Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/939 E. 2022/303 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/939
KARAR NO : 2022/303
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2020
NUMARASI : 2019/239 E. – 2020/14 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/01/2020 tarih ve 2019/239 E. – 2020/14 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde 2018/59428 sayılı 30.sınıf malları kapsayan “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun ilanına davalı Şirketin “…” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak itiraz ettiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın reddine karar verildiğini, bu ret kararına karşı davalı Şirketin yeniden inceleme talebinin ise YİDK tarafından kabul edilerek, başvurunun reddine karar verildiğini, oysa müvekkili başvurusu ile davacı markaları arasında karıştırılma tehlikesinin olmadığını, zira davalının mesnet markalarının “…” esas unsurlu olduklarını, müvekkili markasının ise “…” şeklinde bulunduğunu, müvekkili markasının sarı renk ve düz fonda oluşturulduğunu, davalıya ait markaların ise elips şeklinde bir kırmızı şekil içerisine yazılmış “…” ibaresinden oluştuğunu, “…” ibaresinin kırmızı çerçeve içerisinde beyaz renkle eğik bir yazı stili ile yazıldığını, markaların görsel anlamda farklı olduğunu, işitsel açıdan müvekkili markasında vurgunun “…” ibaresinde toplandığını, anlamsal açıdan da “…” ibaresinin “mutluluğa erişmiş olan” anlamına geldiğini, ilgili hizmet sınıfında birçok şirket tarafından kullanıldığını, bu nedenle ayırt ediciliğinin bulunduğundan bahsedilemeyeceğini, markalar arasındaki bu belirgin farklılıkların ortalama tüketici bakımından yanılmaya yol açmayacağını, ilgili kesim nezdinde “…” ibaresinin zayıf bir marka olarak algılanacağını, müvekkili şirketin “…” ibaresini taşıyan birden fazla markasının bulunduğunu, bu sayede bir seri marka yaratma çabasında olduğunu, davalı tarafın “…” ibaresinin tanınmış marka olarak tesciline ilişkin yaptığı talebin TÜRKPATENT tarafından reddedildiğini, dolayısıyla kurumun anılan markanın tanınma düzeyini yüksek kabul etmediğini, davalı yanın kötü niyetli olduğunu, kurum nezdinde yüzlerce “…” ibaresinin yer aldığı başvuru olduğu halde, davalının müvekkili markasına itiraz ettiğini ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-3289 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin “…” ibaresi bakımından gerek tescilli ticaret unvanı, gerek tescilli markaları gerekse de alan adı kullanımı neticesinde tek ve gerçek hak sahibi olduğunu, bu ibare etrafında seri marka yarattığını, dava konusu markanın tesciline izin verilmesi halinde anılan marka ile müvekkili markaları arasında işletmesel bağlantı kurulma ihtimalinin çok yüksek olduğunu, dava konusu markanın hakim unsurunun müvekkili markaları ile benzer bulunduğunu, “…” ibaresi dışındaki harflerin ortak olduğunu, anılan markaya … ibaresinin eklenmesinin markalar arasındaki benzerliği ortadan kaldırmayacağını, markaların görsel, fonetik, anlamsal açıdan benzer olduklarını ve iltibas yarattıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2018/59428 sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan 30. sınıf emtia bakımından, taraf markalarının aynı, aynı tür ya da benzer emtiayı kapsadıkları, taraf markalarını oluşturan işaretler arasında görsel, işitsel ve kavramsal açıdan yoğun bir benzerliğin mevcut olduğu, emtia ve işaretler arasında var olan bu güçlü benzerliğin işaretler arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimaline yol açabilecek düzeyde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, mahkemece denetime elverişliliği bulunmayan bilirkişi raporu göz önünde bulundurularak karar verildiğini, yerel mahkemenin bilirkişi raporunu gerekçeli karara aynen geçirerek raporu karar haline getirdiğini, bilirkişi heyetinin hakim yerine hareket ederek karar verdiğini, bunun sonucu olarak hukuki dinlenilme haklarının ve kararların gerekçeli yazılması gereğinin ihlal edildiğini, kararın Anayasanın 141. maddesi anlamında bir gerekçe taşımadığını, davalının markasının tanınırlığından faydalanma amacı olduğundan bahsedebilmek için davalının markasının tanınmış marka olduğunun ispatlanmış olması gerektiğini, müvekkil şirket markasının uzun yıllardan beri kullanıldığını ve satıldığı mağazanın Türkiye çapındaki tanınırlığı düşünüldüğünde tanınmış marka statüsüne kavuştuğunun ortada olduğunu, ayırt ediciliği düşük ve kullanılma amacı geldiği asıl kelimenin anlamını güçlendirmek olan “…” kelimesinin temel unsur olarak alınmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira redde mesnet markaların asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin dava konusu başvuruda da aynen asli unsur olarak kullanıldığı ve bu ibarenin, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 30. sınıf mallar yönünden ayırt edici olduğu, bu haliyle başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlanmadığı, davanın marka başvurusunun reddine ilişkin YİDK kararının iptali istemine ilişkin olduğundan, davacı markasının kullanılmasının ya da tanınmış olmasının işbu uyuşmazlığa etkisinin olmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve 2014/11 E., 2016/778 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi iltibas değerlendirmesi, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümleneceğinden, davacı vekilinin bilirkişi raporuna ilişkin istinaf itirazının da yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/04/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip