Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/936 E. 2022/272 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2019
NUMARASI : …
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/02/2019 tarih ve 2018/274 E. – 2019/32 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili tarafından 2012/54692 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunulduğunu, marka kapsamında 9,16,35,38,41 ve 42. sınıf mal ve hizmetlerin yer aldığını, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 556 sayılı KHK’nın 7/1-a ve c maddeleri uyarınca başvurunun reddine karar verildiğini, müvekkilince bu karara yapılan itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, ancak dava konusu markanın tüketici nezdinde müvekkili firma tarafından ayırt edici hale getirildiğini, 2004 yılından beri sektöründe kullandığı “…” ibaresini özel bir logo ile marka başvurusuna konu ettiğini, pek çok ünlü isme hizmet veren müvekkili firmanın artık …” ibaresi ile ayırt edici hale geldiğini, 556 sayılı KHK’nın 7/son maddesi uyarınca başvurunun reddinin doğru olmadığını, verilen kararın davalı Kurumun daha önce verdiği kararlarla da çeliştiğini ileri sürerek, 2013-M-4196 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu marka başvurusunun müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacı adına tescil talebinde bulunulan “…” ibareli marka başvurusunu 556 sayılı KHK’nin 7/1-a ve c hükümleri kapsamında ayırt edici olmadığını ve tanımlayıcı nitelikte bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davaya konu marka başvurusunun 556 sayılı KHK 7/1-a maddesi anlamında soyut ayırt ediciliğe sahip olduğu ve anılan bentte belirtilen tescil engelinin söz konusu olmadığı, dava konusu “…” ibaresinin, 5 günlük bir zaman dilimi kapsamında İngilizce eğitim verildiğini, İngilizce öğretildiğini ifade ettiği, başka bir ifadeyle bir eğitime ilişkin zaman kesitini niteleyen bu ifade ile eğitimin-öğretimin süresine ilişkin bir karakteristik özelliği marka olarak tescil edilmek istendiği, bu haliyle başvuru kapsamındaki 16. sınıf “Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar). Kırtasiye, büro, eğitim ve öğretim malzemeleri (mobilyalar ve cihazlar hariç).” malları ile 35. sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar). Kırtasiye, büro, eğitim ve öğretim malzemeleri (mobilyalar ve cihazlar hariç)) malların bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende,  toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) ile 41. sınıf “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılması, dağıtımına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri.” yönünden karakteristik özellik bildirir nitelikte bir ibare olduğu, somut ayırt edicilik oluşturmaması nedeniyle marka başvurusunun bu mal ve hizmetler yönünden tescil edilmesinin mümkün olmadığı, kullanımla ayırt edicilik iddiasının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK’in 2012-M-54692 sayılı kararının 09. sınıf “Bilimsel amaçlı ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları, göstergeler ve laboratuvarlarda kullanılan malzemeler. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları dahil).Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları.Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar. Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar(dalgıçlar için kulak tıkayıçları dahil). Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: ( elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, güç kaynakları; piller, aküler, anot ve katotlar dahil). Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller.Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Mıknatıslar, Dekoratif mıknatıslar.”, 16. sınıf “Kağıt, karton (mukavva); bunlardan yapılmış ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç). Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar.” malları ile 35. sınıf “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri dahil. Büro hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, (ithalat-ihracat acente hizmetleri dahil). Ticari ve sınai hizmetler için eksperlik hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların (Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç) hariç 1-34 sınıflar arasındaki tüm mallar )bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).”, 38. sınıf “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri.”, 41. sınıf “Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” ve 42. sınıf “Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri. Bilgisayar hizmetleri. Bu sınıfa dahil olup mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri; grafik sanat tasarım hizmetleri. Sanat eserleri orijinallik onay hizmetleri.” yönünden kısmen iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkilinin