Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/923 E. 2022/332 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/01/2020
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22/01/2020 tarih ve 2018/411 E. – 2020/13 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … … Şirketi tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, davalının 2017/64944 numaralı “… …” ibareli başvurusunun, müvekkilinin “…” asıl unsurlu markaları ile iltibas yarattığını, müvekkilinin markaları ile davalının başvuru markasının benzer iştigal alanına ilişkin 36, 37 ve 43. sınıflarda tescili talebinde bulunulduğunu, marka hakkının ve kullanım önceliğinin müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin talep edilen sektörlerde tanınmışlık mertebesine ulaştığını, davalı markasının tescil edilmesi halinde, müvekkili şirketin markası üzerinden haksız kazanç elde etme ihtimalinin ve müvekkilinin markasının itibarının zedelenmesi durumunun ortaya çıkacağını, buna rağmen müvekkilinin başvuruya itirazlarının 2018-M-7085 sayılı YİDK kararı ile reddedildiğini ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “… …” ibareli markası ile davacının “…” asıl ibareli markaları arasında, başvuru markasının kapsamındaki 36. sınıftaki “Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komiyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.” yönünden, ortalama tüketici kesimi nazarında görsel ve sesçil benzerliğin bulunduğu, taraf markaları arasında bu sınıfta SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşulunun oluştuğu, kesinleşmiş bir emsal yargı kararında davacının “…” ibareli markalarının, otelcilik ve pastahanecilik sektörlerinde tanınmışlık niteliğini haiz olduğunun belirtildiği, bu açıdan yapılan incelemede ise davalı şirketin marka tescil başvurusunda yer alan hizmetlerden, 37. sınıf “İnşaat hizmetleri” yönünden davalı şirket başvurusunun, davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayabileceği, davacı markalarının tanınmışlığına zarar verebileceği ve ayırt ediciliğini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği tespitinin yapıldığı, bu emsal karar da dikkate alındığında, davalıya ait başvuru markasının kapsamındaki 37. sınıfta yer alan “İnşaat hizmetleri, inşaat araç-gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri.” yönünden SMK 6/5. maddesindeki koşulların da davacı yararına oluştuğu, HMK 282. maddesi uyarınca bilirkişi raporunun bu konulardaki aksi görüşüne itibar edilmediği, bunun dışında kalan mallarda ise mal/hizmet benzerliğinin oluşmadığı, davalı başvurusunun kötüniyetli yapıldığının da kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 2018-M-7085 sayılı YİDK kararının dava konusu edilen 2017/64944 başvuru sayılı markanın kapsamında yer alan 36. sınıftaki “Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komiyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.” ile 37. sınıfta yer alan “İnşaat hizmetleri, inşaat araç-gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri.” yönünden iptaline, dava dilekçesinde hükümsüzlük ve marka iptali talebinde bulunulmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … Kurumu vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … … Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davaya konu marka başvurusu ile davacı markası arasında fonetik, okunuş, genel intiba olarak bir benzerlik bulunmadığını, 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesi koşullarının davacı yararına oluştuğunun ispatlanamadığını, yerel mahkemenin bilirkişi raporuna dikkate almadan vermiş olduğu ret kararının doğru olmadığını, yine reddedilen kısım üzerinden iki davalı tarafa tek vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının da yasaya aykırı bulunduğunu
ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davalı Şirketin “… …” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun yayınlanmasından sonra davacının yukarıda belirtilen markalarını gerekçe göstererek başvuruya itiraz ettiği, itirazların önce Markalar Dairesi ve nihai olarak YİDK tarafından reddedildiği, bu bağlamda dosya kapsamındaki uyuşmazlığın davalının başvurusuna konu markası ile davacının itirazına mesnet markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında iltibas bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Bu durumda önemli olan, halkın işaretler arasında herhangi bir şekilde herhangi bir nedenle bağlantı kurma ihtimali olup, buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelimedir ve şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ile bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir (Yargıtay HGK, 15/11/2013 Tarih, 2013/11-202, 2013/1587).
Buna göre davacı markalarının asıl unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu açıktır. Davalı başvurusunun asıl unsuru ise “…” ibaresinden oluşmaktadır. “…” ibaresi “…” anlamına gelirken, “…” ibaresi “…” anlamına gelmektedir. Dolayısıyla tarafların marka olarak kullanmak istedikleri asıl unsurlar arasında, sadece “e” harfi farklılığından kaynaklanan düşük düzeyde görsel ve duysal bir benzerlik mevcut ise de, anlamsal açıdan taraf markaları arasındaki bu açık ve derin farklılık, duysal ve görsel açıdan olan bu düşük benzerliği dengelemekte ve iltibas riskini ortadan kaldırmaktadır. Mahkemece görüşüne başvurulan ve aralarında sigorta ve inşaat hizmetlerinden anlar bilirkişilerin de bulunduğu heyet tarafından da aynı yönde görüş bildirilmiştir.
Davacının 2003/09135 numaralı ve “Divanella” ibareli markası da ibare yönünden de davalı başvurusuyla benzer olmadığı gibi, dava konusu başvuru kapsamında bulunan 36 ve 37. sınıf hizmetlerde tescilli olmadığından, dava konusu başvuru ile SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzer görülmesi mümkün değildir.
Dolayısıyla Dairemizce dava konusu “… …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markaları arasında, SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu itibarla, her ne kadar marka kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler arasında benzerlik bulunmakta ise de marka işaretleri arasında yukarıda açıklanan nedenlerle benzerlik olmadığından somut olayda SMK’nın 6/1. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir.
Taraf marka işaretleri arasında benzerlik görülmediğinden, davacı markalarının tanınmış olmaları da başvurunun tesciline engel değildir.
Bu durum karşısında mahkemece, tarafların markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne dair karar verilmesi doğru görülmemiş, Dairemizce HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … Kurumu ve … … ve … Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22/01/2020 gün ve 2018/411 E. – 2020/13 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80.TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre tayin ve tespit olunan 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı … Kurumu tarafından istinaf aşamasında yapılan 23,65.TL posta masrafından oluşan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile anılan davalı kuruma verilmesine,
7-Davalı şirket tarafından yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalılar tarafından ayrı ayrı peşin olarak yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, kararın kesinleşmesinden sonra ve talebi halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2022

….