Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/937 E. 2022/273 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2018
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/05/2018 tarih ve 2017/368 E. – 2018/182 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin “… … …” ibaresinin marka olarak tescili için davalı Kuruma başvurduğunu, 2017/30281 kod numarasını alan başvurunun, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b maddesi uyarınca reddedildiğini, bu ret kararına yaptıkları itirazın ise YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa müvekkili Şirketin İngiltere’de kurulan ilk … operatörü olduğunu, dünyanın 5 kıtasında, 32 ülkede … operatörlüğü yapan dünyanın en büyük … operatörlerinden biri bulunduğunu, müvekkili Şirketin küresel tecrübeleri ile en yeni hizmet ve teknolojileri Türkiye’deki abonelerinin hizmetine sunduğunu, bir markanın birden fazla unsurdan oluşması durumunda markanın bütününün bıraktığı izlenime bakılması gerektiğini, işaretin ayırt ediciliğinin tescili istenen mal ve hizmetler açısından değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğunu, dava konusu YİDK kararının aksine başvurusu yapılan ibarenin bir bütün olarak müvekkili tarafından yaratılan özgün bir marka olduğunu, başvurusu yapılan ibarenin, … ayına özgü ihtiyaçlara cevap verecek şekilde tüketici ihtiyaçları gözetilerek oluşturulmuş bir kelime kombinasyonundan oluştuğunu ve yeni bir kavram niteliği taşıdığını, başvuru konusu markanın bir slogan markası olduğunu ve ayırt edicilik taşıdığını, …. göre slogan markalarının katı inceleme kriterlerine tabi tutulmaması gerektiğini, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, aldatıcı ve yanıltıcı olmayan, duygu sömürüsüne yeltenmeyen, hitap ettiği müşteri çevresini istismar etmeyen marka sloganlarının, hukuka aykırılık teşkil etmediğini, bu nedenle Kurum kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2017-M-6277 sayılı kararının iptaline, başvurunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvurunun ayırt edici nitelik taşımadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvurunun “… … …” ibaresinden oluştuğu, “…” kelimesinin, “verilerin bir ekran üzerinde elektronik olarak gösterilmesi” anlamına geldiği, bu nedenle başvurusu yapılan ibarenin, elektronik olarak sunulan ya da elektronik ortam için sunulan … … anlamında kullanıldığı, … ayının, müslümanların oruç tutmakla mükellef bulunduğu ay olduğu, bu ayda bakkal ve marketlerin oruç tutan kişilerin iftar ve sahur vaktinde tüketmeyi tercih edecekleri gıda ürünlerini, hazır olarak bir arada sunduğu paketleri satışa sunmaya başladıkları, bir mal/hizmetin halk arasında elektronik yollarla ya da elektronik ortam için sunulduğunu açıklayan bir terim olarak kullanılan … kelimesinin, “… …” ibaresinin başına getirilmesiyle oluşan işaretin, ayırt edici olduğunun söylenemeyeceği, çünkü tanımlayıcı, açıklayıcı nitelikte olan “… …” ibaresinin başına yine tanımlayıcı, açıklayıcı bir ibare getirildiği, somut ayırt ediciliği olmayan bir ibarenin tek bir işletme ya da kişinin tekeline bırakılmasının; kanun koyucunun SMK’nın mutlak ret nedenlerini hükme bağlayan 5. maddesi ile sağlanmaya çalıştığı kamu yararına aykırılık oluşturacağı, dosyada bulunan bilgi ve belgelerle, davacı tarafından dava konusu ibareye kullanım yoluyla ayırt edicilik kazandırıldığının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, “… … …” ibaresinin, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 4. maddesi kapsamında marka olabilecek işaretler içinde yer aldığını, başvuru konusu ibarenin, teknolojik gelişmelerin hızla yaşandığı günümüzde … ayına özel bazı tüketici ihtiyaç ve beklentilerine cevap verecek şekilde … ortamda yer alan çözümler ve tarifeler/hizmetler bütününün özgün ve yaratıcı bir adı olarak müvekkili tarafından yaratılmış özgün bir marka olduğunu, başvuru kapsamında 09,35,38,41,42 sınıf mal ve hizmetlerin yer aldığını, markanın bütünü itibariyle söz konusu ürünler açısından, ortalama tüketici nezdinde tanımlayıcı olmadığını, bu nedenlerle mahkemenin “… … …” marka başvurusunun, tanımlayıcı ve ayırt edicilikten yoksun olduğu tespitinin hukuka uygun bulunmadığını, emsal mahkeme kararlarının da bu yönde olduğunu, marka başvurusunun bütün Türkiye’de yaygın reklam kampanyaları ve kullanım ile başlı başına ayırt edicilik kazanmış olup bu nedenle müvekkilinin kullanıma dayalı hakkının mevcut bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.