kullandığı metodun adının … olmadığını, müvekkiline ait markanın “…” olduğunu, müvekkil, firmanın dava konusu “…” markası hakkında basında çıkan haberlere detaylı olarak yer verilmesine rağmen, markanın kullanımla ayırt edici hale gelmediği yönündeki kanaatlerin kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin dava konusu markayı sıradan bir ibare iken etkin ve yaygın kullanımı sonucunda ayırt edici hale getirdiğini, markanın nihai tüketici nezdinde müvekkil firma ile özdeşleştiğini, müvekkiline ait müvekkili tarafından ihdas edilmiş bir ibare olmakla birlikte genel bir ibare olmadığını, müvekkilinin kullandığı eğitim sisteminin adı olduğunu iddia eden bilirkişiler tarafından aksinin ispatının yahut iddialarının geçersiz olduğunun ispatının zorunlu bulunduğunu, yurt dışında her ne kadar anılan öğrenme sistemi kullanılmakta olsa dahi anılan sistemin yurt dışında kullanılan adının “suggestopedia” olduğunu, bilirkişilerce sektörde benzer kullanımların bulunduğu açıklanmış ise de anılan kullanımların, müvekkiline karşı haksız rekabet teşkil ettiğini ve müvekkilinden çok sonra kullanıma başlayan taraflarca gerçekleştirildiğini, müvekkili firmadan önce ne Türkiye’de ne de dünyada … yahut farklı dillerdeki versiyonlarının kullanılmadığını, işbu yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında sunulan çok sayıda delile karşın marka hukukunda kabul edilemeyecek gerekçelerle ayırt ediciliğin sağlanmadığının kabul edildiğini, ayırt ediciliğin sağlandığına ilişkin bilirkişi raporu bağlamında da çelişkilerin giderilmediğini, müvekkil firmanın “…” markasını kullandığını ve işbu markaya ayırt edicilik kazandırdığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvurunun, İngilizce’nin 5 gün içinde öğretileceği vaadini içeren ve verilecek hizmetin vasfını tanımlayan bir ibare olması nedeniyle tescili talep edilen tüm sınıflar yönünden tescili mümkün olmayan bir ibare niteliği taşıdığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE: Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 556 sayılı KHK’nın 7/1-a maddesi uyarınca, aynı KHK’nın 5. maddesi kapsamına girmeyen işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği, atıf yapılan 5. maddede ise “Marka, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir.” düzenlemesine yer verildiği, dava konusu marka başvurusunun, 556 sayılı KHK’nın 5. maddesi kapsamında bir işaret olduğu, dolayısıyla aynı KHK’nın 7/1-a maddesi kapsamında dava konusu başvurunun reddini yerinde bulunmadığı, diğer bir deyişle dava konusu başvurunun soyut ayırt ediciliğinin olduğu, aynı KHK’nın 7/1-c maddesine göre ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafî kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markaların tescil edilemeyeceği, bu kapsamda “…” ibaresinin, 5 günlük bir zaman dilimi kapsamında İngilizce eğitim verildiğini ifade ettiği, bir eğitime ilişkin zaman kesitini niteleyen bu ibare ile eğitimin ve öğretimin süresine ilişkin bir karakteristik özelliğin marka olarak tescil edilmek istendiği, bu nedenle dava konusu başvuru kapsamındaki 16. sınıfta yer alan “Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar). Kırtasiye, büro, eğitim ve öğretim malzemeleri (mobilyalar ve cihazlar hariç).” malları ile 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar). Kırtasiye, büro, eğitim ve öğretim malzemeleri (mobilyalar ve cihazlar hariç)) malların bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende,  toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” ile 41. sınıfta yer alan “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılması, dağıtımına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri.” yönünden KHK’nın 7/1-c maddesi koşullarının oluştuğu, bunun dışında başvuru kapsamında kalan mal ve hizmetler yönünden ise dava konusu başvurunun tanımlayıcı nitelik taşımadığı, dava konusu başvuruya 556 sayılı KHK’nın 7/son maddesi kapsamında kullanım yoluyla ayırt edicilik kazandırıldığının da ispat edilemediği, dosya kapsamında alınan dört ayrı bilirkişi heyet raporunda da bu hususun açıklandığı, her ne kadar ilk bilirkişi heyetince hazırlanan ilk ek raporda, başvuru konusu ibareye kullanımla ayırt edicilik kazandırıldığı belirtilmiş ise de sonraki ek raporda, YİDK karar tarihi itibariyle sunulan delillere göre kullanımla ayırt edicilik iddiasının yerinde olmadığının açıklandığı, eldeki davanın da YİDK kararının iptali istemine ilişkin olduğu gözetildiğinde bu yönden dosyada mevcut raporlar arasında bir çelişkiden söz edilemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

2-Taraflardan ayrı ayrı alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraflarca istinaf başvurusunda yatırılan 54,40’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/03/2022