescilli 2010/45686 sayılı “… … …+şekil” ibareli ve 2014/45957 sayılı … …” ibareli markalar ile dava konusu 2017/46459 sayılı “…” ibareli marka arasında, marka işaretleri yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğu açıktır. Zira anılan markaların asli unsurlarını “…” ibaresi oluşturmaktadır. Anılan ibarenin ayırt edici olduğu açık olup, markaların asli unsurları aynı bulunduğundan, marka işaretlerinin benzerliği konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Her ne kadar davacı tarafça, bir kısım “…” ibareli marka başvurularına dayanılmış ise de bu markaların başvuru tarihleri, dava konusu markadan sonraki tarihli olduklarından, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi kapsamındaki değerlendirmede dikkate alınmamıştır. İlk derece mahkemesince de anılan hususlar kabul edilmiş olup, bu yönden mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Marka kapsamlarının karşılaştırılmasına gelince; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında açıklandığı üzere mal ve hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı değerlendirilirken her iki grup mal ve hizmetlerin aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip olup olmadığı, hammadde-mamül ilişkisinin bulunup bulunmadığı, birbirlerini bütünleyici/ tamamlayıcı olup olmadıkları gibi hususlarının dikkate alınması gerekmektedir.
Öte yandan, marka hükümsüzlüğünün düzenlendiği SMK’nın 25/7. maddesinde, “6 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Davalı tarafın cevap dilekçesindeki beyanları, kullanmama defi niteliğinde bulunduğundan, davacının markasını kullandığı mal ve hizmetler gözetilerek, mal ve hizmetler arasındaki benzerliğin değerlendirilmesi yoluna gidilmiştir. .
Davacının 2014/45957 sayılı markasının kapsamında yer alan 39. ve 43. sınıf hizmetler ile dava konusu markanın kapsamında yer alan 19 ve 37. sınıf mal ve hizmetler arasında benzerlik yoktur. Davacıya ait 2010/45686 sayılı markanın kapsamında 37. sınıftaki “İnşaat hizmetleri, inşaat araç-gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve yakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri.” yer almakla birlikte dosyaya sunulan delillerden, davacının anılan markasının, marka kapsamındaki “inşaat hizmetleri” yönünden kullanıldığı kanıtlandığından, yalnızca bu hizmetler ile dava konusu markanın kapsamındaki mal ve hizmetler karşılaştırılmalıdır. Her ne kadar dosyada mevcut ilk bilirkişi raporunda anılan markanın, … sektöründe de kullanıldığı açıklanmış ise de markanın kapsamında bu hizmetler yer almadığından, SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında bu hizmetler yönünden bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Dava konusu 2017/46459 sayılı markanın kapsamında 19. sınıftaki “Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları.” malları ile 37. sınıftaki “İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri.” yer almaktadır.
Davacının 2010/45686 sayılı markasını ciddi biçimde kullandığını ispat ettiği inşaat hizmetleri ile dava konusu başvurunun kapsamında yer alan 19. sınıftaki “Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. İnşaatlar için cam ürünleri..” malları arasında benzerlik bulunduğu açıktır. Zira 19. sınıftaki sayılan mallar, inşaat hizmetlerinde kullanılan mallar olup, bu mallarla inşaat hizmetleri, aynı tüketici kitlesine hitap ettikleri gibi birbirlerini bütünleyici/ tamamlayıcı mal ve hizmetlerdir. Nitekim anılan mallar yönünden dosya kapsamında alınan iki ayrı bilirkişi heyetinde de aynı sonuçlara ulaşılmıştır. Her ne kadar ilk derece mahkemesince, 19. sınıftaki “Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri.” malları yönünden de marka kapsamları benzer kabul edilmiş iseler de, anılan malların inşaat hizmetleri ile yukarıda açıklanan biçimde bir benzerliği bulunmamaktadır. Gerçekten de anılan mallar trafik işaretleri olup, bu malların inşaat hizmetleri ile bir ilgisi yoktur. Bu nedenle, davalı vekilinin anılan yönden istinaf itirazı yerinde görülmüş ve “Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri.” yönünden de davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu markanın kapsamında yer alan 37. sınıftaki “İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri.” ile davacının markasını ciddi biçimde kullandığı inşaat hizmetlerinin aynı/benzer oldukları açıktır. Bu