Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/929 E. 2022/331 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2019
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02/12/2019 tarih ve 2018/368 E. – 2019/435 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin …. ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şahsın 2016/103860 sayılı “… …” ibareli marka başvurusunun müvekkilinin markaları ile çok benzediğini, markaların aynı tür emtialarda kullanılacağını, bu yüzden markaların karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğunu, davalının markasının içinde müvekkilinin “…” markasının birebir yer aldığını, “…” markasının kendileri tarafından 1980 yılından bu yana giyim sektöründe tüm Türkiye’de yaygın olarak kullanıldığını, bu haliyle tanınmış marka olduğunu, zaten bu yönde verilmiş olan bir … kararının da bulunduğunu, tanınmış markaların farklı mal ve hizmetler için de korumasının gerektiğini, “…” markasının orjinal ve özgün bir marka olduğunu, aynı zamanda belirli bir anlamı olan ve insanların kolay hatırlayacağı bir ibare olduğundan, ayırt ediciliğinin yüksek bulunduğunu, davalı şahsın markasında geçen “…” ibaresinin yabancı dilde bir erkek ismi olduğunu, markaya herhangi bir ayırt edicilik katmadığını, diğer ibare olan “…” ibaresinin, kendi markalarının sonuna eklenen bir harften oluştuğunu ve bu hali ile kendi markalarının bir türevi niteliğinde algılanacağını, suna rağmen müvekkilinin başvuruya itirazlarının 2018-M-5878 sayılı YİDK kararı ile reddedildiğini ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı … savunmada bulunmamıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “şekil+… …” ibareli başvuru markasıyla davacının “…”, ” (…)” ibareli tescilli markaları arasında, sesçil ve görsel olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerliğin bulunduğu, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1 maddesindeki koşulların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 2018-M-5878 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu 2016/103860 sayılı marka tescilli olduğundan hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, bir bütün olarak incelendiğinde, tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, aynı KHK’nın 8/4. maddesindeki koşulların davacı yararına oluşmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve tarafların markalarını kullanmak istedikleri emtianın aynı olduğu gibi ortak asıl unsur olan “…” ibarelerinin de benzer bulunduğu, Yargıtay 11. H.D.’nin “…” asıl unsurlu benzer başvurular için verdiği emsal kararların da aynı yönde olduğu (Yargıtay 11. H.D.’nin 02.07.2012 gün ve 2011/5177 E.- 2012/11670 K., 11.01.2010 gün ve 2008/8807 E.- 2010/52 K., 11.01.2010 gün ve 2008/8890 E.- 2010/57 K., 31.10.2017 gün ve 2016/3596 E.- 2017/5927 K., 20.10.2020 gün ve 2020/588 E.- 2020/4246 K.) anlaşılmakla, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … Kurumundan alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin anılan davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3- İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2022