Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/952 E. 2022/360 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2020
NUMARASI :……

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/02/2020 tarih ve 2019/293 E.-2020/94 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin…..ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı Kuruma başvurduğunu,…. kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın önce Markalar Dairesi Başkanlığı, sonrasında ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa taraf markaları arasında benzerlik olduğunu, markaların kapsamında yer alan malların da aynı bulunduğunu, davalı Şirketin dava konusu marka başvurusunun tescili halinde müvekkilinin markaları ile ilişkilendirileceğini ve seri marka olarak algılanacağını ileri sürerek, ….. sayılı kararın iptaline, dava konusu 2018/57929sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, müvekkili başvurusunun, çeşitli mineraller içeren suya karıştırılarak içilen ve ağız yoluyla alınan bir ilaç anlamına gelmesi sebebi ile … olarak tasarlandığını, başvuruda yer alan “…” ibaresinin, mineral kelimesinin kısaltması olduğunu, “…” kelimesinin ise ağız yoluyla içildiğini belirtmek için kullanıldığını, ilaç markalarında içerdiği tedavi edici madde, aktif maddenin adının, kullanıldığı tedavi alanının veya uygulama yolunu anlaşılması amacı ile bu ibarelerin tercih edildiğini, davacının “…” kelimesinin kendi tekelinde imiş gibi marka başvurusuna itiraz etmesinin kabul edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, somut olayda davalının 2018/57929 sayılı marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet markaları arasında iltibas tehlikesinin oluşmadığı, dava konusu marka başvurusunun hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı ve dava konusu Kurum kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, yerel mahkemece salt görsel benzerlik incelemesinin esas alındığını, taraf markaları ortak olarak “…” ibaresini barındırmakla birlikte burada sadece ortak ibarenin “…” ibaresi olmadığını, bilhassa müvekkilinin … markası ile davalının … markası arasındaki benzerliğin önem arz ettiğini, … ibaresinin ortaklığının dikkate alınmasının, markaların parçalara bölünerek incelenemeyeceği yönündeki uygulamaya aykırı olduğunu, markalar arasında yer alan diğer ortak harflerin dikkate alınmamasının, markalar arasındaki benzerliğin objektif olarak incelenmemesine yol açtığını, işbu davada “…” ibaresinin ortaklığından bahisle benzerlik iddiasının ileri sürülmediğini, taraf markaları arasındaki tek farklılığın “K” harfinin, “N” harfi ile değiştirilmesi olduğunu, yerel mahkemenin, işitsel benzerlik yönünden inceleme yapmadığını, davalı markasının müvekkilinin markası ile ayniyet derecesinde benzer olduğunu, markaların refleksif olarak birbirlerini çağrıştırdığını, telaffuz edildiklerinde hangi markanın kastedildiğinin dahi anlaşılamadığını, yerel mahkeme tarafından salt markalar arasında somut olarak karıştırılma ithimalinin dikkate alındığını, markaların aralarında bir bağ olduğu intibasını uyandırdığını, markaların, birbirlerinin serisi, bir başka versiyonu niteliğinde olduğunu, markaların, geldiği kaynağın aynı bulunduğunu, yerel mahkemenin salt 5/1. sınıf malların ortalama tüketici kitlesinin ve bu malların niteliğinin esas alındığını, oysa davaya konu emtianın, sadece 5/1. sınıf emtia olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar ve özellikle “…” ibareli markası arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, çünkü markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin, ağız yoluyla alınan, ağızla ilgili anlamına geldiği ve bu anlamı itibariyle ayırt ediliğinin bulunmadığı, bunun dışında kalan “…” ibaresi ile “…” ibaresi arasında benzerlik olmadığı, zira bu ibarelerin 3 harften oluşan çok kısa ibareler oldukları ve bir harf farklılığının ayırt ediciliği sağladığı, öte yandan davacı markası bir bütün olarak tertip edilmişken dava konusu başvurunun ise ayrı ayrı konumlandırıldığı, tüm bu nedenlerle markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/04/2022
…..

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.