yönden, dosyadaki bilirkişi raporlarında da aynı sonuçlara ulaşılmıştır. Bunun dışında, dava konusu markanın kapsamındaki 37. sınıfta yer alan “Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri.Madencilik, maden çıkarma hizmetleri.” ile inşaat hizmetleri arasında benzerlik mevcuttur. Çünkü, ısıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri, inşaat hizmetlerinin bir parçası olup bu yönden birbirlerini bütünleyici/tamamlayıcı hizmetlerdir. Yine madencilik ve maden çıkarma hizmetleri de inşaat hizmetleri arasında da SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik mevcuttur. Çünkü, bu hizmetler genel olarak inşaat sektörüne dahil olup, sektörde inşaat hizmetleri ve maden hizmetlerinin, neredeyse çoğu zaman bu alanda faaliyet gösteren şirketlerce faaliyet konuları kapsamında beraber yürütülmesi, hatta pek çok şirketin ticaret unvanlarında ortak olarak “…” ibarelerine yer verilmesi söz konusudur. Bu nedenlerle, Dairemizce anılan hizmetler yönünden, dosyada ilk bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ek rapora itibar edilmiş, bu hizmetler yönünden de markanın hükümsüz kılınması gerektiği sonucuna varılmış ve davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmüştür.
Her ne kadar davacı tarafça, davaya dayanak markasının tanınmış olduğu ileri sürülmüş ise de dosya kapsamında sunulan deliller ile davacı markasının tanınmış olduğu iddiası ispat edilemediğinden, bu iddiaya itibar edilmemiş, yine dava konusu markanın kapsamında olup, farklı görülen mal ve hizmetler yönünden davacının 6769 sayılı SMK’nın 6/3 maddesi kapsamında bir hakkı olduğunu ispat edemediği kabul edilmiş, bu yönden de davacı iddiası yerinde görülmemiştir.
Davalı tarafça, davacının madencilik sektöründe faaliyeti olmadığını savunmuş ise de yukarıda açıklandığı üzere davacının fiilen faaliyette bulunduğu ve 2010/45686 sayılı markasının kapsamında yer alan inşaat hizmetleri ile madencilik hizmetleri, SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzer olduğundan davalının bu savunması yerinde görülmemiş, aynı nedenle 19. sınıf mallar yönünde yapılan istinaf itirazına da itibar edilmemiş, davacı markasının hükümsüzlüğüne ilişkin açılmış bir dava olmadığından, davalının, davacının dayanak markasının kısmen hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu savunmasına ilişkin bir inceleme yapılmasına gerek duyulmamıştır.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde ilk derece mahkemesince, davacının 2010/45686 sayılı “… … …+şekil” ibareli markası ile dava konusu 2017/46459 sayılı “…” ibareli marka arasında, marka kapsamında yer alan 19. sınıftaki “Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. İnşaatlar için cam ürünleri.” malları ile 37. sınıftaki “İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri.Madencilik, maden çıkarma hizmetleri.” yönünden SMK’nın 25 ve 6/1 maddesi koşullarının oluştuğu, bunun dışındaki mal ve hizmetler yönünden ise anılan maddelerde öngörülen koşulların oluşmadığı, davacının tanınmışlık ve SMK’nın 6/3 maddesine dayalı iddialarının yerinde bulunmadığı gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/02/2020 gün ve 2018/215 E. – 2020/115 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalı adına tescilli 2017/46459 sayılı “…” ibareli markanın, 19. sınıftaki “Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. İnşaatlar için cam ürünleri.” malları ile 37. sınıftaki “İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri.Madencilik, maden çıkarma hizmetleri.” yönünden kısmen HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80.TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 271,91.TL tebligat ve posta masrafından oluşan toplam 2.071,91.TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 1.035,95.TL.’ye, 35,90.TL peşin harç, 35,90.TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 1.107,75.TL.’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 29,43.TL posta masrafından oluşan yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 14,71.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davacı ve davalı tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı peşin olarak yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı ve davalıya iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/04/2022

,,….

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.