Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/938 E. 2022/274 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/06/2020
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/06/2020 tarih ve 2019/285 E. – 2020/171 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Asıl ve birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin 2018/56232 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, marka kapsamında 07,09,20,24 ve 25. sınıf malların yer aldığını, başvurunun ilanına davalı gerçek kişi tarafından “…” ibareli markalara dayalı olarak itiraz edildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itiraz kısmen yerinde görülerek başvurunun 20,24 ve 25. sınıflarda yer alan mallar yönünden kısmen reddedildiğini, müvekkilince bu karara yapılan itirazın ise YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa müvekkiline ait marka başvurusu ile redde mesnet markalar arasında benzerlik olmadığını, markalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkiline ait markanın özgün nitelikte olduğunu, markaların işitsel, görsel ve anlamsal olarak büyük farklılıklar taşıdığını, markaların asli unsurların farklı olduğunu, müvekkili tarafından … markasının 07, 09, 20, 24 ve 25. sınıflarda tescili için … nezdinde tescil başvurusunda bulunulduğunu, tescil işlemlerinde bir kısım mal ve hizmetlerin kapsamdan çıkarılmasının müvekkilinin uluslararası alanda da problemler yaşamasına sebep olacağını ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-4764 sayılı kararının iptaline, 2018/56232 sayılı “…” markasının tüm sınıflar bakımından tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında, başvuru kapsamından çıkarılan mallar yönünden iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin tescilli markası olan “…” ibaresinin … şehir ismi ibaresinden farklı olup, “…” ibaresi ile başka bir anlama veya isme dayanmadan bağımsız olarak farklılaştığını ve ayırt ediciliği haiz hale geldiğini, davacının marka başvurusunun, “…” ibaresi temel alınarak “…” ibaresi eklenmek suretiyle oluşturulduğunu, davacının marka başvurusunun işitsel olarak müvekkili markalarıyla ayniyet derecesinde benzerlik taşıdığını, markaların kapsamında yer alan malların sa aynı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile ret gerekçesi markaların benzer olduğu, ilgili oldukları emtianın aynı ve aynı tür bulunduğu, tescil kapsamından çıkarılan 20, 24 ve 25. sınıfta yer alan emtia açısından markalara arasında karıştırılma ihtimalinin olduğu, davacı markasının tanınmış olduğuna ilişkin dosya kapsamında delil ve belge bulunmadığından, huzurdaki uyuşmazlık açısından sonraki başvurunun tescili nedeniyle haksız bir yararın sağlanması, tanınmış markanın itibarının zarar görmesi veya tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi hususlarının söz konusu olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili adına tescili talep edilen “…” ibareli marka ile redde gerekçe gösterilen “…” ibareli marka arasında ayniyet ya da ayırt edilemeyecek derecede bir benzerliğin söz konusu olmadığını, bir markayı oluşturan kelimelerin başka bir marka içinde yer almasının, markaların karıştırılma ihtimalinin varolduğu anlamına gelmediğini, markaların bir bütün olarak ele alınarak karşılaştırılmalarının gerektiğini, davaya konu markalar da bir bütün olarak ele alındıklarında karışıtırılma ihtimallerinin olmadığının açık bulunduğunu, müvekkili başvurusunun yazılışı, anlamı ve kendine has tertip tarzı ile başvuruya ayırt ediciliğin sağlandığını, müvekkiline ait tescili talep edilen markada asli unsur bir bütün halindeki “…” ibaresi iken ret kararına gerekçe gösterilen markalarda asli unsurun “…” ibaresi olduğunu, söz konusu markaların asli unsurlarının/vurgu kelimelerinin birbirinden farklı bulunduğunu, ihtilafa konu markaların ortak ibaresi olan “…” kelimesinin ayırt edicilik gücünün zayıf olduğunu, ayırt ediciliği yüksek markalar gibi korunmayacağını, müvekkilinin “…” markasının tescili için WİPO nezdinde de tescil başvurusunda bulunduğunu, bu sebeple tescil kapsamından 20, 24, 25. sınıftaki malların çıkarılmasının, müvekkilinin uluslararası alanda da problemler yaşamasına sebep olacağını, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, yeni bir bilirkişiden rapor ya da ek rapor alınması taleplerinin mahkemece reddedildiğini, oysa hükme esas alınan bilirkişi raporunun kendi içerisinde çelişki barındırdığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda müvekkilin markasına itiraz eden davalı taraf markasının tanınmışlık düzeyi hakkında araştırma yapılması gerekirken; hukuka aykırı bir şekilde müvekkilinin markasının tanınmışlık düzeyinin değerlendirildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda uyuşmazlık konusu markaların bir bütün olarak değerlendirilmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Asıl ve birleşen dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” ibareli markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel ve işitsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira dava konusu başvurunun, redde mesnet markaları oluşturan “…” ibaresine “…” hecesinin eklenmesinden oluştuğu ve bu farklılığın markalar arasındaki görsel ve işitsel benzerliği bertaraf etmediği, öte yandan davalı markaları “…” ibaresinden oluşmadığından, bu markaların ayırt edici niteliklerinin zayıf olduğuna istinaf itirazının yerinde görülmediği, yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve 2014/11 E., 2016/778 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi iltibas değerlendirmesi, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümleneceğinden, davacı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/03/2022